(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/27397 E. , 2020/2887 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi (Müstemir Yetkili)
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 25.12.2014 tarihinde çalışmaya başladığını, herhangi bir neden yokken iş sözleşmesine 15.08.2015 tarihinde davalı tarafça son verildiğini, yalnızca ilk aya ilişkin ücretinin ödendiğini, bakiye ücretinin ödenmediğini, işyerinde fazla çalışma yapıldığını, ulusal bayramlarda çalışılmaya devam edildiğini, bu çalışmalarının karşılığının da ödenmediğini ileri sürerek ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının ücretlerinin eksiksiz ödendiğini, davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında iş sözleşmesinin kimin tarafından feshedildiği ve feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı hiçbir gerekçe gösterilmeksizin iş sözleşmesinin feshedildiğini beyan etmiş olup; davalı davacının iş sözleşmesinin kendisinin sona erdirdiğini savunmuştur. Davacı tanığı ... yeminli ifadesinde iş sözleşmesinin sona ermesine ilişkin olarak, “... davacı maaşlarını düzgün alamadığı için işten ayrıldı” şeklinde beyanda bulunmuş olup, davacının 6 ay 15 günlük ücret alacağının ödenmediği sabittir. 4857 sayılı Kanun"un 24/2-e maddesine göre işçinin alacaklarının tam ve zamanında ödenmemesi işçi bakımından haklı nedenle fesih sebebidir. Bu halde mahkemece iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı sebeple feshedildiğinin kabulü ile ihbar tazminatının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı hususunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, davacı davalı işyerinde haftaiçi 08.00-18.30, cumartesi günü ise 08.00-14.00 saatleri arasında çalıştığını beyan etmiş olup; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tanık beyanlarına göre, 07.01.2015-15.08.2015 tarihleri arasındaki çalışma dönemi bakımından davacı talebi ile de bağlı kalınmak suretiyle davacının haftaiçi 08.00-18.30, cumartesi günü ise 08.00-14.00 saatleri arasında çalıştığı, haftalık 7,5 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir. Davacı, davalı işyerinde 07.01.2015-15.08.2015 tarihleri arasında çalışmış olup, davacı tanığı ... işyeri çalışanı olmadığından, çalışma koşullarına ilişkin görgüye dayalı bilgi sahibi olmayıp beyanına itibar edilmesi mümkün değildir. Diğer davacı tanığı ... işyerinde 3 ay çalıştığını beyan etmiştir. Davacı tanığının davacıyla birlikte ortak çalışma dönemi ile sınırlı olarak belirlenen tarih aralıkları için beyanına itibar edilmesi gerekirken, tüm çalışma dönemi bakımından çalışması bulunmadığı anlaşılan davacı tanığı beyanı esas alınarak fazla çalışma ücretinin tüm dönem bakımından hesaplanması hatalı olmuştur.
4-Mahkeme ilamının gerekçe kısmında belirtildiği üzere, davacının ücret alacağının 12.728,89 TL, ihbar tazminatı alacağının 1.828,68 TL olduğunun anlaşılmasına göre; kısa kararda ve gerekçeli kararda çelişkili olacak şekilde ücret alacağının 1.828,68 TL, ihbar tazminatı alacağının 12.728,89 TL olarak belirtilmesi de hatalı olup bzomayı gerektirmiştir.
5-Ayrıca, hüküm altına alınan alacakların "net” mi yoksa "brüt" tutar mı olduğunun hüküm yerinde açıklanmaması da infazda tereddüt yaratır mahiyette görüldüğünden doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.