18. Hukuk Dairesi 2015/22996 E. , 2016/2180 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ... İli ...İlçesi ... Köyü 307 (ifr.1307) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile alınan bilirkişi raporu hükme yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-Mahkemece, dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edildiğine göre; Kamulaştırma Kanununun kıymet takdiri esaslarını gösteren 11.maddesinin 1.fıkrasının özellikle arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, kamulaştırma gününden önce özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerinin tesbiti ve bedelin tesbitinde etkisi olan diğer unsurlar da dikkate alınarak her unsurun gerekçeleri ve değere katkı oranları ayrı ayrı belirlenip dayanakları gösterilmek suretiyle değerlendirilerek kamulaştırma bedelinin tespiti gerekmektedir.
Emsalin kamulaştırılan taşınmazla aynı konumda ve taşınmaza yakın mesafede bulunması, aynı nitelik ve özellikleri taşıması, benzer yüzölçümünde olması veya kamulaştırmaya yakın günlerde satılması zorunlu değildir. Aynı özellik ve nitelikleri taşıyan başka yerlerde bulunan ve kamulaştırma gününden önce satılan taşınmazlar da emsal alınabilir. Bu emsalin satış fiyatına ... Kurumu üretici fiyat endeksi uygulanmak suretiyle değerlendirme tarihinde oluşan fiyatları bulunduktan sonra dava konusu taşınmazla karşılaştırılıp incelenerek aradaki farklılıklar gösterilip üstün ve eksik yönleri açıklanmalı, bu nitelik ve farklılıkların taşınmazın değerine olan etkilerinin ne olduğu belirtilmeli ve bu suretle yapılacak karşılaştırma ile dava konusu taşınmazın değeri tespit edilmelidir.
Emsal kayıtlar tapu müdürlüğünden getirtildikten sonra bunun imar parseli olup olmadığı da sorulup saptanmalıdır. İncelenen emsal imar parseli olup da dava konusu taşınmazın bu nitelikte olmaması halinde, dava konusu taşınmazın
yapılacak karşılaştırmadan sonra bulunacak değerinden, İmar Yasası"nın 18.maddesinin 2. fıkrası gözetilerek, düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması gerektiği de dikkate alınmalıdır. Dosya içerisine geri çevirme kararıyla tapu müdürlüğü ve belediye başkanlığından getirtilen yazılardan dava konusu taşınmazın imar uygulaması görmediği, emsal alınarak incelenen 784 parsel sayılı taşınmazın ise imar parseli olduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan değerinden İmar Yasası"nın 18.maddesinin ikinci fıkrası gereğince düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapmadan değer belirleyen rapora göre hüküm kurulmuştur.
Bununla birlikte, 2942 sayılı Yasanın 11. maddesinin (d) bendi gereğince emlak vergi değerlerinin dava konusu taşınmaz ile emsalin karşılaştırılmasında gözönünde tutulması gerekir. Bu itibarla dava konusu taşınmaz ile emsalin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin oranı ile bilirkişi raporunda değerlendirmeye esas alınan oran birbirinden fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişki giderilmelidir. Dosyaya geri çevirme kararıyla getirtilen kayıtlara göre 2011 yılında dava konusu 307 (ifraz 1307) parsel sayılı taşınmazın emlak vergisine esas değeri 5,10 TL, emsal alınan 784 parselin değeri ise 8,00 TL"dir. Emsal taşınmazın dava konusu taşınmazdan daha değerli olduğu, dava konusu taşınmazın emsalden 3,5 kat daha değerli kabul edilerek vergi değerlerine ters düşecek şekilde değerlendirme yapılması nedeniyle emsal alınan taşınmazın, dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde uygun bir emsal olmadığı anlaşıldığından; mahkemece, tarafların bildireceği ya da re"sen bulunacak emsal taşınmazlara ait tapu kayıtları getirtilip bunlara göre inceleme yapan bilirkişi kurulundan rapor alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken dava konusu taşınmazın değerlendirilmesinde uygun olmayan emsale göre değerlendirme yapan rapor esas alınarak hüküm kurulması,
2-Kamulaştırılan taşınmazda yapının bulunması halinde, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11.maddesinin (h) bendinde, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını değerlendirerek bedelin tespit edileceği düzenlenmiştir. Dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapının ... Bakanlığınca belirlenen yapı yaklaşık birim maliyetine göre 2011 yılı itibariyle hesaplanacak değerine hükmedilmesi gerekirken, açıklanan hususlara uygun bir değerlendirme yapılmaksızın kıymet takdir raporundaki verilerin kullanıldığını belirtmekle yetinilerek değer belirleyen rapora göre hüküm kurulması,
3-Dava konusu taşınmaz üzerinde bulunduğu belirlenen ağaçların cins ve yaşları itibariyle 2011 yılı rayiç değerlerinin gıda tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden getirtilerek bedeline hükmedilmesi gerekirken, idarece yapılan 2010 yılına ait kıymet takdir raporunda belirlenen bedele hükmedilmesi,
4-Kamulaştırma Yasası"nın 4650 sayılı Yasayla değişik 10. maddesinin onbirinci fıkrasına göre, kamulaştırması yapılan taşınmaz mal tahsis edildiği kamu hizmeti itibariyle sicile kaydı gerekmeyen bir niteliğe dönüşmüş ise, istek halinde
mahkemece sicil kaydının terkinine karar verilir. Mahkemece sözü edilen Yasa hükmü dikkate alınmadan, istem gibi kamulaştırılan taşınmazın tapuya tescili ile yetinilmesi gerekirken talebi aşacak şekilde dava konusu taşınmazın yol olarak terkinine karar verilmesi,
Ayrıca;
5-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tesbiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla (acele ele koyma dosyasında tespit edilen ve bankaya bloke edilen bedelin mahsup edilerek fark bedele) dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihi takip eden tarihten karar tarihine kadar faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 10.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.