10. Hukuk Dairesi 2012/623 E. , 2012/100 K.
"İçtihat Metni"Davacı, trafik-iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin sermaye değerli gelirler ile yapılan ödemelerin 506 sayılı Yasanın 26. maddeleri uyarınca tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davalı ....hakkındaki davanın reddine, .... hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve.... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 23.03.2002 tarihli trafik-iş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesidir.
Sigorta şirketleri, sigortaladığı aracın sürücüsü ile şayet tespit edilmişse araç malikinin kusurlarıyla ve poliçe limitleriyle sınırlı biçimde zarardan sorumlu tutulabilirler. Kurumun kanundan doğan basit rücu hakkı nedeniyle, tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; sigorta şirketlerinin 2918 sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktarın sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; sigorta şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödedikleri miktar oranında sorumlu tutulmaması, yargılama giderleriyle vekalet ücretinden sorumluluğun da, poliçe limiti kapsamındaki ödeme yükümlülüğüyle orantılı olarak belirlenmesi gerekir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98 ve 99. maddeleri ile .... 12, 13 ve 14. maddelerinde yazılı şekilde bir başvurunun varlığına karşın gerekli ödemenin yapılmaması halinde, davalı sigorta şirketinin anılan düzenlemede öngörülen 8 iş günlük yasal sürenin sonunda temerrüde düşeceği, gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvurulması ya da hiç müracaatın bulunmaması halinde ise sigorta şirketinin temerrüdü söz konusu
olmayacağından, faiz başlangıcının icra takibine girişilmişse takip tarihi, dava açılmışsa dava tarihi olarak kabul edilmesi gerekir.
Ne var ki, Sigorta Şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemenin; kurumun rücu hakkının sigortalı ya da hak sahiplerine tanınan haktan bağımsız olarak kullanılması, başka bir anlatımla halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle, 506 sayılı Yasanın 26. maddesi kapsamındaki diğer tazmin sorumlularının tavan sınırlamasına tabi olmayan sadece sigortalı ya da hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değeri ve buna uygulanan kusur payı ile sınırlı bulunan sorumluluklarında rücu alacağından düşülemeyeceği de unutulmamalıdır.
Davada somutlaşan olayda, davalı sigorta şirketi zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinde öngörülen 11.000,00-TL poliçe limitini dava açılmadan önce 16.08.2002 tarihinde hak sahiplerine ölüm tazminatı olarak ödediğini savunmuş olup, buna dair Akbank müşteri hareketleri listesini sunmuştur. Söz konusu belgede sadece ödeme miktarı ve tarihi yazılı olup, ödemenin kime ve hangi sebeple yapıldığına dair bilginin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa kime yapıldığı ve poliçedeki hangi teminat yönünden ödeme yapıldığı, tarih ve miktarı dayanağı belgeler de getirtilerek, gerektiğinde sigorta şirketi kayıtları üzerinde inceleme yapılarak yöntemince araştırıldıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile sigorta şirketi hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olması isabetsiz bulunmuştur.
Öte yandan; davalı sigorta şirketinin bedeni zararlar yönünden, hak sahiplerine poliçe limiti kapsamında 11.000,00-TL ödeme yaptığını savunmuştur. Davacı Kurumun hak sahiplerine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirler ile sigortalıya yapılan 1.163,61-TL tedavi giderinden oluşan zararın tahsilini talep etmiş olmasına göre, davalı sigorta şirketinin, sigorta olayına karışan ve sürücüsü 8/8 oranında kusurlu bulunan aracın sigortacısı sıfatıyla; zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinde, tedavi giderleri yönünden öngörülen 11.000,00-TL’lik limit dahilinde bulunan, davaya konu tedavi giderlerinden kuruma karşı sorumlu bulunduğu gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.01.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.