18. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/6584 Karar No: 2016/2178 Karar Tarihi: 10.02.2016
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2015/6584 Esas 2016/2178 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davanın konusu İzmir'de bulunan bir taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili isteği ile ilgiliydi. Asliye Hukuk Mahkemesi davanın kabulüne karar verdi ancak bu kararın temyiz edildi. Temyiz isteminde davacı vekilinin paydaşlık konusunu gündeme getirmesi reddedildi. Ancak Anayasa Mahkemesi'nin kararına atıfta bulunarak bu tür davalarda uzun süren bir yargılama sonunda tespit edilen bedele dava tarihi itibarıyla hükmedilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Ayrıca, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirildiği belirtildi. Kanun maddeleri: 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 14/3. maddesi, 6459 sayılı Kanun'un 6. maddesi, 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesi.
18. Hukuk Dairesi 2015/6584 E. , 2016/2178 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ... İli ...İlçesi ...Köyü 238 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: A-Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden; 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun 14/3. maddesi uyarınca kamulaştırma davalarında paydaşlar arasında zorunlu dava arkadaşlığı yoktur. Her bir paydaş açısından temyize konu miktar karar tarihi itibariyle 1.820,00 TL. sını geçmemektedir. HUMK.nun 5219 sayılı Yasa ile değişik 427. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca miktar veya değeri 1.820,00 TL. yı geçmeyen kararlar kesin olduğundan miktar yönünden davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, B-Davalılar adına... vekilinin temyiz istemi yönünden; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; 1-Dava konusu taşınmazın 3.386 m² olduğu, 591,63 m² sinin kamulaştırıldığı, geriye 1.661 m² ve 1.122 m² nin kaldığı, kamulaştırılan alan dışında kalan bölümlerin gerek yüzölçümü gerekse konumu ve geometrik durumu itibariyle arta kalan kısımlar için %10 değer düşüklüğüne hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi, Ayrıca; 2-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tesbiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir. Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla, acele kamulaştırma dosyasında bloke edilen bedelin mahsubu ile bakiye bedele dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.