Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/28011
Karar No: 2018/1572
Karar Tarihi: 19.02.2018

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/28011 Esas 2018/1572 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Mahkeme kararı borçlu tarafından temyiz edilmiştir. Borçlu, alzheimer hastası olduğunu ve imzanın kendisine ait olmadığını belirterek takibin iptal edilmesini talep etmiştir. Mahkeme, imzanın geçersiz olduğu kabul edilirse davacı vekilinin vekil sıfatının kalkacağını ve usulünce açılmış bir dava bulunmayacağı gözetilerek imzaya itirazı reddetmiştir. Ancak hukuki işlemlerde tarafların fiil ehliyeti kamu düzenine ilişkindir ve mahkeme, borçlunun temyiz kudretine haiz olup olmadığını tespit etmeden karar veremez. Bu nedenle, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na veya tam teşekküllü bir devlet hastanesine gönderilerek borçlunun temyiz kudretine haiz olup olmadığının raporla tespit edilmesi gerekmektedir. Kanun maddeleri ise Türk Ticaret Kanunu'nun 582. maddesi, Türk Medeni Kanunu'nun 9, 10, 13, 14, 15 ve 16. maddeleridir.
12. Hukuk Dairesi         2016/28011 E.  ,  2018/1572 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İcra Hukuk) Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
    Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibine karşı, borçlu vekili icra mahkemesine başvurusunda sair itiraz ve şikayetleri yanında, müvekkilinin alzheimer hastası olduğunu,bu nedenle Fatsa Sulh Hukuk Hakimliği’nin 2015/882 Esas sayılı dosyasıyla vesayet altına alınması için dava açıldığını, senet altındaki imzanın hukuken müvekkiline ait olmadığını, aksi düşünülse bile müvekkilinin okuma yazma bilmediğinden attığı imzanın kendisini bağlamayacağını belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiş, Mahkeme, “....davacı vekili tarafından imzaya itiraz edilmişse de, itiraz gerekçesinde imzanın davacı borçluya ait olduğunu ancak okuma-yazma bilmediğinden geçerli bir imza olmadığını beyan ettiği, buna karşın davacı vekilinin vekaletnamesinin davacının imzası ile düzenlendiği, imzanın geçersiz olduğunun kabulü halinde, davacı vekilinin vekil sıfatının kalkacağı ve usulünce açılmış bir dava bulunmayacağı gözetilerek,...” gerekçesiyle imzaya itirazı reddetmiştir.
    Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
    Takibe dayanak bononun tanzim tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 Sayılı TTK"nun, "Borçlanma Ehliyeti" kenar başlığını taşıyan 582. maddesine göre (6102 sayılı TTK"nun 670. maddesi), akit ile borçlanmaya ehil olan kimse, poliçe, çek ve bono ile borçlanmaya da ehildir. Aynı Kanun"un 1. maddesi gereğince, bu kanunun ayrılmaz bir cüzü olduğu açıklanan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 9. maddesine göre, fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir; aynı Kanun"un 10. maddesine göre, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır; 13. maddesine göre, yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir; 14. madde hükmüne göre, ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur; 15. madde hükmüne göre, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz; 16. maddesine göre ise, ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler.
    11/06/1941 gün ve 1941/4-21 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde; "...Mümeyyiz olmayan bir kimse ile hukuki muamelede bulunan diğer âkidin bunu bilmeyerek hüsnüniyetle hareket etmiş olması, zikri geçen 15. maddenin mutlak ve kat"i sarahati karşısında, öyle bir kimsenin tasarrufu üzerine hukuki hükmün terettüp etmesi için kafi değildir. Kanun o gibi temyiz kudretinden mahrum kimselerin, esasen hüküm ifade etmeyen tasarrufları hususunda, o tasarruftan dolayı hak iddia edenlerin hüsnüniyetlerini himaye etmemektedir ...Medeni Kanunumuzun metin ve ruhundan başka türlü bir netice çıkarılmasına imkan yoktur..." hükmü yer almakta olup, anılan hükümle, ayırt etme gücünden yoksun olan kişilerin tasarruflarının geçersiz olduğu açıkça vurgulanmıştır.
    Somut olayda, borçlu vekili tarafından temyiz dilekçesi ekinde dosyaya sunulan Ordu Devlet Hastanesince düzenlenen 17/12/2015 tarihli sağlık kurulu raporunda “...Vasi tayini uygundur. Akli melekeleri akıllıca yaşam sürdürmek için yeterli değildir. Medeni Hakları kullanmaya haiz değildir. Mahkemece dinlenilmesinde kısmen yarar vardır...” şeklinde kanaatlere yer verilmiştir. Ancak rapor içeriğinden; borçlunun, takibe konu senedin düzenlenme tarihi (17/07/2009 tarihi) ve takip tarihi (10/11/2015 tarihi) itibariyle hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır.
    Hukuki işlemlerde tarafların fiil ehliyeti kamu düzenine ilişkin olduğundan, bu hususun mahkemece re"sen dikkate alınması zorunludur.
    O halde mahkemece, derdest olan vesayet davasında alınan ve dosyaya temyiz dilekçesi ekinde sunulan sağlık kurulu raporu ile varsa tedavi evraklarının borçlu ile birlikte Adli Tıp Kurumu Başkanlığı"na veya tam teşekküllü bir devlet hastanesine gönderilerek, bonoyu düzenleyen konumunda olan ...’nın bononun düzenlenme tarihi ve takip tarihi itibariyle temyiz kudretine haiz bulunup bulunmadığı yönünde rapor aldırılması ile tespit edilecek sonucuna göre karar verilmesi (her iki tarih itibariyle borçlunun temyiz kudretine haiz olduğu sonucuna varılması halinde, imzaya itirazın bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle incelenmesi) gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
    SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi