Esas No: 2022/2554
Karar No: 2022/3843
Karar Tarihi: 22.03.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/2554 Esas 2022/3843 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/2554 E. , 2022/3843 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
BİRLEŞEN DAVA : ... ANADOLU 8. İŞ MAH. 2013/654 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı ve dahili davalı vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili asıl davada; müvekkilinin, davalıya ait işyerinde 01.05.2007 - 31.12.2011 tarihleri arasında güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haklı bir neden olmaksızın feshedildiğini, son maaşının net 907,19 TL olduğunu, vardiyalı çalıştığını, çalışmasının haftanın 6 günü 08.00-20.00/20.00-08.00 saatleri arasında olduğunu, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yol parası talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen ek davada; davacının en son 715,00 TL net maaş ile çalıştırıldığını, 5 yıl boyunca Toplu İş Sözleşmesi olmasına rağmen artış yapılmadığını, ücret zammından yararlandırılmadığını ileri sürerek fark ücretleri, bayram parası, yakacak yardımı, ikramiye alacağı, sözleşme ikramiyesi, izin parası, yemek ücreti alacaklarını talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen ek davada ise; bilirkişi raporu ile tespit dilen kıdem tazminatı ve fazla mesai ücreti alacaklarını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 21.12.2009 tarihinde güvenlik elemanı olarak çalışmaya başladığını, güvenlik hizmetinin özel bir şirkete devredilmesi nedeni ile iş sözleşmesinin sonlandırıldığını, tüm haklarının eksiksiz olarak ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Bozma İlamı ve Mahkeme Kararının Özeti :
Mahkemenin ilk kararı davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 13.11.2018 tarih ve 2015/23106 E., 2018/20384 K. sayılı ilamı ile; "...Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece kararın gerekçesinde; davacının iddiası ile davalının savunması ve tanık beyanları özetlendikten sonra toplanan delillere yer verilmiş ve talep edilen yemek ücreti ile sözleşme ikramiyesi taleplerinin ispatlanamadığından bahisle reddine hükmedildiği ifade edildikten sonra, bilirkişi raporunun dosya içeriğine, bilimsel verilere, yasa ve usule uygun olduğu belirtilerek itibar edildiği ve davanın kısmen kabulüne karar verildiği açıklanmıştır.
Mahkemenin gerekçe olarak yazdıkları, Anayasa’ nın ve HMK. nun anladığı anlamda bir gerekçe değildir. İçeriği dahi açıklanmayan bilirkişi raporuna atıf kararın gerekçeli olduğunu göstermez. Gerekçesiz karar yazılması, adil yargılanma hakkının ihlali olup, hatalıdır
Ayrıca, eldeki dava dosyasında; asıl dava ile birleşen iki ayrı dava da bulunmakta olup, birleştirme kararı verilen (... Anadolu 8. İş Mahkemesinin 2013/654 Esas sayılı dosyası) ikinci dosyadaki taleplerin, 13.10.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile miktar olarak arttırıldığı, ancak ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edilmediği ve ıslaha karşı beyanları alınmaksızın karar verildiği saptanmıştır.
Yukarıda bahsi geçen ıslah dilekçesinin de davalı tarafa tebliğ edilerek, beyanı alındıktan sonra ve her bir dosya için ayrı ayrı iddia ve savunmalar bir değerlendirmeye tabi tutulup, T.C. Anayasası’ nın 141. Maddesinin amacına ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesine uygun olarak gerekçe oluşturmak sureti ile karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde gerekçesiz hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesiyle sair temyiz sebepleri incelenmeksizin bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyulmasına ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili ve dahili davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda, dava açıldıktan sonra diğer kişilerin davaya dahil edilmek suretiyle davalı sıfatını kazanması ve husumetin bu kişilere yöneltilmesi konusunda bir düzenleme yer almamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında, davaya zorunlu dava arkadaşlığı dışında dahili dava yolu ile davalı ithali (eklenmesi) mümkün değildir. Sadece husumette yanılma halinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124. maddesi uyarınca gerçek tarafa dava dilekçesi tebliğ edilir ve taraf teşkili sağlanır.
Somut uyuşmazlıkta, asıl dava dilekçesinde ve ek dava dilekçelerinde davalı olarak sadece ... Denizcilik Gemi İnş. San. ve Tic. A.Ş. gösterilmiş, yargılama sırasında davacı vekili tarafından SNR Gemi İnşa San. A.Ş. (Eski Unvan: Yıldırım Gemi İnş. San. A.Ş.) davaya dahil edilmiştir. Ancak davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığı gibi, husumette yanılmaya dayalı taraf teşkili de olmamakla yukarıda da belirtildiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda “dahili davalı” müessesesi mevcut değildir. Bu itibarla, Mahkemece, aleyhine usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmayan ve taraf sıfatı kazanmayan SNR Gemi İnş. San. A.Ş. (Eski Unvan: Yıldırım Gemi İnş. San. A.Ş.) taraf kabul edilerek hakkında hüküm kurulması hatalıdır.
2-Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Hüküm sonucu ile gerekçe arasında aykırılık olması, başka bir deyişle gerekçe hüküm çelişkisi 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırıdır.
Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 298/2. maddesinde de özellikle düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkeme karar gerekçesinde; davacının son üretinin 920,20 TL net olarak tespit edildiği açıklanmasına karşın hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının aylık ücretinin net 1.619,00 olarak belirlenerek hesaplamaların yapıldığı anlaşılmıştır. Bu şekilde gerekçeli karar ile hüküm arasında çelişki meydana getirilmesi 6100 sayılı Kanun'un 298/2. maddesine aykırıdır.
