16. Ceza Dairesi 2018/3601 E. , 2019/2066 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Cumhurbaşkanına hakaret
Hüküm : TCK"nın 299/1-2, 43/1, 53, 63 maddeleri gereğince mahkumiyet (2 kez)
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I-Sanığın mağdur ...’e yönelik eylemi nedeniyle hakkında TCK’nın 299/1. maddesinde düzenlenen "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan yargılama yapılarak ceza verilmiş ise de;
Ayrıntıları Dairemizin 22.06.2017 tarih ve 2016/4256 Esas, 2017/4789 Karar ve 18. Ceza Dairesinin 31.01.2017 tarih ve 2016/16471 Esas, 2017/987 Karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere; Cumhurbaşkanına hakaret suçunun faili herkes olabilir. Cumhurbaşkanlığı sıfatı seçimle değil andiçmeyle başlar. Suçun görevin devamı sırasında işlenmesi gereklidir (CGK 02.04.1990 tarih 84/106 sy karar).
Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdikten sonra, bu görevle ilgili olarak hakaret edilse dahi, TCK"nın 299. maddesinde düzenlenen “Cumhurbaşkanına hakaret” suçunu değil, TCK"nın 125. ya da 130. maddelerinde düzenlenen hakaret suçlarına vücut verecektir.
TCK"nın 125/1. fıkrasında hakaret suçunun temel şekli, üçüncü fıkrasında ise nitelikli halleri düzenlenmiştir.
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunda, hakaretin yalnızca görevin yerine getiriliş biçimiyle ilgili olması şart değildir. Hakaret, kamu görevlisinin görevine veya görevin yerine getiriliş biçimine yönelik olabilir. Herhangi bir kamu görevine karşı duyulan düşmanlık sebebiyle o görevi ifa eden veya etmiş olan görevliye hakaret halinde de illiyet bağının varlığının kabulü gerekmektedir. Ayrıca TCK"nın 299. maddesinden farklı olarak, görevin yapılması sırasında veya yapılmasından sonra görev nedeniyle işlenen hakaret ile TCK"nın 125/3-a maddesinde düzenlenen suç oluşabilir.
Bu bilgiler ışığında somut olayda, 02.08.2015 günü saat 01:10 sıralarında başka bir olay nedeniyle gözaltına alınan sanığın nezarethanede iken, suç tarihi itibariyle Cumhurbaşkanlığı görevi sona ermiş olan mağdura kamu görevinden kaynaklı olarak hakaret ettiğinin ve eylemin 5237 sayılı Kanunun 125/3-a fıkrasında düzenlenen "kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret" suçunu oluşturduğunun anlaşılması karşısında, hukuki nitelendirmede ve vasıflandırmada hataya düşülerek, eylemin anılan Kanunun 299/1 maddesine uyduğunun kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi,
II-Kabul ve uygulamaya göre ise;
1-Sanığın mağdur ...’e yönelik eylemi açısından iddianamede talep edilmemiş olan TCK’nın 299/2 ve 43/1. maddelerinin, 5271 sayılı CMK"nın 226. maddesi gereğince ek savunma verilmeden uygulanması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2-Cumhurbaşkanına hakaret suçunda ağırlaştırıcı hal olarak düzenlenen aleniyetin gerçekleşmiş sayılabilmesi için, failin bulunduğu ve suçu oluşturan söz veya hareketin gerçekleştiği yerin belirli olmayan çok sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılayabilme olasılığı olan veya suç mağdurunun bu hareket ve sözleri işittiği ve algıladığı yerin bu tür bir ortam olması ve failin de bunu bilmesi yeterli olup, somut olayda gözaltında iken nezarethanede mağdurlara hakaret eden sanığın eyleminde aleniyet unsurunun gerçekleşmiş sayılamayacağı gözetilmeden verilen cezalarda TCK"nın 299/2 maddesi gereğince artırım yapılması,
3-Sanığın suç tarihinde mağdurlara yönelik hakaret içeren ve kovuşturma izni verilen tek eylemi olduğunun anlaşılması karşısında, TCK"nın 43/1. maddesinin uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
4-TCK"nın 43. maddesi uyarınca cezada artırım yapılması sırasında, hesap hatası sonucu “1 yıl 8 ay 12 gün hapis cezası” yerine “1 yıl 8 ay 13 gün hapis cezası” belirlenmek suretiyle fazla ceza tayini,
5-Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 sayılı iptal kararı ile TCK"nın 53. maddesindeki bazı düzenlemelerin iptal edilmiş olması nedeniyle bu karar doğrultusunda hüküm kurulmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 14.03.2019 tarihinde 1 nolu bozma sebebi yönünden üye ...’ın karşı oyu ve oy çokluğuyla, diğer bozma sebepleri yönünden ise oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY:
Sanığın olay tarihinde fiili görev yapan Cumhurbaşkanı ve görev süresi bitmiş Cumhurbaşkanına yönelik olarak "..."ı ... S., ..."ü S..." şeklinde hakaret etmesi eyleminin Türk Ceza Hukuku açısından tek suç mu, TCK 44 maddesi gereğince fikri içtima kuralları sonucu en ağır suçtan mı cezalandırılması gerektiği, yoksa iki ayrı suçtan mı cezalandırılması gerektiği, iki ayrı suçtan cezalandırma gerektiği durumda iki suçun da Cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen TCK 299. maddesi gereğince mi cezalandırılması gerektiği, yoksa fiilen görev yapan Cumhurbaşkanına hakaret suçundan dolayı TCK 299. maddesi gereğince cezalandırılması, suç tarihi itibariyle Cumhurbaşkanlığı görevi sona ermiş olan mağdura kamu görevinden kaynaklı olarak hakaret ettiğinin ve eylemin 5237 sayılı Kanunun 125/3-a fıkrasında düzenlenen "Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret" suçundan mı cezalandırılması gerektiği konularının tartışılması gerektiği,
Dairemizce yapılan müzakere sonucu sanığın eyleminin Cumhurbaşkanı ..."a yönelik eylemden dolayı TCK 299. maddesi gereğince "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan cezalandırılması gerektiği, ..."e yönelik eyleminden dolayı da suç tarihi itibariyle Cumhurbaşkanlığı görevi sona ermiş olan mağdura kamu görevinden kaynaklı olarak hakaret ettiğinin ve eylemin 5237 sayılı Kanunun 125/3-a fıkrasında düzenlenen "Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret" suçundan cezalandırılması gerektiği sonucuna ulaşıldığı,
Kabule göre mahkemenin yaptığı hatalar konusunda oybirliğiyle karar verildiği, ancak yukarıda belirtilen suçun tek suç mu, iki ayrı suç mu, TCK 44. maddesi gereğince ağır olan suçtan cezalandırılması gerektiği kuralının uygulanıp uygulanmaması noktasında çoğunluk görüşünden farklı olarak sanığın eyleminin iki ayrı suç olduğu, ancak TCK 44. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.
