3. Hukuk Dairesi 2019/821 E. , 2019/1832 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının elektrik abonesi olduğunu, elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk ettirilen fatura bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; mahkemenin görevsiz olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, icra takibinin usulsüz olarak başlatıldığını, dava konusu edilen abonelik sözleşmesinin ve dolayısıyla borcun kendisi ile ilgisinin bulunmadığını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak; davanın reddi ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile, ... İcra Müdürlüğü"nün 2009/2014 E. Sayılı icra takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin 1.944,24 TL asıl alacak, 8.031,12 TL gecikme zammı ve 1.622,92 TL KDV alacağı yönünden devamına, hüküm altına alınan alacağın %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 26.06.2014 tarih 2014/2325 E., 2014/10437 K. Sayılı ilamı ile, davalının normal tüketim bedelinin aslından her halükarda sorumlu olduğu gözetilerek, yönetmelik, tarife ve taraflar arasında imzalanan abonelik sözleşmesi uyarınca elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi, bu tarihe kadar olan borcun gecikme zammı veya faiz dahil edilerek hesaplanması, bu tarihten sonraki dönem için ise davacının elektriği kesmemesinin( kendisi için) müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak davalı açısından gecikme zammından veya faizden indirim (%50) sağlayacağı dikkate alınarak, bilirkişiden yeniden rapor alınması ve likit olan asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerektiği, gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile ... 1. İcra Müdürlüğü"nün 2009/1014 Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 1.944,24 TL asıl alacak ve 4.552,32 TL gecikme zammı ve 819,41 TL KDV alacağı yönünden devamına, asıl alacağın % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 12.04.2017 tarih 2015/19162 E., 2017/5114 K. sayılı ilamı ile , taraflar arasında düzenlenen sözleşmede gecikme zammı alınacağına dair bir düzenleme bulunmadığı, davacının davalıdan ancak reskont faiz isteyebileceği, elektriğin kesilmesi gereken tarih belirlendikten sonra, bu tarihten önceki tüketim yönünden faiz dahil hesap edilmesi ve müterafik kusur indirimi yapılmaması; bu tarihten sonraki dönem için ise davacının elektriği kesmemesinin( kendisi için) müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak davalı açısından faizden indirim sağlayacağı (% 50) dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği, elektriğin kesilmesi gereken tarihten önceki döneme ilişkin müterafik kusur indirimi yapılmasının doğru görülmediği gerekçesiyle, bozulmuştur.
Mahkemece ikinci bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ise; davanın kısmen kabulü ile, ... İcra Müdürlüğü"nün 2009/2014 E. Sayılı icra takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin 1.944,24 TL asıl alacak ve 7.446,64 TL faiz üzerinden devamına,asıl alacağın % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-) Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Davada reddedilen miktar 2.030,08 TL olup, temyiz sınırının altında kalmaktadır.
5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK"nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2018 tarihinden itibaren 2.590 TL"ye çıkarılmıştır.
Birleşen davada hüküm, karar tarihi itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı uyarınca Yargıtay"ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE,
2-) Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden ;
2-a) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazının reddi gerekir.
2-b) Mahkemece, her ne kadar bozmaya uyma kararı verilmiş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda gösterilen hukuki esaslar gereğince hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep(kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz.( 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, ya da gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Somut olayda; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, her ne kadar elektriğin kesilmesi gereken tarih, 29.01.2001 tarihi olarak doğru tespit edilmiş ise de , Dairemiz bozma ilamı uyarınca davalı lehine oluşan usuli müktesep hakka aykırı olacak şekilde, 29.01.2001 tarihinden takip tarihi olan 29.06.2009 tarihine kadar, asıl alacağa işleyecek avans faizi üzerinden müterafik kusur indirimi yapılmadığı; yanılgılı değerlendirme ile elektriğin kesilmesi gereken tarihten önceki döneme ilişkin hesaplanan faiz üzerinden indirim yapıldığı görülmüştür. Rapor bu haliyle hüküm kurmaya elverişli değildir.
Hal böyle olunca mahkemece; Dairemizin 12.04.2017 tarih ve 2015/19162 E.- 2017/5114 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere; elektriğin kesilmesi gereken tarihten önceki tüketim yönünden faiz dahil hesap edilmesi ve müterafik kusur indirimi yapılmaması; bu tarihten sonraki dönem için ise davacının elektriği kesmemesinin (kendisi için) müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak davalı açısından faizden indirim (%50) sağlayacağı gözetilerek, önceki bilirkişiden taraf ve Yargıtay denetimine elverişli ek rapor alınarak, davacı kurumun davalı taraftan isteyebileceği gerçek alacak miktarının duraksamasız belirlenmesi ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, Dairemizin bozma ilamının gereği yerine getirilmeden, yanılgılı değerlendirme ve yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE, 2-a) bendinde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2-b) bendinde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.