3- Davaların birleştirilmesi durumunda da, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesi gereğince Mahkemece asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, hüküm kısmında her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken bu olgu göz ardı edilerek tek bir dava varmış gibi hüküm kurulması da hatalıdır.
4-Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
6100 sayılı Kanun'un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece; tarafların bir kısım iddia ve savunmaları ile sundukları deliller üzerinde herhangi bir değerlendirmede bulunup gerekçe oluşturulmadığı saptanmıştır.
Örneğin, dosya içeriğine göre, davalı işyerinde faaliyet gösteren Türkiye Liman Dok Gemi İş Sendikası ile ... Denizcilik Gemi İnş. San. ve Tic. A.Ş. arasında 01.03.2008-31.12.2010 ve 01.11.2011-31.12.2014 dönemine ilişkin olarak Toplu İş Sözleşmelerinin yapıldığı, taraflar arasında yapılan 06.01.2009 tarihli protokol ile de Toplu İş Sözleşmesinin 01.01.2009 tarihli ücret zammı artışının bir yıl ertelendiğinin kararlaştırıldığı görülmüş, bozmadan sonra alınan bilirkişi raporunda bu protokol esas alınarak davacının ücret farkı alacağı hesaplanmış, mahkemece karar gerekçesinde hangi bilirkişi raporunun esas alındığı belirtilmemiş ise de hüküm altına alınan alacaklardan, 06.01.2009 tarihli protokolün dikkate alınmadığı 15.01.2015 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı anlaşılmış, ancak mahkemece protokole ilişkin bir değerlendirme yapılmamış ve dikkate alınmaması konusunda herhangi bir gerekçe oluşturulmamıştır.
Aynı şekilde davalı tarafından davacıya ödendiği iddia edilen 2.629,29 TL kıdem tazminatından mahsup edilmiş ise de davacının imzasını taşıyan ve davacının 20.12.2009 tarihinde 3.357,51 TL tahsil ettiğine dair belgeye neden itibar edilmediği konusunda da bir açıklama yapılmamıştır.
Mahkemece; yukarıda örnek mahiyetinde belirtilen iddia ve savunmalar da dahil olmak üzere tüm iddia ve savunmalara ilişkin olarak deliller tartışılıp bir değerlendirmeye tabi tutulmalı, lüzum görülürse gerekli araştırmalar yapılmalı ve hangi iddia ve savunmaya neden değer verildiği hangi iddia ve savunmaya neden değer verilmediği somut gerekçeleri ile ortaya konulmalıdır. Gerekçesiz karar yazılması, adil yargılanma hakkının ihlali niteliğindedir.
5-Kabule göre de;
6100 sayılı HMK'nın 187. maddesinde; ispatın konusunun, tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalardan oluştuğu ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilebileceği, herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıaların çekişmeli sayılmadığı hükme bağlanmıştır.
Yargılama usulü bakımından ikrar, açıklayan tarafından hasmının karara bağlanmasını istediği hakkın veya hukuki durumun meydana gelmesine esas olan ve hasmınca ileri sürülen maddi olayların tümünün veya bir bölümünün doğru olduğunun bildirilmiş olması demektir ( YHGK 09.11.1955 gün E:4-79 K:78; YHGK 25.06.1975 gün E.4/681 K.879 ).
Davada bir tarafça ileri sürülen bir vakıa iddiasının, mahkeme önünde karşı tarafça ikrar edilmesiyle artık o vakıa, taraflar arasında çekişmeli olmaktan çıkar ve bunun sonucu olarak ispatı gerekmez. (HMK 188/1.m) İspatın gerekmediği bir halde ise, delilden söz edilemez. İkrar, tek taraflı bir usûlî işlem olarak, delil ikame faaliyetini ve ispat ihtiyacını ortadan kaldıran bir taraf beyanıdır.
Önemle vurgulanmalıdır ki; bir davada yapılan mahkeme içi ikrar, başka bir davada da geçerli olup, kesin delil teşkil eder ( Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı baskı, ... 2001, C:2, s:2045 )
Somut uyuşmazlıkta, davacı işçi dava dilekçesinde fazla mesai ücreti isteğinde bulunmuş, tanık olarak dinlendiği ... Anadolu 2. İş Mahkemesinin 2012/1149 esas sayılı dosyasında aynen “ 2008-2009 tarihleri arasında üçlü vardiya sistemine göre günde 8 saat, 2009 yılından sonra ikili vardiya sistemine göre sabah 08.00 akşam 20.00 veya akşam 20.00 sabah 08.00 saatleri arasına dönüşümlü olarak 2 gece 2 gündüz 1 gün off olmak üzere haftanın 4 veya 5 günü çalışırdı." şeklinde beyanda bulunmuş olup davacının fazla mesai ücreti 05.11.2007 tarihinden itibaren hesaplandığından 2008 tarihine kadar davacı tanık beyanlarına göre 08.00-20.00/20.00-08.00 haftanın 6 günü çalışma ile haftalık 18 saat fazla çalışması olduğu, davacının beyanı ile uyumlu imzalı nöbet çizelgelerine göre de davacı 01.01.2008-01.04.2009 tarihleri arasında üçlü vardiya ile 08.00-16.00, 16.00-24.00, 24.00-08.00 arası çalıştığı anlaşıldığından bu dönemde fazla çalışması bulunmadığı, 01.04.2009 tarihinden sonra da davacının beyanına göre 2 gündüz 2 gece 1 gün off şeklinde çalışma ile haftalık 7,5 saat fazla çalışması olduğu anlaşılmış olup davacının bu çalışma düzenine göre ve imzalı bordrolarında fazla mesai tahakkukları da dikkate alınarak fazla mesai ücreti alacağının hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 22.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.