Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3556
Karar No: 2019/5299
Karar Tarihi: 11.09.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/3556 Esas 2019/5299 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2018/3556 E.  ,  2019/5299 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06/10/2016 tarih ve 2015/470 E- 2016/538 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 26/04/2018 tarih ve 2017/546 E- 2018/417 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacılar vekili; davalı Küçük Kıral Antimon Kurşun Maden Metal Trioksit Hurda Metal. San. Tic. Ltd. Şti"nin müvekkillerinin % 40, davalı ..."nun ise % 60 hisse sahibi olduğunu, davalı müdür şirketin maden sahasının davalı ..."nun kontrolü altında bulunduğunu, bu kişinin aynı zamanda sahanın fenni nezaretçisi olduğunu, Kütahya ili, Gediz ilçesinde bulunan madende davalının gizli üretim yapıp üretim tarihleri, miktarları, tenörleri ve birim satış fiyatını eksik beyan ettiğini, maden sahasının denetim ve resmi uyarılara rağmen hiçbir düzenleme yapılmadığından kapatılmasına sebebiyet verildiğini, sahanın halen kapalı olduğunu ve davalının maden sahasının açılması için hiçbir girişimde bulunmadığını, şirket faaliyetleri hakkında müvekkillerine bilgi vermediğini ve bilgilere ulaşılmasını engellediğini, davalının defalarca noter kanalı ile ihtar edildiğini, davalının maden sahasının komşu parselindeki orman arazine tecavüz ettiğini, komşu parsellere pasa döktüğünün tespit edildiğini, maden sahasında toprak kaymasına sebep olduğu, orman yolunu çökerttiği, iş güvenliği tedbirlerini almadığını, davalının baskın hissesi ile aldırdığı hukuka ve duruma aykırı genel kurul kararlarının iptali için davalar açıldığını, suç duyurularında bulunulduğunu, davalının şirketin demirbaşlarından bazılarını sattığını, bazılarını da başka şirketlerinde kullandığını, maden sahasında halen üretim yapılmadığından ruhsatının iptali riskinin bulunduğunu ileri sürerek öncelikle yönetimin el çektirilmesi, şirket kasasına, defterlerine ve belgelerine el konulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, TTK"nın 630. maddesi uyarınca davalı şirketin mevcut yönetiminin yetkilerinin kaldırılarak şirket yönetimine kayyum atanmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili; davacılar tarafından benzer mahiyette davalar açıldığını ve bu davaların devam ettiğini bu sebeple derdestlik itirazında bulunduklarını, davacıların işbu davayı açmakta hukuki yararlarının bulunmadığını, davacıların husumeti davalı şirkete de yöneltmelerinin hukuka ve uygulamaya aykırı olduğunu, bu nedenle davalı şirket yönünden husumet itirazında bulunduklarını, davacıların açmış olduğu tüm dava ve taleplerinin perde arkasındaki asıl amacının şirketin mali durumunun iyileşmesi ile birlikte şirket yönetimini ele geçirme olduğunu, davacı ..."un eşi dava dışı Serhat Koz"un 2005-2011 yılları arasında dışarıdan atanarak ya da ortak sıfatıyla yürüttüğü şirket müdürlüğü görevi esnasında davalı şirketin borca batık hale geldiğini, üretim yapamadığını, müvekkilinin şirket müdürlüğü görevini üstlendiği tarihten itibaren şirketin menfaatini en üst seviyede gözettiğini, atıl haldeki maden sahasını işletmeye açtığını, gizli üretim ve gelir elde edilmediğini, müvekkil şirket Rödovans Sözleşmesi imzalandığını, TTK"nın 630. maddesi uyarınca müvekkilinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması şartlarının da oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince dosya kapsamına göre; davalı şirketin zarar etmesinin sırf davalı müdürün kötü yönetimi ile oluştuğunun ispatlanamadığı, bu zararın davacıların da yönetimde katkılarının bulunduğu dönemden beri süre geldiği, şirketin öncesinde de zarar halinde bulunduğu, aslolan şirketin seçilmiş organları aracılığıyla yönetilmesi olup böyle bir iddia ile seçilmiş organın mahkeme tarafından görevden alınmasına dair talepten önce diğer başvuru yollarının tüketilmesi gerektiği, davacı tarafça ileri sürülen şirketin kötü yönetim nedeniyle zarara uğratıldığına dair bu iddianın sorumluluk davasının konusunu oluşturduğu, sırf şirketin zarar etmesinin de müdürün azli için haklı bir neden olamayacağı, şirketin kötü yönetildiğinden bahisle fesih davası açılmadan şirketi yönetiminin sürekli olarak kayyuma verilmesinin mümkün bulunmadığı,şirketin üretim ve gelirleri hakkında bilgi verilmediği ve şirket gelirlerinin paylaşmadığı iddialarında hukuki yarar bulunmadığı ve müdürün azli için haklı sebep olamayacağı, davacı tarafın açtığı diğer davalardaki taleplerinin sonuca ulaşmasına yeterli bulunduğu ve davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce: davalı şirketin yönetim organından yoksun kalmadığından şirkete kayyım atanmasını gerektir bir durum olmadığı, ancak davalı şirket müdürü davalı ..."nun çalışma sahasında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili kurallara uymadığından dolayı ocağın çalışmasının durdurulduğu ve çeşitli cezalara muhatap olduğu, bu suretle teknik nezaretçi olarak gerekli kayıt ve tespitleri yapmış olsa da yönetici olarak bunların gereğini tam olarak yerine getirmediği, şirketi kötü yönettiği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, davanın kabulü ile şirket müdürü davalı ..."nun davalı şirketi kötü yönetimi nedeniyle TTK"nın 630/2 maddesi uyarınca yönetim ve temsil yetkisinin pay ve paydaş çoğunluğu ile kullanılması şeklinde sınırlandırılmasına karar verilmiştir.
    Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
    1-Dava, limited şirket yöneticisinin temsil ve yönetim yetkisinin kaldırılması ve davalı şirkete kayyum tayini talebidir. Bölge adliye mahkemesince, davalı şirketin yönetim organından yoksun olmaması nedeniyle şirkete kayyum atanmasını gerektir bir durum olmadığı, ancak davalı şirket müdürünün şirketi kötü yönettiği gerekçesiyle TTK"nın 630/2. maddesi uyarınca davalı şirket müdürü ..."nun yönetim ve temsil yetkisinin pay ve paydaş çoğunluğu ile kullanılması şeklinde sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Ancak, yukarıda özetlenen hüküm yönetici ve temsilci olmayan ortaklara yönetim ve temsil yetkisi verdiği gibi, sınırlamanın yer itibariyle veya birlikte temsil şeklinde mi yahut da miktar, konu ve içerik bakımından mı olduğu hususunda da hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde ayrıntılı ve açık düzenleme içermemektedir. Bu haliyle kararın icrası mümkün olmadığından bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
    2-Bozma sebep ve şekline göre davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalıların temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi