14. Hukuk Dairesi 2018/5740 E. , 2019/8136 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.04.2013 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat, meni müdahale ve eski hale getirme talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili duruşmasız olarak incelenmesi ise katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 03.12.2019 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili gelmedi. Katılma yoluyla duruşmasız temyiz talep eden davacı vekili Av. ... geldi. Duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat, meni müdahale ve eski hale getirme talebine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının 281 ada 44 parsel sayılı taşınmazın sahibi olduğunu, davalının davacının bitişiğindeki parselde hafriyat alıp bina yaptığını, davacının davalıyı gereken önlemleri alması konusunda uyardığını ancak davalının gereken önlemleri almadığını, taşınmazda çatlak, kayma ve kopmaların olduğunu, taşınmaz üzerindeki bir kısım ağacın zarar gördüğünü, taşınmazın anayolla bağlantı bölümünde kopmalar yaşandığı için yararlanmanın güçleştiğini, genel değerinin de düştüğünü belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00TL tazminatın zarar tarihi itibariyle işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, müdahalenin menine ve eski hale getirilmesine, meydana gelebilecek zararların önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davalının inşaatı iyiniyetle yaptığını, taşınmazın kopan kısmının davacı adına olan tapu kaydının iptaliyle davalı adına tesciline karar verilmesi gerektiğini, eski hale getirme bedelinin anılan kısmın satış bedelinden daha yüksek olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davalı tarafından ... ili, ... ilçesi, Güzelyalı Mahallesi, 281 ada 44 nolu parselde bulunan fen bilirkişileri ..."ın 19/06/2014 tarihli raporlarında A harfi ile gösterilen ve yeşile boyalı kısma yaptıkları müdahalenin önlenmesine, davacının ürün kaybı ve kullanamama sebebi ile hesaplanan 10.820,02TL tazminatın dava tarihi itibarı ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ... ili, ... ilçesi, Güzelyalı Mahallesi, 281 ada 44 nolu parselde bulunan fen bilirkişileri ..."ın 19/06/2014 tarihli raporlarında A harfi ile gösterilen ve yeşile boyalı kısmın bedeli olan 40.225,23TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, zarar henüz doğmadığı halde, zararın doğacağı muhakkak ve pek muhtemel ise veya beklenen taşkın kullanma ile ileride telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelecekse, davalının alacağı önlemlerle zararı önleme ihtimali yoksa, zarar verme tehlikesi taşıyan eylem ve işlemler hakkında davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, dava komşuluk hukukundan kaynaklanan davalıya ait taşınmazda yapılan kazı nedeniyle davacının taşınmazında oluşan zararın tazmini talebine ilişkindir. Mahkemece, davalının davacıya ait taşınmaza yönelik bir müdahalesinin olmadığı gözetilmeksizin davalının müdahalesinin önlenmesine karar verilmesi doğru değildir.
Ayrıca, taşınmazın zarar gören 1.084,17 m2"lik kısmının değeri olan 40.225,23TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiğine göre TMK’nın 738/2. maddesinin atıfta bulunduğu TMK 725. maddesi de göz önünde bulundurulmalıdır. Mahkemece, davacıya ait 281 ada 44 parsel sayılı taşınmazın 1.084,17 m2’lik kısmının ifrazının mümkün olup olmadığı araştırılarak davalı adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de yerinde değildir.
Bunun yanında dava dilekçesinde meydana gelebilecek zararların önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması da talep edilmesine rağmen bu konuda bir hüküm kurulmaması da doğru görülmemiştir.
Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2.037,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.12.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.