Esas No: 2022/1052
Karar No: 2022/3407
Karar Tarihi: 15.03.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/1052 Esas 2022/3407 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/1052 E. , 2022/3407 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 27. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 25. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15/03/2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı nezdinde 18.12.2006 tarihinde kalite sorumlusu olarak çalışmaya başladığını, sorumluluğundaki iş gereği haftanın 3 günü saat gözetmeksizin şehir dışında çalıştığını, davalı işyerinde mesai saatlerinin haftanın 5 günü, 08.00-16.30 saatleri arasında olduğunu, çok istisnai durumlarda Cumartesi günleri de çalışıldığını, Salı günleri depo, Perşembe günleri de ofis toplantı günü olduğunu, Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri şehir dışı günleri olduğunu, haftanın 1 günü uçak seyahati, haftanın 2 günü de karayolu seyahati yaptığını, müvekkilinin haftalık yaklaşık 10-15 saat arası fazla mesaisinin bulunduğunu, fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, son 5 yıl için fazla mesai ücretlerinin ödenmesini talep ettiklerini, müvekkilinin 2017 yılı itibariyle aldığı maaşının 2.545,00 Avro (11.851,82 TL net) olduğunu ileri sürerek, fazla mesai alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının görevi gereği çalışma düzenini kendisinin belirlediğini, emsallerine göre çok yüksek bir ücret ile çalıştığını, fazla mesai ücretine hak kazanamadığını, taraflar arasında imzalanan 18.06.2008 tarihli iş sözleşmesi uyarınca, davacının kararlaştırılan ücretlerine yıllık 270 saate kadar olan fazla çalışmalarının da dahil olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönündeki kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir.Fazla çalışmaların aylık ücret içinde ödeneceğinin öngörülmesi ve buna uygun ödeme yapılması halinde, yıllık 270 saatle (aylık 22,5 saat, haftalık 5,2 saat) sınırlı olarak fazla çalışma süresinin ispatlanan fazla çalışmalardan indirilmesi gerekir.
Somut olayda davacı işçi davalı işyerinde mesai saatlerinin haftanın 5 günü, 08.00-16.30 saatleri arasında olduğunu ancak haftanın 3 günü saat gözetmeksizin şehir dışında çalıştığını haftanın 1 günü uçak seyahati, haftanın 2 günü de karayolu seyahati yaptığını, haftalık yaklaşık 10-15 saat arası fazla mesaisi bulunduğu halde karşılığının ödenmediğini ileri sürmüş, davalı işveren davacının görevi gereği çalışma düzenini kendisinin belirlediğini ve haftalık 45 saati aşan çalışmasının olmadığını taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesi uyarınca, davacının kararlaştırılan ücretine yıllık 270 saate kadar olan fazla çalışmalarının da dahil olduğunu savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; davacının davalı şirkette yerine getirmekte olduğu görev göz önünde bulundurulduğunda, davacının en üst düzey konumunda çalışan olmadığı, davacının çalışma programını “seniora” sunduğu, bu şekilde kendi mesai saatlerini belirleyen işçi konumunda olmadığı, iş sözleşmesinde fazla mesai ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde herhangi bir madde hükmünün yer almadığı, işe giriş çıkış kayıtları sunulmadığı gerekçesi ile davacının tanık beyanlarına göre hesaplanan fazla mesai alacağının alınan bilirkişi raporu doğrultusunda kabulüne karar verilmiş olup istinaf kanun yolu incelemesinde tarafların istinaf başvuruları Bölge Adliye Mahkemesince; davacının fazla mesai iddiasını tanık beyanları ve yazılı belgelere göre (uçak biletleri, ulaşıma dair evraklar) kabul edilen şekilde ispatladığı, davacının iş sözleşmesinde 270 saatlik fazla mesainin ücrete dahil olduğuna yönelik herhangi bir hükmün yer almadığı gerekçe gösterilerek reddedilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir.
Şöyle ki taraflar arasında imzalanan 18.06.2008 tarihli iş sözleşmesinin üçüncü maddesi “Çalışma saatleri esnek olarak düzenlenmiş olup personel işe 08.00-09.00 saatleri arasında başlayacak ve çalışmasını, başlama saatine göre 17.15-18.15 arasında bitirecektir.Personel işverenin gerekli gördüğü hallerde ve işin mahiyeti icabı mesai ücreti talep etmeksizin fazla mesai yapmayı ve cumartesi günleri çalışma yapmayı kabul ve taahhüt etmiştir.” şeklinde, altıncı maddesi ise “Personelin yaptığı işe karşılık ücreti 1400 EURO’dur...” şeklinde düzenlenmiştir. İlgili sözleşme hükümleri uyarınca tarafların, işin mahiyeti icabı işverence gerekli görüldüğü hallerde yapılacak fazla çalışma için ücret talep edilmeyeceği yönünde uyuşan iradelerinden; fazla çalışma ücretinin, davacının 1.400,00 Avro aylık ücretine dahil edildiği anlaşılmış olup söz konusu sözleşme hükmüne değer verilmeksizin dava konusu fazla çalışma alacağının hesaplanması isabetli olmamıştır.
Ayrıca hükme esas teşkil eden bilirkişi raporuna göre, taraf iddia ve savunmaları, davacı tanık beyanları ile uçak biletleri ve ulaşıma dair evraklar değerlendirilerek davacının, haftanın iki günü 08.00-16.30 arasında 1 saat ara dinlenme ile günde 7,5 saat, haftanın üç günü ise uçak veya karayoluyla şehir dışına gittiği günlerde 07.00 -22.00 saatleri arasında 1,5 saat ara dinlenme ile günde 13,5 saat çalışarak haftalık 10,5 saat fazla mesai yaptığı kabul edilmiş ise de beyanları hükme esas alınan davacı tanığı ....’nin anlatımlarından; davacının haftanın üç günü yaptığı şehir dışı çalışmalarının tamamında davacı ile birlikte görev yapmadığı, tanığın anlatımlarına göre davacının şehir dışı çalışmalarının yalnızca haftalık iki günlük kısmında(bir gün uçak, bir gün karayolu kullanılarak yapılan olmak üzere) davacı ile birlikte çalıştığı, davacının şehir dışında geçen üçüncü gününe dair çalışma koşullarını bilemeyeceği anlaşılmış olup dava konusu fazla çalışma alacağı, dava dilekçesinde şehir dışı çalışmalarına ilişkin yapılan açıklamalar da gözetilerek tanık ....’nin davacı ile birlikte çalıştığı haftanın iki günü için 07.00-22.00 saatleri arasında, haftanın geri kalan üç günü ise 08.00-16.30 arasında çalıştığı ispatlanabildiğinden bu çalışma düzenine göre yasal ara dinlenme sonrası davacının haftalık 4,5 saat fazla çalıştığı ve yukarıda işaret edilen iş sözleşmesi hükmü uyarınca haftalık 5,2 saat fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil edildiği de değerlendirilerek dava konusu alacağın reddine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan dosyada bulunan bir kısım e-postalardan davacının 2017 yılı için haftanın 2 günü şehir dışında çalıştığı günlerde işe başladığı saatin kabul edilenin aksine 08.00 olduğu anlaşılmış olup bu hususunun gözetilmemesi de isabetli bulunmamıştır.
Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurularının esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.