Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/9624 Esas 2018/2236 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9624
Karar No: 2018/2236
Karar Tarihi: 13.03.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/9624 Esas 2018/2236 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, davalılardan işverenin işyerinde geçen çalışmalarının tespit edilmesini istemiş. Mahkeme, davacının isteğinin kısmen kabul edilmesine karar vermiş. Ancak, davalılar temyiz isteğinde bulunmuş. Mahkeme, davacının topluluk sigortası kapsamından çıktığına ilişkin delillerin incelenmemiş olması nedeniyle kararın bozulmasına karar vermiştir.
Kanun maddeleri:
- 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’inci maddesi
- Mülga 506 sayılı Kanunun 7 ve 79’uncu maddeleri
- 5510 sayılı yasanın 10. maddesi
21. Hukuk Dairesi         2016/9624 E.  ,  2018/2236 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    K A R A R

    Dava, davacının 01/07/1997 ila 2003 tarihleri arasında, davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının davalı ... Şirketinden 02/09/2000 - 22/03/2001 tarihleri arasında 201 gün süre ile günlük 5.000.000TL (Eski Türk Lirası) Brüt ücret ile çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 7 ve 79’uncu maddeleri ve 5510 sayılı yasanın 10.maddesidir.
    Kural olarak sigortalılar, Türkiye’de yaşadıkları ve hizmet akdine göre çalıştıkları takdirde sosyal güvenlik haklarından yararlanırlar. Bu kural, Kanunların mülkiliği ilkesinin doğal sonucudur. Türkiye ile yabancı bir ülke arasında sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmiş ise istisnaen mülkilik ilkesine değer verilmeyebilir. Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 2 ve 3’üncü maddelerine göre sigortalı olmayan, Türkiye ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan bir ülkede hizmet akdiyle çalışan Türk vatandaşlarının anılan Kanunun 86. maddesi gereği işverenleriyle yapılacak “İş kazalarıyla meslek hastalıkları”, “Hastalık”, “Analık”, “Malullük, yaşlılık ve Ölüm” sigortalarından birine, birkaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulmaları mümkündür. Başka bir anlatımla 506 sayılı Yasa"nın ülke dışında meydana gelen uyuşmazlıklarda uygulanabilmesi Sosyal Güvenlik Kurumuna yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleşmesi veya kısa vadeli sigorta kollarını da kapsayan topluluk sigortaları bulunması halinde mümkün olabilir.
    Somut olayda ;davacı adına davalı işyerince yurt dışı Rusya"da 01/07/1997- 30/11/1997, 24/07/2000-01/09/2000 ve 03/07/2002-25/12/2002 tarihleri arasında geçen hizmetlerinin Kurum"a topluluk sigortası ve uzun vadeli sigorta kollarından bildirildiği açık olup, davalı tarafça davacının çalışmalarına ilişkin sunulan belge ve tüm dosya kapsamından davacının 02/09/2000 – 22/03/2001 tarihleri arasında davalının Rusya"daki işyerinde çalıştığı
    anlaşılmaktadır. Davacının imzası bulunan tarihsiz belge ise "... İnşaat A.Ş tarafından 506 sayılı kanunun 86. maddesi gereğince TC Sosyal Sigortalar Kurumunca yapılacak olan malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası kolundan topluluk sigortasına tabi olmayı kabul etmiyorum." şeklinde düzenlenmiştir. Mahkemece, davacının topluluk sigortası kapsamından kendi isteği ile çıkıp çıkmadığı araştırılmadan ve kendi isteği ile çıktığının anlaşılması halinde bu sürelere ilişkin hizmet tespiti isteyemeyeceği dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
    Yapılacak iş, davacı adına davalı işyerince yurt dışı Rusya"da 01/07/1997-30/11/1997, 24/07/2000-01/09/2000 ve 03/07/2002-25/12/2002 tarihleri arasında geçen hizmetlerinin Kuruma topluluk sigortası kapsamında bildirildiği dikkate alınarak, 24/07/2000-22/03/2001 tarihleri arasını kapsayan topluluk sigortasına dair sözleşmeyi getirtmek, topluluk sigortasına tabi olmayı kabul etmediğine dair dilekçeyi davacıdan sormak, imzanın davacıya ait olup olmadığını tespit etmek, topluluk sigortasından çıkmadığının tespiti yönünden ispat yükünün davacıda olduğunu da göz önünde bulundurmak, topluluk sözleşmesi hükümlerine göre davacının topluluk sözleşmesi kapsamından çıkıp çıkamayacağını değerlendirmek, topluluk sözleşmesinden çıkacağına ilişkin dilekçenin Kurum kayıtlarına ulaşıp ulaşmadığını, 03/07/2002-25/12/2002 tarihleri arasında davacı adına yeniden bildirim olması nedeniyle tekrar topluluk sözleşmesi kapsamına girişine ilişkin dilekçe bulunup bulunmadığını araştırmak, davacının şahsi sicil dosyasının tamamını dosya kapsamına almak suretiyle davacının topluluk sigortası kapsamından kendi isteği ile çıktığının anlaşılması halinde davanın reddine , aksi halde şimdiki gibi kabulüne karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı şirkete iadesine, 13/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.