Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2018/3217
Karar No: 2021/13702
Karar Tarihi: 13.12.2021

Danıştay 6. Daire 2018/3217 Esas 2021/13702 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/3217
Karar No : 2021/13702


TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı/ …
VEKİLLERİ : … 2- … Bakanlığı- …
VEKİLİ : …
3- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Odası
VEKİLLERİ : -Av. …
İSTEMİN ÖZETİ : Danıştay Altıncı Dairesinin 10/04/2014 tarih ve E:2013/6537, K:2014/3001 sayılı bozma kararına uyularak … İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E:… , K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararı ile kabul edilen 21.9.2011 onay tarihli 1/5000 ölçekli Adalar İlçesi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ile bu plana yapılan itirazın zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden,
-Dava konusu planın J1 yollar başlıklı plan hükmünün İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun … tarihli ve … sayılı kararını içermediği, 1/5000 ölçekli plan hükümlerinde koruma amaçlı nazım imar planının gerektirdiği ayrıntıya yer verilmediği,
-Dava konusu nazım imar planı konut alanlarına ilişkin plan 20 sayılı plan hükmünde ise, “ Eğimden dolayı birden fazla bodrum kat kazanılamaz. Ancak, kot tespiti ilçe belediyesi tarafından yapılan ve 2. Bodrum katı gerektiren alanlarda, 2. Bodrum kat iskân edilemez ve ortak alan olarak kullanılabilir. Bina kotu, arazi köşe noktaları kesişiminin orta noktasından alınır. Su basman, kot alınan noktaya göre maks. 1 (bir) metredir. Eğimden dolayı kazanılan bir bodrum kat, emsal değerine dâhil değildir.” şeklindeki plan kararının plan bütününde nüfus ve yapı yoğunluğunu artıracağı,
-Büyükada’nın batı yönünde III.derece, kısmen de II.Derece ve I.Derece Doğal Sit Alanlarında planlanan “Rekreasyon ve Eğlence Parkı” fonksiyonu ile getirilen “F.1. sayılı Rekreasyon ve Eğlence Parkı başlıklı plan hükmünde;…..Rekreasyon ve eğlence parkı alanı kentsel tasarım projesine göre bir bütün olarak planlandığında; E: 0,01’i geçmemek üzere “1 (bir)” katlı birden fazla yapı yapılabilir. Bu alanda yer alan mevcut turizm amaçlı kullanılan binalar ve tescilli yapılar toplam inşaat alanına dahil değildir.” şeklindeki plan hükmünün de doğal sitler üzerinde yapılaşma baskısını ve bölgenin rekreasyon kapasitesinde ki artışında koruma –kullanma dengesi üzerinde olumsuz etkileri olacağı, bu bağlamda adalar ilçesi plan bütününde koruma-kullanma ve karbon ayak izine ilişkin verilere dayalı olarak rekreasyon ve eğlence mekanlarının belirlenmesi gerektiği anlaşıldığından dava konusu İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararı ile kabul edilen 21.09.2011 onay tarihli 1/5000 ölçekli Adalar İlçesi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ile bu plana yapılan itirazın zımnen reddine ilişkin işlemde, belirtilen hususlar yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılarak iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Dava konusu imar planının hukuka uygun olduğu iddiasıyla temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 29.10.2021 tarihli ve 31643 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 85 sayılı Bazı Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi ile 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2. maddesi ile de aynı Kararnamenin 97. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "Çevre ve Şehircilik" ibaresinin "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği" şeklinde değiştirildiği görüldüğünden, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının davalı olarak belirlenmesi suretiyle işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY : Dosyanın incelenmesinden, 03.02.2010 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisine iletilen 1/5000 ölçekli Adalar Koruma Amaçlı Nazım İmar Planının … tarih ve … sayılı belediye meclisi kararıyla uygun bulunarak, planlanan alanın tamamının sit alanı olması nedeniyle 2863 sayılı Yasa uyarınca İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğüne iletildiği, İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı kararıyla, yapılan değişikliklerle imar planının uygun olduğuna karar verildiği, … tarih ve … sayılı belediye meclisi kararıyla dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planının uygun bulunduğu ve 21.09.2011 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanınca onayından sonra 21.10.2011-21.11.2011 tarihleri arasında askıya çıkarıldığı, davacı tarafından 21.11.2011 tarihli dilekçeyle askı süresinde yapılan itirazın zımnen reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın "Duruşmaların Açık ve Kararların Gerekçeli Olması" başlıklı 141. maddesinin 3. fıkrasında, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı düzenlenmiş, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idari işlemlerin; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargısal denetime tabi tutulacağı kurala bağlanmış; 24. maddesinde, kararda bulunacak hususlar sıralanmış ve (e) bendinde kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin ve hükmün belirtileceği, 49. maddesinde ise, temyiz incelemesi sonunda Danıştay'ın usul hükümlerine uyulmamış olunması sebebinden dolayı incelenen kararı bozacağı, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 51. maddesinde de verilen kararların gerekçelerinin bulunması gerektiği hükme bağlanmıştır. vurgulanmıştır.
Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Adil yargılanma hakkı" başlıklı 6. maddesinin (1). fıkrasında; "Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir." hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisidir. Bu bağlamda Anayasa'nın, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılmasını ifade eden ve yukarıda metnine yer verilen 141. maddesinin de, hak arama hürriyetinin kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır. (Anayasa Mahkemesi Kararı; Vedat Benli, B. No: 2013/307, 16/5/2013, s.30)
Ayrıca, Anayasa'daki hakların etkili bir biçimde korunması için, davaya bakan mahkemelerin Anayasa'nın 36. maddesine göre "tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini etkili bir biçimde inceleme görevi" vardır (benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Dulaurans/Fransa, B. No: 34553/97, 21/3/2000, s.33).
AİHM içtihatlarına göre bir mahkemenin davaya yaklaşımının, başvurucuların iddialarına yanıt vermekten ve başvurucuların temel şikayetlerini incelemekten kaçınmaya neden olması halinde, Sözleşme'nin 6. maddesi, davanın düzgün bir biçimde incelenmesi hakkı bakımından ihlal edilmiş olur (bkz. AİHM, Kuznetsov/Rusya, B. No: 184/02, 11/4/2007, s. 84-85).
Başka bir anlatımla; mahkemeler, "kararlarını hangi temele dayandırdıklarını yeterince açık olarak belirtme" yükümlülüğü altındadırlar. Bu yükümlülük, tarafların temyiz hakkını kullanabilmeleri için gerekli olmasının yanı sıra (bkz. AİHM Kararı, Hadjıanastassıou/Yunanistan, B. No: 12945/87, 16/12/1992, s. 33), tarafların, muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun bir biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda, toplumun kendi adına verilen yargı kararlarının sebeplerini öğrenmelerinin sağlanması için de gereklidir.
Öte yandan, mahkemelerin bu yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya, karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi şeklinde anlaşılamaz (Anayasa Mahkemesi Kararı; B. No: 2013/1213, 4/12/2013, s. 26). Bu nedenle, bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği, davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Bununla birlikte muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması halinde, davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, mahkeme kararlarının, hüküm fıkrası ve hükmün dayandığı gerekçe ile bir bütün olduğu, gerekçesiz karar verilmesinin mümkün olmadığı, gerekçenin hem temyiz incelemesini yapacak merci açısından hem de kararı uygulayacak olan idare açısından yeterli açıklıkta olması gerektiği hususlarında kuşku bulunmamaktadır.
Öte yandan, yargılama hukukunda, yargı (hüküm), uyuşmazlığı çözmekle görevli ve yetkili yargı yerinin yargılama sürecinin sonunda ulaştığı "sonuç"tur. Yargı yerinin bu sonuca ulaşırken bir gerekçeye dayanması, hem Anayasamızda, hem de yargılama hukukumuzda yer alan ilkelerdendir. Gerekçe, yargıcın çözümlemek durumunda olduğu uyuşmazlığa uygulanması gereken soyut hukuk kuralının saptanmasında, yorumlanmasında ve tüm ayrıntılarıyla ortaya konulup nitelendirilen maddi olaya uygulanmasında izlemiş olduğu yöntemi gösteren ve bu özelliği sebebiyle, yargılamanın nesnelliği ile varılan yargının doğruluğu konusunda davanın taraflarına güven, üst yargı yerine de denetleme olanağı veren açıklamadır. Yukarıda sözü edilen ilkeler ile sağlanmak istenen amaç da budur.
Uyuşmazlık bu çerçevede ele alındığında, temyize konu mahkeme kararının gerekçe fıkrasında; "belirlenen nedenler" şeklinde yeterince açıklayıcı olmayan bir ifade kullanılarak dava konusu nazım imar planının tamamının iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, davaya konu idari işlemin hukuka uygunluk denetimini yapmakla görevli idari yargı merciince, 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinde sayılan unsurlar yönünden, işlemin hukuka aykırı olup olmadığına dair yargısal denetim yapılması ve bu denetim sonucunda varılan kararın gerekçeli olarak ortaya konulması gerekmekte iken, uyuşmazlıkla ilgili gerekçeler açıkça ortaya konulmaksızın dava konusu nazım imar planının tamamının iptali yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında usul ve hukuka uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalıların temyiz isteminin kabulüne,
2.Dava konusu işlemlerin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E:… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 13/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi