
Esas No: 2017/6532
Karar No: 2019/3019
Karar Tarihi: 13.02.2019
İşyeri dokunulmazlığını ihlal etme - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2017/6532 Esas 2019/3019 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : İşyeri dokunulmazlığını ihlal etme
HÜKÜM : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/10/2013 tarih ve 2009/186 Esas 2013/582 sayılı kararı ile sanığın işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, ancak infaz aşamasında sanığın suçu tek başına işlediği kabul edilmesine rağmen hükümde TCK"nın 119. maddesinin uygulanması suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulduğu görüldüğünden yazılı emir yoluna gidildiği, Dairemizin 18/04/2016 tarih ve 2016/232 esas/2016/7894 sayılı ilamı ile 5271 sayılı Kanun"un 309. maddesi gereğince Yerel Mahkeme hükmünün sanık lehine bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla, Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesince kurulan 20/12/2016 tarihli mahkumiyet hükmünü, ilk kararı temyiz etmeyen sanık ..."in temyiz hakkı bulunmadığından CMUK"nın 317. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak temyiz isteminin REDDİNE, 13/02/2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Olay: Konut dokunulmazlığını ihlal suçundan sanık ..."in 5237 sayılı TCK 116/2, 119/1-c maddeleri uyarınca 18 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 08/10/2013 tarih, 2009/186 esas ve 2013/582 sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/01/2015 gün ve 9577 sayılı istem yazısıyla Yargıtay 18. Ceza Dairesi"ne gönderilen dosyada; sanık hakkında gerekçe ile hüküm kısmı arasında çelişki varlığının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüş ve dairece yapılan inceleme sonrası bu durumun CMK 230. maddesine aykırı şekilde hükümle gerekçe arasında çelişki oluşturduğu ve CMK 289/1-g maddesine göre kesin hukuka aykırılık halini oluşturması nedeniyle CMK 309/4-b fıkrası gereğince Hükmün Bozulmasına, sonrası işlemlerin mahallinde tamamlanmasına karar verilmiştir.
Bozma kararı nedeni ile Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesi yaptığı yargılama sonrası 20/12/2016 gün 2016/527 esas ve 2016/583 sayılı kararı ile sanık ..."in TCK 116/2. maddesi uyarınca alt sınırdan uzaklaşılarak 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın yüzüne karşı, temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Bu karar süresi içerisinde sanık tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay 18. Ceza Dairesi 13/02/2019 gün ve 2019/3019 sayılı kararı ile CMK 309. maddesi gereğince yerel mahkeme hükmünün sanık lehine bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla, Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nce kurulan 20/12/2016 tarihli mahkumiyet hükmünü ilk kararı temyiz etmeyen sanık ..."in temyiz hakkı bulunmadığından CMUK 317. maddesi uyarınca tebliğnameye aykırı olarak temyiz isteminin oy çokluğuyla reddine karar vermiştir. Yüksek Daire"nin sanığın temyiz isteminin reddine kararına katılmıyorum.
Nedenler: Sorun CMK 309/4-b maddesi uyarınca kanun yararına bozma sonrası verilen kararı sanığın temyiz etme hakkı olup olmadığına ilişkindir.
CMK"da kanun yararına bozma müessesesi 309-310. maddelerinde olağanüstü kanun yolu olarak düzenlenmiştir.
Bu kanun yolunda hakim veya mahkeme tarafından verilen istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile o karar veya hükmün Yargıtay"ca bozulmasını talep eder. Yargıtay"ın ilgili ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse karar veya hükmü bozar, aksi düşüncede ise istemin reddine karar verir.
CMK"nın 309/4. maddesi bozma nedenlerini düzenlemiştir.
Kanun Yararına Bozmanın Unsurları
A) Kararın ya da hükmün kesinleşmiş olması gerekir. Başka bir ifadeyle istinaf veya temyiz incelenmesinden geçmeksizin kesinleşmiş karar veya hüküm olmalıdır.
B) Karar veya hükmün hukuka aykırı olması CMK 309. maddesinde karar veya hükmün hukuka aykırı olması gerektiği belirtilmişse de nelerin hukuka aykırılık teşkil ettiğini belirtmiştir. CMK 309. maddesi bu şekliyle atıf normu niteliğindedir. Atıf “gönderme” temyiz nedenlerini düzenleyen CMK 288. maddesine yapılmaktadır. CMK 288/2. maddesine göre hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuğa aykırılıktır. CMK 289. maddesinde ifade olunan hallerde ise hukuka kesin aykırılık olduğu kabul edilmektedir.
Kesinleşen kararlardaki hükme etkili olan ve temyiz nedenleri olabilecek hukuka aykırılıklar olağanüstü kanun yolunda bozma nedeni olarak ileri sürülebilecektir.
CMK 223. maddesi hüküm çeşitlerini belirtmiştir, bunlar beraat, ceza verilmesine yer olmadığına, mahkumiyet ve güvenlik tedbirine hükmedilmesi hallerdir. Bunlar davanın esasını doğrudan çözen hükümlerdir.
Davanın reddi ve düşmesi hükümleri davanın esasını dolaylı çözen başka bir ifadeyle o uyuşmazlığın çözülmeyecek bir uyuşmazlık olduğunu ifade eden hüküm çeşitleridir. Görevsizlik kararı kanun yolu bakımından etkili ancak uyuşmazlığın esasına etkili kabul olmayan karardır. CMK 223. maddesinde düzenlenen durma kararı hüküm niteliğinde değildir ve uyuşmazlığın esasını doğrudan veya dolaylı olarak çözme özellikleri yoktur.
Ara kararlar uyuşmazlığın esasını doğrudan veya dolaylı çözmezler. Ancak bir ara karar esası çözmemekle birlikte esasa etkili olabilir.
Kanun yararına bozma konusu yapılacak kararlar hükme etkili olan ve bu özelliği itibariyle kesinleşmemiş olsaydı temyiz nedeni olabilecek olan ara kararlardır. Bu kararları hakim veya mahkeme verebilir.
Hukuka aykırılık şüphelinin veya hükümlünün hukuki durumunu etkileme veya değiştirme olasılığına sahip ise kanun yararına bozma konusu olabilir.
Bozma nedenleri maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin olabilir. Maddi ceza hukukuna ait bir kuralın somut uyuşmazlığa uygulanmaması veya yanlış uygulanması bozma nedeni olabileceği gibi yargılama hukukuna ait bir kuralın uyuşmazlığa uygulanmaması veya yanlış uygulanması da bozma nedeni olabilir.
C) Başka bir yolla gidilmesi mümkün olan hukuk kuralına aykırılıklar olağanüstü bir yargı yolu olan kanun yararına bozmaya konu olamazlar.
D) Kanun yararına bozma yolu karar veya hükümdeki hukuka aykırılıklara ilişkin başvurulan bir yol olduğundan, hakimin vicdani kanaatine ilişkin hususlar kanun yararına bozmaya konu olamaz, örneğin; delilleri takdir ederek, sanığın suçu işleyip işlemediğini tespit etmek halinde hukuka aykırılıktan söz edilemeyeceği için, kanun yararına bozmaya konu olamaz.
İlk derece mahkeme hakimleri delilleri vicdani kanaatlerine göre serbestçe değerlendirirler. Olayın yeniden açıklanmasını gerektiren haller bozma nedeni sayılamaz. Ancak hüküm ve karardaki hukuki değerlendirme hataları kanun yararına bozma konusu olabilir.
Hakimin vicdani kanaati değil ancak bu vicdani kanaate hatalı bir hukuki değerlendirme sonucu ulaşılması halinde, bu hukuki hata kanun yararına bozmaya konu olabilir.
Hakime takdir hakkı tanınan haller kanun yararına bozma konusu olamaz fakat hakim takdir hakkını hukuka uygun kullanmak zorundadır. Takdirin kendisi değil hakimin takdiri hukuka uygun kullanıp kullanmadığı olağanüstü kanun yolunda denetlenebilir. CMK 230. maddesine göre kararın gerekçeli olması asıldır, karar gerekçesiz ise bu husus bozma nedeni olabilir, yargılama kuralı uygulanmamış veya yanlış uygulanmıştır.
CGK"nın 14/12/2010 gün 2010/6-232 esas ve 2010/260 sayılı kararında kısa kararda herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamak kaydıyla, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki doğması halinde, yasa yararına bozma kurumunun amaçlarına hizmet etmediği için hiçbir eksiklik ve hukuka aykırılık içermeyen ve tefhimle geçerli hale gelerek hükmün esasını oluşturan kısa kararın zedelenmemesi için bu hususun bozma nedeni yapılamayacağı belirtilmiştir.
Usul: Hakim veya mahkemelerin verdiği karar ya da hükümlerdeki hukuka aykırılıklar herhangi bir talep olmaksızın kanun yararına bozmaya konu olmazlar. Kanun yararına bozma talebi üzere ceza dairesi taleple sınırlı olmak kaydıyla inceleme yapar. Davasız yargılama olmaz ilkesinin sonucudur. Ancak ceza dairesi talep edilen bozma nedeniyle sınırlı olmak kaydıyla hükmü değişik gerekçeyle bozabilir.
Kanun yararına bozmada istem belirli bir süreye bağlanmamıştır. Bu kural kurumun kanun yararına olmasından ve hükümlü aleyhine tesir etmemesinden kaynaklanır.
Kanun yararına bozmaya konu olan hüküm bozma sonrası verilen direnme kararı da olabilir. Bu kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi gerekir.
Yargıtay tarafından karar verilinceye kadar kanun yararına bozma isteminden vazgeçmek mümkündür “CMK 266. md.” Ancak burada ilgilinin rızasının olması gerekir kanısındayız.
Başvuruda hukuka aykırılık gösterilmemiş, hukuka aykırılık başka yolla giderilmesi mümkün ise, hüküm kesinleşmemiş ya da talebin kanun yararına bozma konusu edilemeyecek bir karar ya da hükme ilişkin olması halinde talebin reddine karar verilir.
Yargıtay usul yönünden yaptığı ön incelemede kanun yararına bozma talebini yerinde görürse bu kez karar veya hükmü esastan inceler. Esastan inceleme istemdeki hukuka aykırılığın varlığının tespiti halinde bu hukuka aykırılıkların CMK 309/4. maddesinde ifade olunan bozma sebeplerinden hangisine girdiğini tespit eder. Başka bir ifadeyle Yargıtay yaptığı esas yönünden inceleme sonrası bozma istemini yerinde görürse karar veya hükmü bozar aksi halde reddine karar verir.
Yargıtay şartları varsa düşme hükmü verebilir, Yargıtay temyiz yolunda verebileceği kararları "örneğin; "red, düşme, bozma gibi," CMK 309. maddesinde de verebilir. Öte yandan derhal beraat kararı verilecek hallerde ceza dairesi düşme kararı vermemeli, hükmü bozarak ıslah etmeli ve beraat kararını vermelidir.
Kanun yararına bozmaya gelen karar, başka bir nedenin varlığı halinde bu neden de eklenerek kanun yararına bozmaya getirilebilir.
Kanun yararına bozmanın hüküm ve neticeleri:
Bozma nedenleri CMK 309/4. maddesinde sınırlı sayıda belirtilmiştir. Kanun yararına bozma kurumu istisnai bir kurum olduğu için kıyas yoluyla bu aykırılıklar genişletilemez.
E) CMK 309/4-a bendinde ifade olunan nedenler:
Bozma CMK 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise kararı veren hakim veya mahkemenin gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar vermesi gerekmektedir. CMK 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen kararlar durma kararı ve görev yönünden yetkisizlik kararıdır. Öte yandan CMK 223. maddesinde tanımlanmamakla birlikte davanın esasını çözmeyen pek çok karar vardır. İddianamenin iadesi kararına itiraz halinde itirazın reddi kararı, Cumhuriyet Savcısının kovuşturmaya yer olmadığına dair verdiği karara yapılan itirazın reddi ya da kabulüne dair kararlar bu tür kararlardır.
Kanunda ve kanunun gerekçesinde bir açıklık olmamakla birlikte uygulamada CMK 223. maddesinde sayılmayan ve davanın esasını çözmeyen bazı kararların da bu bent kapsamında kanun yararına bozmaya konu olduklarını kabul etmek gerekir. Örneğin; İdari yaptırım kararına itiraz üzerine verilen idari para cezasının iptaline ilişkin ceza mahkemesi kararları CMK 309/4-a maddesi kapsamında değerlendirilmelidir.
Burda ifade olunan hukuka aykırılık dolayısıyla bozulmasına karar verilen hüküm veya kararlar sanığın lehine ya da aleyhine sonuç doğurabilecek niteliktedir. Bozulan karar kesin hüküm niteliğinde olan son kararlardan olmadığı için cezanın aleyhe değiştirilmesi yasağı kapsamında değerlendirme yapılamaz.
F) CMK 309/4-b bendinde ifade olunan nedenler:
Bu bent uyarınca bozma, mahkumiyete ilişkin hükmün davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usulü işlemlere ilişkin ise kararı veren hakim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilir. Bu hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz. Cezanın aleyhe değiştirilmesi yasağı suçun değil cezanın ağırlaştırılmamasını emreder. Dolayısıyla mahkemenin yeniden yapılacağı yargılama neticesinde kurduğu hüküm mahkumiyet olursa suçun niteliği değişebilir cezanın miktarı değiştirilemez.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da açıklanmamakla birlikte bir mahkumiyet hükmünün kurulmasını gerekli kıldığından mahkumiyete ilişkin hükmün davanın esasını çözmeyen yönü olarak kabul edilmelidir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kendisi objektif koşulları bakımından kanun yararına bozmaya konu olabilir. Ancak açıklanmamış ve dolayısıyla kesinleşmemiş bir hüküm olduğu için hükümdeki hukuka aykırılıklar kanun yararına bozma yoluyla denetlenemez.
Savunma hakkının kaldırılması ya da kısıtlanması sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin sanığın sorgusunun yapılmaması, son sözün hazır bulunan sanığa verilmemesi, sanığın görevsiz mahkemede yargılanması, suçun niteliği değişmesine rağmen ek savunma hakkının verilmemesi, zorunlu müdafii görevlendirilmemesi, hukuka aykırılıklara örnektir. Bu hallerde CMK 309/4-b maddesine aykırılıktan söz edilmelidir.
G) CMK 309/4-c bendinde ifade olunan nedenler:
Bozma nedeni davanın esasını çözüpte mahkumiyet dışındaki hükümlere ilişkin olursa aleyhe sonuç doğurmaz ve yeniden yargılamayı gerektirmez. Bozmanın aleyhe sonuç doğurmaması gerekir. Dolayısıyla adı geçen hallerde sanık aleyhine hüküm bozulabilirse de aleyhte tesir etmeyecek ve yargılamada yenilenmeyecektir.
Davanın esasını çözen mahkumiyet dışındaki hükümler CMK 223. maddesinde beraat, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbiri hükmedilmesine, davanın reddi ve düşmesi kararlarıdır.
Güvenlik tedbirleri bakımından verilen kararların CMK 223/6. maddesinde yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde belli bir cezaya mahkumiyet yerine veya mahkumiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hükmolunur düzenlemesi karşısında güvenlik tedbirinin de hukuka aykırı olabileceğini kabul etmek gerekir.
H) CMK 309/4-d bendinde ifade olan nedenler:
Adı geçen bent uyarınca hükmolunan cezanın kaldırılması gerekiyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesi gerekiyorsa bu hafif cezayı vermeye Yargıtay"ın ilgili ceza dairesi yetkilidir. Mahkumiyet hükmündeki hukuka aykırılığın hükümlü lehine olması halinde Yargıtay"ın görevli ceza dairesi hükmü ıslah etmelidir. Kanun koyucunun buradaki amacı hükmün kesinleşmesinden sonra yerel mahkeme"nin tekrar meşgul edilmemesi, adaletin gerçekleşmesinin daha fazla geciktirmemektir.
Hakimin takdir hakkı kapsamında değerlendirilmediği için suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle Yargıtay"ın cezanın tüm hüküm ve neticelerini kaldırması hali bu kapsamda değerlendirilmelidir. Buna karşın mahkemenin verdiği cezaların artırılması veya indirilmesinde hata yapılarak fazla ceza tayin edilmesi ya da daha az bir cezaya hükmedilmesi hallerinde ilgili Yargıtay Ceza Dairesi hükmü aleyhe sonuç doğurmamak üzere bozup yeniden kurmalıdır. Söz konusu hallerde İlk Derece Mahkemesi"nin yeniden yargılama yapması mümkün değildir. CMK 309/4-b bendinde ifade olunan ve İlk Derece Mahkemesi"nce yeniden yargılama yapılmasını yasaklayan açık hüküm gereği yok hükmünde olacaktır.
Sonuç: Kanun yararına bozma olağanüstü kanun yoluna ancak İlk Derece Mahkemesi"nce verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar ya da hükümlere karşı gidilir.
Kesinleşme koşulu gerçekleşmeyen karar veya hükümler kanun yararına bozmaya konu olamazlar. Öte yandan kanun yararına bozma CMK 309. maddesi gereği karar ya da hükme karşı gidilebilen bir yol olduğundan ceza hakimi veya ceza mahkemesi tarafından CMK"da ifade olunan yöntemlerle verilmeyen kararlara karşı bu yola başvurulamaz. Kanun yararına bozma yoluna başvurmak için karar ya da hükmün hukuka aykırı olması gerekir. Nelerin hukuka aykırı olduğu CMK 288. maddesinde düzenlenmiştir.
Kesinleşen kararlardaki her hukuka aykırılık değil, hükme etkili olan ve temyiz nedeni olabilecek olan hukuka aykırılıklar kanun yoluna bozma nedeni olabilir. Hukuka aykırılığın şüphelinin hukuki durumunu etkileme veya değiştirme olasılığına sahip olması gerekir. İnfaza ilişkin veya başka suretle giderilmesi mümkün olan kanuna aykırılıklar kanun yararına bozmaya konu olamazlar.
Kanun yararına bozma talebi üzerine ilgili ceza dairesi söz konusu taleple sınırlı olmak kaydıyla inceleme yapar. Kanun yararına bozma istemi belirli bir süreye bağlanmamıştır. Bu husus kanun yararına olmasından veya hükümlü ve sanık aleyhine tesir etmemesi özelliğinden kaynaklanır.
Yargıtay usul yönünden yaptığı ön inceleme neticesinde kanun yararına bozma talebini yerinde görürse bu kez karar veya hükmü esastan inceler. Esastan inceleme istemindeki hukuka aykırılıkların tespiti halinde bu aykırılığın CMK 309/4. maddesinde ifade olunan bozma nedenlerinden hangisine girdiğini tespit eder. Yargıtay yaptığı inceleme sonucunda bozma istemini yerinde görürse hüküm veya kararı kanun yararına bozar, aksi takdirde reddine karar verir. Yargıtay temyiz yolunda verebileceği kararları CMK 309. maddesinde de verebilir.
Yargıtay"ın hükmü kanun yararına bozması halinde bozma sonrası yapılacak işlemler, bozma nedeninin CMK 309/4. maddesinin hangi bendi kapsamında verildiğine göre değişkenlik gösterir. CMK 309/4-a bendine giren hallerde ilk derece mahkemesi"nce gerekli araştırma, inceleme sonucunda yeniden karar verilirken, aynı maddenin “b” bendine giren hallerde kararı veren hakim veya mahkeme yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hükümleri verir. Buna karşın aynı maddenin “c ve d” bentlerinin söz konusu olduğu hallerde Yargıtay hükmü ıslah eder, başka bir ifadeyle Yargıtay"ın ilgili ceza dairesi nihai hüküm verir.
a- CMK 309/4-a-b fıkralarına aykırılık hallerinde bozulan hüküm sonrası yerel mahkemece verilen kararların sanık tarafından temyiz edilebileceğinin kabul edilmesi gerekir. Kanun yararına bozma ile başlayan süreç yeni bir süreç olup maddi hakikata veya adalete ulaşılmasının denetlemesi, varsa adaletsizliğin ortadan kaldırılması ve Yargıtay"ın verdiği kararın gereğinin yapılıp yapılmadığının denetlenmesi için temyiz hakkının sanığa tanınması gerekir. Kanun yararına bozmaya sanık lehine gidilmişse sanık bu kararı temyize götürebilmelidir, bu yetkisini sınırlayan yasalarımızda bir engel bulunmamaktadır. Bozma sonrası verilen kararın bozmaya uygun ve hukuk kurallarına riayet edilerek verilip verilmediğinin denetlenmesine imkan verilmelidir. Asıl olan yasalarda tanınan hakkın kullanılmasıdır, hakkı sınırlayan bir düzenleme yok ise hakkın varlığı asıldır, yasalarımızda kanun yararına bozma sonrası verilen yeni kararın temyiz edilemeyeceğine ilişkin düzenleme olmadığı için, sanığın kendisi ile ilgili verilen kararı temyiz etme hakkı kabul edilmelidir.
b- CMK 309/4-c-d fıkralarına aykırılık hallerinde bozulan hüküm Yargıtay"ın ilgili ceza dairesi tarafından yeniden kurulup sonuçlandırıldığı için, bu kararlara ve CMK 309/4-a-b maddeleri uyarınca verilen kararlara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itiraz etme hakkı olduğunu yukarıda belirtilen gerekçelerle kabul etmek gerekir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle sanığın temyiz hakkı bulunduğu ve bu nedenle temyiz isteminin reddine karar verilemeyeceği düşüncesindeyim.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.