22. Hukuk Dairesi 2013/4445 E. , 2014/3253 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 15. İş Mahkemesi
TARİHİ : 06/12/2012
NUMARASI : 2011/1168-2012/1389
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkiline ait işyerinin çalışanı olan F... K... başvurusu üzerine yapılan incelemede, iş müfettişi raporu ile eşit işlem borcunun irdelendiğini ve işveren aleyhine hatalı yorum ve tespitlerde bulunulduğunu beyan ederek hukuka aykırılığın tespit ve aleyhe tespitlerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Ç.. B.. vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davalı idare müfettişinin 30.09.2011 tarih ve AF/68 nolu raporun sonuç ve kanaat bölümünde işverenliğe yazılı bildirim yapılarak alt başlığı ile başlayan bölümdeki birinci paragrafının (işçi F.. K..E.."e ikramiye ödenmesi gerektiğini belirten kısmı) sözleşme şartlarına uyulmadığından yerinde olduğundan ve iptali gerekmediğinden bu kısma ilişkin talebinin reddine, aynı raporun aynı bölümünün ikinci paragrafının (yani iş yerinde yapılan ücret artışı ve ikramiye ödemelerine dair uygulamalar eşit işlem borcuna aykırılık teşkil etmediğinden) iptaline, karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 92/3. maddesi kapsamında, işçi alacaklarına dair iş müfettişlerince düzenlenen rapor ve tutanakların içeriğine ilişkin olup, bu hususta açılacak davaların hukuki niteliğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
4857 sayılı Kanun’un 91. maddesinin 2. fıkrasında, ""30.01.1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 10. maddesine istinaden iş sözleşmesi fiilen sona eren işçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin şikayetleri Ç.. B.. bölge müdürlüklerince incelenir"" denilmiştir. 4857 sayılı Kanun"un 92. maddesinin 3. fıkrasında ise, "Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri ile işçi şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü
memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi ispatlanıncaya kadar geçerlidir. İş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca otuz gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İş mahkemesinin kararının karşı taraflarca 5521 sayılı Kanun’un 8. maddesine göre kanun yoluna başvurulabilir. Kanun yoluna başvurulması mahkemesince hüküm altına alman işçi alacağının tahsiline engel teşkil etmez.” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 105 ilâ 113. maddeleri arasında dava çeşitleri düzenlenmiştir. Eda davası davalının, bir şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkûm edilmesinin talej edildiği dava türü olarak tanımlanmış iken, tespit davası, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin talep edildiği dava çeşidi olarak açıklanmıştır. 4857 sayılı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrasına göre iş müfettişi raporlarına karşı açılan davalar, işçilerin bireysel başvuruları üzerine iş müfettişi tarafından işçi alacaklarına ilişkin yapılan tespitlere karşıdır. Bu tespite işçi tarafından yapılan tespitin eksik olduğu ve daha fazla alacağın bulunduğu gerekçesiyle itiraz ediliyorsa dava, eda davası niteliğindedir. Sözkonusu tespite, işveren tarafından yapılan tespitin hatalı olduğu ve tamamen ya da kısmen borçlu olunmadığı gerekçesiyle itiraz ediliyorsa dava, menfi tespit davası niteliğindedir. Bu son halde, kanunda özel olarak düzenlenmiş olması sebebiyle, davacı işverenin bu davayı açmakta, kanunun ifadesiyle “hukuken korunmaya değer güncel bir yararı” bulunduğu kabul edilmelidir. Başka bir ifadeyle tespit davaları için ayrıca araştırılan hukuki korunmaya değer güncel bir yarar şartının bu dava açısından mevcut olduğu değerlendirilmelidir.
Görüldüğü üzere, iş müfettişi raporlarının işçi alacaklarına yönelik kısımlarına karşı, işçi ya da işveren tarafında açılacak davalar, yerine göre eda davası yerine göre ise menfi tespit davası özelliği göstermekte olup her halükarda bu davalarda, işçi ve işverenin taraf olarak yer alması gerekmektedir.
Somut olayda, davacı işveren tarafından, iş müfettişinin işçi alacağına dair tespitine karşı borçlu olunmadığı gerekçesiyle itiraz edilerek Ç.. B..na karşı dava açılmış ve dava Bakanlığa karşı yöneltilerek sonuçlandırılmıştır. İşçi ise davanın tarafı olarak gösterilmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında mahkemece davacıya, işçilik alacağı hakkında tespitte bulunulan işçiyi de davaya dahil etmesi için süre verilip, işçini davalı olarak yöntemince davalıya katılımı sağlanıp varsa göstereceği delillerde toplanıp değerlendrilmek suretiyle yargılamaya devam olunması gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 20.02.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, kararın onanması gerekir görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılamıyorum. 20.02.2014