3. Hukuk Dairesi 2017/13877 E. , 2019/1869 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirketin kullanma suyu pompası abone grubu ile kayıtlı elektrik abonesi olduğunu, 2009/3 dönemine ait elektrik faturasının fazla tutarda gelmesi üzerine davalı şirkete başvurarak elektrik sayacının arızalı olduğunun bildirildiğini, akabinde davalı tarafından elektrik sayacının değiştirildiğini, sayaçtaki arızanın kendi kusurundan kaynaklanmadığını ileri sürerek, 2009/3 dönemine ait 5.403,13 TL tutarındaki fatura nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; dava konusu sayacın imalat fabrikasına gönderilerek yapılan kontrolünde, sağlam olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle endeks okumasına göre yapılan tahakkukun hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; alınan bilirkişi asıl ve ek raporu doğrultusunda, imalatçı firma tarafından sağlam sağlam olduğu belirtilen dava konusu sayacın hurdaya ayrıldığından TEDAŞ"a iade edilmediği, hayatın olağan akışına göre sağlam bulunan sayacın iade edilmesi,arızası varsa giderilmesi veya en azından sağlam ise hurdaya ayrılmaması gerektiği, davacının borçlu olmadığı tutarın 4.443,64 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalı tarafın aşağıdaki üçüncü bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde ;
Dava, abone adına tahakkuk ettirilen tüketim faturasının sayaç arızası nedeniyle hatalı olduğu iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup, davacı taraf 24.10.2013 tarihli duruşma sırasında alınan beyanında, mahkemece ihtiyati tedbir istemi kabul edilmediğinden menfi tespit davasına konu bedeli davalıya ödemek zorunda kaldıklarını belirterek, davanın istirdat davası olarak görülmesini istemiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)"nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72/ I. maddesi, “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir. Madde hükmünden anlaşılacağı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispatı için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespitini isteyebilir. Borçlu, bu şekilde açtığı davayı kazanırsa, hakkındaki borcu ödemekten kurtulur.Ancak, borçlu borcunu ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Zira borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde artık hukuki bir yararı yoktur. (Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Meral S. Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156-164)
Aynı yasanın 72/ VI’ıncı maddesin de ise; "Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. " hükmüne yer verilmiş olup, buna göre; borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı alamamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borç alacaklıya ödenmiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin, yazılı hüküm gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir. (Çavdar, Seyit, İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, ..., 2007, s.803).
Somut uyuşmazlıkta; davacının yaptığı ödemelere ilişkin davalı tarafından gönderilen ödeme ekstresinden dava konusu borcun ödenip ödenmediği ve ödeme tarihi tam olarak anlaşılamamıştır.
Bu itibarla, mahkemece dava konusu borcun yargılama sırasında ödenip ödenmediği hususu açıklığa kavuşturularak, yargılama sırasında dava konusu borcun ödendiğinin tespiti halinde, davaya istirdat davası olarak devam olunarak, davanın istirdada dönüşmüş olması sebebiyle fazladan ödenen kısmın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre davalının vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle davalının vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.03.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.