14. Hukuk Dairesi 2019/718 E. , 2019/8172 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.02.2011 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası talebi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 07.04.2014 tarihli 2014/1807 Esas- 2014/7191 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... vd. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, imar uygulamasının iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası isteğine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkiline ait 206 ada 24 parsel sayılı taşınmazın yapılan imar uygulaması sonucu 206 ada 41, 42 ve 43 parsel sayılı taşınmazlara şuyulandırıldığını, idari yargı yerince yapılan imar uygulamasının iptaline yönelik verilen kararın kesinleştiğini ileri sürerek 206 ada 41, 42 ve 43 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile imar uygulaması öncesi kadastral mülkiyet durumunu ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin kabulüne dair verilen hükmün davalılar vekilince temyizi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin, 07.04.2014 tarihli 2014/1807 Esas- 2014/7191 Karar sayılı bozma ilamı ile davalıların kusurlu olduğundan söz edilemeyeceğinden yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı ve davalılar aleyhine hükmedilen harç ve vekalet ücretini maktu olması gerektiği düşünülmeksizin karar verilmesi nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar ... vd. vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanaksız kalacağı ve TMK"nin 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanaksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Ayrıca; kadastral parselin ihyasının, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği gözetildiğinde; ihyası istenilen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır.
Somut olayda; dava konusu taşınmaz da paydaş olan ..."in yargılama sırasında 16.06.2012 tarihinde vefat etmiş olduğu dosya içerisine alınmış Kadirli 1. Noterliğinin 25.07.2012 tarihli mirasçılık belgesinden anlaşılmış, mirasçıları olarak ise ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... belirtilmiş olmasına rağmen mirasçıların dahili dava yolu ile davada yer almaları sağlanmadan işin esasına girilerek karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan, olayda davalılara izafe edilecek herhangi bir kusur bulunmamaktadır. Bir başka ifade ile imar uygulamalarında kişilerin kendi arzu ve iradeleri dışında idari bir kararla oluşan durum söz konusu olduğundan kişilerin kusurlu olduğundan söz edilemez. Bu durumda, davalılar yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağından imar uygulamasını yapmış belediyenin davalı olarak davada yer alması gerekmektedir. O halde mahkemece davacı tarafa imar uygulaması yapmış belediye aleyhine asıl davadaki talep gibi dava açmak üzere süre verilmeli, dava açılması halinde eldeki dava ile birleştirilerek görülmeli, yargılama esnasında vefat eden davalı ... mirasçılarına dahili dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği ile usulüne uygun taraf teşkili sağlandıktan ve anılan kişilerin varsa savunma ve delilleri toplandıktan sonra çekişmenin esasının incelenmesi gerekirken belirtilen hususlar gözetilmeksizin hüküm kurulması isabetsizdir. Bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
03.12.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.