20. Hukuk Dairesi 2016/14761 E. , 2019/5007 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Orman Yönetimi ve Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ve birleşen dosya davacısı vekili 21.07.2009 tarihli dilekçesinde özetle; dava konusu ..... 195 parsel sayılı taşınmazın müvekkilin babası ..... adına kayıtlı olduğunu ve bu parsel ile orman sınırları arasında kalan tescil harici yaklaşık 1200 m²"lik alan ise müvekkili ile birlikte tasarruf edilmekte olduğunu, dava konusu yerin Medeni Kanunun 713/1. maddesi ve 3402 sayılı Kanunun 14/1 ve 17. maddeleri gereği imar-ihya ve zilyetlik yolu ile müvekkiller adına tescil edilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece iş bu dava dosyası ve birleşen dava dosyası davacılarının davasının kısmen kabulü, kısmen reddi ile, 21/11/2013 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokisinde "O1" ile gösterilen 278,863 m2"lik miktarlı taşınmazın kadastro paftasında Orman olarak görünmesi ve bu nedenle tescil harici bırakılmış olması sebebiyle dava konusu taşınmazın TMK"nın 713/6. maddesi uyarınca Hazine adına orman vasfı ile tesciline, dava konusu taşınmazın 21/11/2013 tarihli bilirkişi raporunun ek 2-4"te sunulmuş olan krokisinde üzerinde ev olan "S1" ile gösterilen 697,586 m2"lik kısmının orman tahdit sınırları dışında, orman sayılmayan ve orman kadastro haritalarında sarı renk ile gösterilen alan içinde kaldığı anlaşıldığından davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmesi üzerine Dairenin 20/11/2014 gün ve 2014/6656 E. - 9688 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında; “Mahkemece, davacı ve birleşen dosya davacılarının davalarının kısmen kabulüne karar verilmişse de; dava konusu taşınmazın imar planı içinde kalıp kalmadığı, adına tescil kararı verilenler ve murisleri yönünden senetsizden adlarına tescil edilen taşınmazlar olup olmadığı ve dava konusu taşınmaz davacıların murisinden kalmış ise de; taşınmazın, mirasçılar arasında taksim edilip edilmediği, dava dışı mirasçıların bulunup bulunmadığı, taşınmazların davacılarane şekilde geçtiği açıklığa kavuşturulmadan, mirasçılar arasında bir taksim yoksa diğer mirasçıların davaya muvafakatları alınmadan hüküm kurulmuştur.
Dava; tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Davacı ... ve ..... dava dilekçelerinde dava konusu taşımazın davacılar ve davacı ..."un murisi tarafından tasarruf edildiğini, dava konusu taşınmazın sınırında muris ..... ait taşınmaz olduğunu ileri sürerek istekte bulunmuş, keşif sırasında dinlenen mahallî bilirkişiler ise dava konusu taşınmazın davacı ..."in babası ....ait olduğunu, sonradan taşınmazı davacı ... ile birlikte dava dışı ..."un kullandığını belirtmişlerdir. Dava konusu taşınmazın davacı ..."un miras bırakanı .... kaldığı bilirkişi ve tanıklar
tarafından ifade edilmişse de, mirasçılar arasında taksim hakkında bir açıklama yapılmamış, davacı .... ile arasındaki irsî ilişkinin niteliği saptanmamış, dosyaya muris ..... mirasçılık belgesi de getirilmemiştir. Ancak, davacı ..."a ait nüfus kaydından, davacıdan başka mirasçıların bulunduğu anlaşıldığına ve ölüm tarihi itibariyle tereke elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi bulunduğuna göre, davada yer almayan diğer mirasçıların yöntemine uygun bir biçimde muvafakatları (olurları) alınmak suretiyle davaya katılmalarının sağlanması veya TMK"nın 640. maddesi uyarınca miras ortaklığına bir temsilci atanarak onun huzuru ile yargılamaya devam edilmesi, dava koşulu bu şekilde yerine getirildikten sonra uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, bu husus yerine getirilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Tüm bu sebeplerle; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde imar planı yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa hangi tarihte kesinleştiği ve dava konusu taşınmazın imar planı içinde kalıp kalmadığı hususları ile davacılar ve murisleri adına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yeralan kısıtlamalar açısından araştırma yapılmalı ve yukarıda belirtilen şekilde dava koşulu usûlünce yerine getirilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Ayrıca, 06.12.2012 tarihli ve 28489 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddenin 13. fıkrasında “1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur” hükmünün aynı Kanunun 36/1-a maddesi gereğince ilk mahallî idareler genel seçiminde (yani 30 Mart 2014 tarihinde) yürürlüğe girmiş olduğuna göre; karar tarihi olan 16.04.2014 tarihinden önce davalı köy tüzel kişiliğinin taraf sıfatı kalmamış olup, bu köyün bağlı olduğu belediye başkanlığının davaya dahil edilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden hüküm kurulmuştur.
Kabule göre de; davacı ... aynı taşınmazın yalnız kendi adına, birleşen dosya davacıları Halil ve Gülsüm Uygun taşınmazın kendileri adına tescilini istediklerine göre, hüküm kurulurken, hangi davacının davasının kabul ve reddedildiği ve taşınmazın davacılar adına hangi pay oranında tescil edileceğinin hükme yazılmamış olması ve orman vasfı ile tesciline karar verilen (O1) ile gösterilen kısmın kesinleşen orman sınırları içerisinde kalmakta olup, bu kısmın tapuda kayıtlı olup olmadığı araştırılmadan, tapuda kayıtlı ise mükerrer tescil oluşturacak şekilde tescil kararı verilmesi doğru görülmemiştir.” hususlarına değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamı sonrası yapılan yargılama sonucu; 1- Asıl dava (2009/127 esas) dosyası yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddine,
2- Birleşen dava (2009/80 Esas) dosyası yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,
A) ....parsel sayılı taşınmaz ile orman sınırı arasında kalan tescil harici 1.200 m2"lik alan olan dava konusu taşınmazın 21/11/2013 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide "O1" ile gösterilen 278,863 m2"lik kısmının TMK"nın 713/6. maddesi gereğince Hazine adına orman vasfı ile kayıt ve tesciline,
B) 21/11/2013 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide "S1" ile gösterilen 697,586 m2"lik kısmın orman tahdit sınırları dışında, orman sayılmayan ve orman kadastro haritasında sarı renk ile gösterilen alan içerisinde kaldığı anlaşılmakla 1/2 hisse ile davacılardan ..... oğlu ... ve 1/2 hisse ile birleşen dosya davacısı.....adına kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Orman Yönetimi ve Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanunun 713. maddesi uyarınca açılmış tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1940 yılında 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ile; 15.09.1982 yılında ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Ayrıca, 03.02.1992 tarihinde ilan edilerek kesinleşen sınırlaması yapılmış ormanlarda 2/B uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu ile 1968 yılında yapılmış dava konusu taşınmaz orman olarak tescil harici bırakılmıştır
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın "S1" ile gösterilen kısmının orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 7139 sayılı Kanununun 33. maddesi uyarınca Orman Yönetiminden ve Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 19/09/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.