10. Hukuk Dairesi 2010/9520 E. , 2012/300 K.
"İçtihat Metni"Davacı, davalılardan işveren yanında, 05.01.2003-30.11.2004 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalıların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve ........tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesinin “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki dava dosyasına konu olayda; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece, dinlenen tanık beyanlarına göre, hüküm kurulmuş ise de, tanıkların çalışma olgusu konusundaki
beyanları, soyut nitelikte olup, herhangi bir somut veriye dayanmadığı görülmektedir. Mahkemece, öncelikle, aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler re"sen saptanarak, çalışmaların varlığı ve süresi yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, fiili çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri ile, gün içinde hangi saatler arasında gerçekleştiği belirlenmeli, davacının talebe konu dönemde, geceleri, dava dışı işveren yanında 01.07.2004-05.12.2004 tarihleri arasındaki çalışmaları gözetilerek, aynı gün içinde davalı işveren yanında da çalışmasının mümkün olup olmadığı irdelenmeli, davalı işveren nezdindeki yazılı belgelerde, davacının isminin varlığı araştırılmalı, bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği, ya da, bildirim dışı kaldığı hususu gereğince tespit edilerek, davalı işyerinde tespiti istenen dönemde, Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp, yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa, belgeler getirtilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde; iş yerinin kapsamı, kapasitesi ile, işin ve işyerinin niteliği nazara alınmalı, böylece, bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
2-Kabule göre de;
A-Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 74. maddesi uyarınca; “Kanunu Medeni ile muayyen hükümler mahfuz olmak üzere, hakim her iki tarafın iddia ve müdafaalarıyla mukayyet olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez”. Somut olayda; davacının, dava dilekçesinde, açıkça, 05.01.2003-30.11.2004 tarihleri arasındaki süreye yönelik tespit talebinde bulunduğu halde, mahkemece, talep aşılarak “03.01.2005” tarihine kadar çalışmaların tespitine karar verilmesi;
B-Kısa kararda, 10.01.2003-03.01.2005 tarihleri arasındaki süreye yönelik tespit kararı verildiği halde, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, maddi yazım hatası sonucu, “01.03.2005” tarihine kadar sigortalılığın tespitine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalıların vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan....."e iadesine, 16.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.