1-Sanığın eylemi hukuki anlamda tek fiil teşkil ettiğinden (tek suç) sanık hakkında hakaret suçlarından en ağırı olan "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan cezalandırılarak birden fazla kişiye hakaret ettiğinden hakkında TCK 43. maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği görüşüne katılmadığımızdan ayrıntılı açıklama yapılmamıştır.
2-Fikrî İçtima başlığıyla TCK"nın 44. maddesinde yapılan düzenlemede; "İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır." hükmüne yer verildiği,
Kanun koyucu işlediği fiille birden fazla farklı suçu işleyen failin, fiilin tek olması nedeniyle en ağır cezayla cezalandırılmasını yeterli görmüş, bu şekilde "non bis in idem" kuralı gereğince bir fiilden dolayı kişinin birden fazla cezalandırılmasının önüne geçilmesini amaçlamış, "erime sistemi"ni benimsemek suretiyle bu suçlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan ceza verilmesiyle yetinilmesini tercih etmiştir. Fikri içtimada, fiil ya da hareketin tek olması, doğal anlamda değil, hukuksal anlamda tekliği ifade etmektedir (CGK 04.11.2014 gün, 733/483, 16.09.2014 gün, 431/377 sayılı kararları).
Yargıtay Ceza Genel Kurulu bu kararlarında sanığın eylemlerinin hukuki anlamda tek bir fiil olduğu, bu fiille birden fazla farklı suçun işlendiği ve bu nedenle TCK 44. maddesinde düzenlenmiş bulunan farklı neviden fikri içtima şartlarının oluştuğu, TCK 44. maddesi uyarınca en ağır cezayı gerektiren suçtan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği sonucuna ulaşmıştır.
Olayımızda; sanığın olay tarihinde fiili görev yapan Cumhurbaşkanı ve görev süresi bitmiş Cumhurbaşkanına yönelik olarak "..."ı ... S., ..."ü S..." şeklinde hakaret etmesi eyleminin hem Cumhurbaşkanı ..."a yönelik eylemden dolayı TCK 299. maddesi gereğince "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunu oluşturduğu hem de ..."e yönelik eyleminden dolayı da suç tarihi itibariyle Cumhurbaşkanlığı görevi sona ermiş olan mağdura kamu görevinden kaynaklı olarak hakaret etmesi nedeniyle eylemin 5237 sayılı Kanunun 125/3-a fıkrasında düzenlenen "Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret" suçunu oluşturduğu ve Türk Ceza Kanununun 44. maddesi gereğince fikri içtima kuralları gereğince en ağır suçtan cezalandırılması gerekir. Olayımızda, sanık hakkında kanunda yer alan her iki suçun alt ve üst sınırları dikkate alındığında TCK 299 sayılı maddede yer alan "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunun daha ağır bir suç olduğu ve bu suçtan cezalandırılması gerekirken her iki suçtan da ayrı ayrı cezalandırılması usul ve yasaya aykırıdır.
Kanuni düzenlememizde bu iki suçun da saygınlığı korumaya yönelik düzenleme olduğu, birinin (TCK 125/3-a) kamu görevlisinin saygınlığını korumaya yönelik, diğerinin (TCK 299) devletin ve organlarının saygınlığını korumaya yönelik işlenen suç olması ve re"sen soruşturulması gereken suçlardan olması nedeniyle TCK 44. maddesinin uygulanması konusunda Yargıtay uygulamasında bir sorun yoktur.
Kanımca; yukarıda yapılan açıklamalar ışığında: sanık hakkında TCK 44. maddesi gereğince "İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır." hükmü gereğince her iki suçtan ayrı ayrı değil, sadece kanuni düzenlememizde en ağır suç olarak düzenlenen "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunu düzenleyen TCK 299 maddesi gereğince cezalandırılması yasal zorunluluk olduğundan kararın bu yönden de bozulması gerekmesi nedeniyle çoğunluk görüşüne katılınmamıştır.