17. Hukuk Dairesi 2016/19154 E. , 2019/5738 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki muvazaa davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili ile davalı borçlu ... "in 31.01.2013 tarihinde boşandığını, maddi ve manevi tazminata hükmedildiğini, boşanma davası açıldıktan sonra 17/01/2012 tarihinde dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından diğer davalı ... adına 6.000,00 TL bedel karşılığında tescil edildiğini, taşınmazın daha sonra diğer davalı ... adına tescil edildiğini, taraflar arasında yapılan tüm satış işlemlerinin muvazaalı olduğunu belirterek; davalı ... adına kayıtlı olan ... parsel de tapuya kayıtlı olan gayrimenkulün tapu kaydının iptali ve davalı ... adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; müvekkili ... "in davacı lehine tazminata hükmedilmesinin gayrimenkulün muvazaalı olarak devredildiği manasına gelmeyeceğini, davalıların birbirini tanıyor olmasının muvazaa iddiası için yeterli bir delil olmadığını, gayrimenkul rayiç değerlerinin tapuda düşük gösterilmesinin kanıksanmış bir gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kabulü ile dava konusu ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin tasarrufların İzmir 26. İcra Müdürlüğü"nün 2013/14330 sayılı takip dosyasına konu alacak ve eklentileriyle sınırlı olarak iptaline, davacı/alacaklıya tasarrufa konu bu taşınmaz
üzerinde haciz ve satış istemi yetkisi tanınmasına karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava BK"nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir.
BK"nun 19.maddesinde anlamını bulan muvazaa, tarafların 3.kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uygun olmayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır şeklinde tanımlanabilir. Tarafların görünüşte yaptıkları işlemle, iradelerinin birleştiği işlem birbirinden farklılık taşıdığı durumlarda muvazaanın söz konusu olduğu kabul edilmelidir. Kural olarak üçüncü kişiler muvazaa nedeniyle zarara uğradıkları takdirde tek taraflı ve çok taraflı hukuki muamelelerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü muvazaalı bir işlem ile üçüncü kişinin zarar görmesi ona karşı işlenmiş bir haksız eşlem niteliğindedir. Ancak, üçüncü kişilerin muvazaalı işlem ile zarar gördüklerinin benimsenebilmesi için onun işlemi yapandan alacağının bulunması ve alacağın ödenmesini önlemek için muvazaalı işlemin yapılmış olması gerekir.
Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmadaki beyanlarında davalı 3. kişi olan ... ve 4.kişi olan ... ile davalı borçlu arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece; davalı 3.kişi ..."ün diğer davalı borçlu ..."ın yıllardır birlikte yaşadığı ..."in amcasının kızı ... "ün kocası olduğu tespit edildiğinden, davalılar arasındaki bu bağ sebebiyle davalı ..."ın, davacı ile davalı ... arasındaki davalar ve alacak/borç ilişkisinden haberdar olduğu ve iyiniyetli sayılmasının mümkün olmadığı, diğer davalı 4.kişi ... yönünden ise; davalı ... tarafından diğer davalı ..."a satış bedeli olarak davalı ..."ın kızı olan ... vasıtasıyla gönderildiği, Bu ödeme ikinci satış işleminden çok sonra eldeki dava tarihi olan 14/08/2014 tarihinden bir ay kadar önce yapılmış ve davalı ... tarafından değil de satıcı konumundaki davalı ..."ın kızı olan ..."ın hesabı üzerinden yapıldığı gerekçesiyle muvazaanın varlığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmişse de; dava konusu taşınmaz 06/09/2013 tarihinde davalı 3.kişi ...’ün kızı olan ...’nın tapuda babasına vekaleti ile diğer davalı 4.kişi ...’a devredilmiş ve dava dışı ... 10/07/2014 tarihinde 06/09/2013 tarihli tarla satışı karşılığında alınan 50.000,00 USD açıklaması ile davalı 3.kişi babası ...’ün hesabına havale etmiş olduğundan bu husus tek başına davalı ... ile diğer davalılar arasındaki muvazaanın ispatı için yeterli değildir. Ancak; dosya kapsamından anlaşıldığı üzere dava dışı ...; davalı borçlu ...’ın yıllardır birlikte yaşadığı 2.eşi olup; tanık olarak dinlendiği sırada; dava konusu taşınmazın davalı borçlu tarafından önce davalı ...’e devredildiğini, ancak daha sonra ...’ün taşınmazla uğraşamayacağını tekrar satmak istediğini duyunca İzmir’den komşuları olan davalı ...’a bu durumu söylediklerini, davalı ...’ı İzmir’den komşuları olarak tanıdıklarını beyan etmiştir. Ancak; mahkemece tanığın bu beyanları değerlendirilmemiştir. Açıklanan maddi ve hukuksal nedenlere göre; mahkemece; tanığın bu beyanlarına göre davalı ... ile diğer davalılar arasında muvazaa olgusunun bulunup bulunmadığının tartışılması ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, 08/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.