13. Hukuk Dairesi 2017/1348 E. , 2018/11851 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ... Fakültesi Bilgisayar Bilimleri Araştırma görevlisi olan davalı ..."un 15/08/1995 tarihinden itibaren ... Birleşik Devletlerine üniversite adına yüksek lisans eğitimi yapmak üzere görevlendirildiğini, davalının yurt dışına ... eğitimi için gönderilmesi nedeniyle Maliye Bakanlığının genelgelerinde de belirttiği üzere kendisinden ve diğer davalılardan düzenleme şeklinde taahhütname ve kefaletname alındığını, müşterek ve müteselsil kefil olan diğer davalıların toplam borcun 3.000,00 TL" kısmından sorumlu olduklarını, taahhütname gereğince asıl davalı ..."un mecburi hizmet yükümlülüğü bitmeden görevden ayrıldığını ileri sürerek, yapılan yurtdışı harcaması ...n dolar cinsinden 197.776,36 alacağının, fiili ödeme tarihindeki ... bankası efektik satış kuru üzerinden yurt için aylık ve harcamaları olarak yapılan 9.364.200.000 TL nin 28/11/2000 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılarak alınarak davacıya verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 64.076,62 ... Dolarının fiili ödeme tarihindeki ... Bankası efektif satış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı kefiller ..., ..."in sorumlulukları 3.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil olunarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK.nun 294.maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK.nun 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda mahkemece hüküm kurulurken kısa kararda “Davanın kısmen kabulü ile 64.076,62 ... Dolarının fiili ödeme tarihindeki ... Bankası efektif satış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı kefiller ..., ..."in sorumlulukları 30.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil olunarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin istemlerinin reddine ” denilmiş, gerekçeli kararın hüküm kısmında ise kısa karardan farklı olarak "davanın kısmen kabulü ile 64.076,62 ... Dolarının fiili ödeme tarihindeki ... Bankası efektif satış kuruna göre hesaplanan Türk Lirası karşılığının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı kefiller ..., ..."in sorumlulukları 3.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil olunarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin istemlerinin reddine " denilmiş olmakla kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşmuş olup, bu ise az yukarıda açıklandığı üzere usul ve yasaya aykırıdır. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Tavzih ve tashih kurumu HMK"da ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup bu düzenlemelere göre mahkemece, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların tashih yoluyla res"en veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir, (HMK 304) tavzihe ilişkin olarak ise, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyorsa yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa tavzih kararı verilebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Asıl hükmü değiştirerek, hüküm sonucunu bertaraf edecek tavzih kararı verilemez. (...K 305/2 Mahkemece gerekçeli kararın hüküm kısmında davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasına rağmen 27.05.2016 tarihli tashih kararıyla hüküm fıkrasına "davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 28.576,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı vekiline verilmesine" şeklinde yeni bir bent eklenerek gerekçeli kararın düzeltilmesine karar verildiği ve bu suretle hükmün değiştirildiği anlaşılmaktadır. Oysa ki, az yukarıda açıklandığı üzere tashih kararıyla tarafların hak ve borçlarında değişikliğe gidilebilmesi mümkün olmadığından yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.