10. Hukuk Dairesi 2011/18124 E. , 2012/231 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, noksan işçilik nedeniyle tahakkuk ettirilerek ödenmek zorunda kalınan 1.389.569,81 TL alacağın 30.07.2008 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Uyuşmazlığın çözümü için, öncelikle; yargılama hukuku açısından "dava şartı" ile "kesin hüküm" kurum ve kavramlarının temel hukuki esasları üzerinde durulmasında yarar vardır.
Dava şartları, mahkemenin, davanın esası hakkında yargılamada bulunabilmesi için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; Dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan Kamu Düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
Mahkeme, hem davanın açıldığı günde, hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, inceler ve bu konuda; tarafların istem ve beyanları ile, bağlı değildir. Dava şartları dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar varolmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda; mahkeme davanın mesmu (dinlenebilir) olmadığından, reddi cihetine gitmesi gerekir.
Bu bağlamda, olayla sıkı bağlantısı nedeni ile hemen vurgulayalım ki, dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile çözümlenmemiş olması da (olumsuz) dava şartıdır. Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konusunun), dava sebeplerinin (vakıaların) ve taraflarının aynı olması maddi anlamda kesin hüküm oluşturur (H.U.M.K.m.237). Kesin hüküm, hem, bireyler için, hem de, Devlet için hukuki durumda bir kararlılık ortaya koyar. Bununla, hukuki güvenlilik ve yargı erkine güven sağlandığından kamu yararı ile doğrudan ilgilidir.
Kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemede; (Yargıtay"da) davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, varsa davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir. Yine, kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi, ilk defa Yargıtay"da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) da; dahası bozmadan sonrada ileri sürülebilir. Bu bakımdan usuli kazanılmış hakkın istisnasıdır ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. O nedenle kesin hükmün varlığı, yargılamanın bir kesiminde nazara alınmamış olması, diğer bir kesiminde ele alınmasını engellemez.
Somut olayda, müfettiş raporuna dayalı olarak, davacı tarafından yapılan taahhüt konusu işte, asgari işçilik oranının %8 olduğu belirlenerek prim tahakkuk ettirilmesi üzerine, davacı şirket tarafından sözkonusu prim borcunun iptali istemiyle Ankara 10.İş Mahkemesinin 2003/1618 Esas sayı ile dava açıldığı, mahkemenin 2005/561 Karar sayılı kararı ile, bilirkişi raporu doğrultusunda asgari işçilik oranı %3.5 kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davalı ..."nın temyizi üzerine Dairemizin 27.06.2005 tarih ve 6478/7292 sayılı kararı ile, yapılan işte asgari işçilik oranının %8 olması gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verildiği; mahkemece direnme kararı verilmesi üzerine, Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2006 tarih ve 2006/10-313 Esas, 2006/362 Karar sayılı kararı ile özel daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulduğu, Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamı sonrasında davacı şirketin, 5458 sayılı Yasadan faydalanmak için davadan feragat ettiği, yapılandırmadan faydalanılarak eksik işçilik nedeniyle tahakkuk ettirilen prim borcunun ödendiği, bu kez davalı şirketin iş bu dava ile ödenen primin istirdatına karar verilmesini istediği anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi, feragat, davaya son veren bir işlemdir. Davasından feragat eden davacı, dava dilekçesinin talep sonucu bölümüne konu ettiği haktan vazgeçmiş olur. Feragat herhangi bir şarta bağlanamayacağı gibi, davadan feragat edildiğine ilişkin iradenin açık ve kesin bir dille bildirilmiş olması da zorunludur. Bu nitelikteki bir feragat davalı tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı değildir ve kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Usul hukukumuzda kural olarak hüküm kesinleşinceye kadar her davadan feragat edilebilir.
O halde, eksik işçilik nedeniyle tahakkuk ettirilen prim borcunun iptali istemli davadan feragat edilmesi nedeniyle kesin hükmün sonuçları doğmuştur. Öte yandan, anılan davada hükme esas alınan bilirkişi raporunda asgari işçilik oranı %3.5 olarak belirlenmiş, ancak Dairemizin bozma ilamı ile asgari işçilik oranının %8 olması gerektiğinden bahisle bozulmuş, direnme kararı üzerine Hukuk Genel Kurul kararı ile de asgari işçilik oranının %8 olduğu hususu kesinleşmiştir. Mahkemece, kesin hüküm nedeniyle ve yine Yargıtay ilamı ile asgari işçilik oranının kesinleştiği hususu nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.