11. Hukuk Dairesi 2018/4280 E. , 2019/5271 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24/10/2017 tarih ve 2017/1011 E- 2017/526 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi"nce verilen 21/05/2018 tarih ve 2018/336 Esas - 2018/361 Karar sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından 14/04/2015 tarih ve 24705 sayılı yazı ile davalının ...Cad. .../ADANA adresinde faaliyet gösteren şubesini ticaret siciline tescil ve ilan etmesi gerektiğini bildirdiğini, davalı tarafın 11/05/2015 tarihli dilekçesi ile tescili talep edilen yerin şube olmadığını bildirdiğini, böylece müvekkili kurumun davetinin sonuçsuz kaldığını, anılan yerin Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 9. madderi Türk Ticaret Kanunu 33. ve 40. maddeleri ve Ticaret Sicil Yönetmeliği"nin 118. maddeleri gereği şube konumunda olduğunu ve tescil edilmesi gerektiğini ileri sürerek anılan yerin şube olarak Adana Ticaret Siciline tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, anılan yerin irtibat bürosu olduğunu, kendine has sermayesinin olmadığını, vergi mükellefi olmadığını, ticari defterlerin tutulmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkmesince, şubenin varlığından söz edilebilmesi için merkeze bağımlı, dış ilişkilerde bağımsızlık, yer ve yönetim ayrılığı şartlarının bulunması gerektiği, şube için ayrı muhasebe bulunması gerekmekle birlikte, ayrı olmak şartıyla hesapların merkez nezdinde de tutulabileceği, bağımsız olarak müşteri ile temas etmeyen yerlerin şube olamayacağı ve şubenin yapacağı işlemin merkezin yaptıkları ile aynı olması ya da en azından onlara benzemesi gerektiği, yine şubeden bahsedebilmek için kendi başına ticari işlem yapması gerektiği hususlarının nazara alınması gerektiği, mahallinde yapılan keşif suretiyle alınan bilirkişi raporu ve ek bilirkişi raporunda söz konusu temsilciliğin kendi başına sinai ve ticari faaliyette bulunmadığının tespit edildiği, söz konusu yerde müşteriler ile karşı karşıya gelmediği, poliçe düzenlemediği ve sınai ve ticari faaliyette bulunmadığı, aksine dair de davacının bir delil ibraz etmediği, tüm bu nedenlerle söz konusu yerin şube vasfı taşımadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, aynı gerekçe ile ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 11/09/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.