20. Ceza Dairesi 2017/1552 E. , 2018/317 K.
"İçtihat Metni"Yüksek Adalet Bakanlığı"nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki, İstanbul 67.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 12/11/2015 tarihli, 2014/1282 esas ve 2014/470 sayılı ek kararının kanun yararına bozulması talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 21/04/2016 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İncelenen dosyadan;
a) Beyoğlu 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 27/10/2010 tarihli ve 2010/624 esas, 2010/166 sayılı kararı ile “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan sanık ... hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1,62. maddesi gereğince 10 ay hapis cezası ile birlikte 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verildiği,
b)Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında,sanığın14.03.2012 tarihli görüşmesine katılmayarak yükümlülüğünü ihlal ettiği ve uyarıldığı, uyarıdan sonra Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin 21/11/2013 tarihli yazısı ile; tetkiklerinin sonucunda tedaviye uyumsuz olduğunun bildirildiği, Beyoğlu Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce dosyanın kapatılarak bilainfaz İstanbul C.Başsavcılığı’na gönderildiği, İstanbul C.Başsavcılığı’nın 03/01/2014 tarihli yazısı ile mahkemeye bildirimde bulunulduğu,
c) İstanbul 11.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19/03/2014 tarihli 2014/69 esas ve 2014/393 sayılı kararıyla; “10 ay hapis cezasının aynen infazına” karar verildiği, sanığın bu kararı temyizi üzerine Dairemizin 10/09/2015 tarihli 2015/3065- 3492 E-K sayılı ilamıyla infaza ilişkin kararın itiraza tabi olması nedeniyle incelenmeksizin iadesine karar verildiği, itirazı inceleyen İstanbul 7.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 05/11/2015 tarihli 2015/655 D.İş sayılı kararı ile; “kapatılan 11.SCM.nin 19.03.2014 tarihli 2014/69 esas ve 2014/393 sayılı kararının kaldırılmasına” karar verildiği,
d)İstanbul 67.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 12/11/2015 tarihli 2014/1282 esas ve 2014/470 sayılı ek kararıyla; denetim süresi sona eren sanık hakkındaki cezanın ortadan kaldırılarak kamu davasının 5237 sayılı TCK.nın 191/5.maddesi gereğince düşürülmesine karar verildiği, anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında;
6545 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesi ile kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma eyleminin suç olmaktan çıkarılmadığı, tam tersine 1. fıkraya göre, 1 yıldan 2 yıla kadar hapis olan müeyyidenin, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası olarak artırıldığı, ancak anılan maddenin 2 ve devamı maddelerinde soruşturma aşamasında olan dosyalar için kamu davasının açılmasının ertelenmesi müessesesinin getirildiği, aynı maddenin 5. fıkrasına göre de aynı suçun erteleme süresi içerisinde yeniden işlenmesi halinde ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağının hüküm altına alındığı, anılan maddenin 9. fıkrasında ise, “Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiş olunduğu nazara alındığında,
Somut olayda sanığın denetimli serbestlik yükümlülüğünü ihlal ettiğinden dolayı tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kaldırılarak hapis cezasına hükmolunduğu, deneme süresi içerisinde uyuşturucu madde kullanmasından dolayı açılmış ayrı bir dava olmadığı, aynı eylemden dolayı yapılan yargılamanın devamı niteliğinde olduğu, bu durumda eylemin suç olmaktan çıkarılmasından bahsedilemeyeceği, ayrıca 6545 sayılı kanun ile 5320 sayılı kanuna eklenen geçici 7. maddede kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle yürütülen kovuşturmalarda nasıl bir yol izleneceğinin belirtildiği, kesinleşmiş mahkumiyetlere ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarında kazanılmış hak olmayacağı kuralı da göz önüne alındığında, hakkındaki mahkumiyet hükmü kesinleşerek infaz aşamasında olan sanık hakkında düşme kararı verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasında, isabet görülmemiştir.” denilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca İstanbul 67.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 12/11/2015 tarihli, 2014/1282 esas ve 2014/470 sayılı ek kararının kanun yararına bozulması istenmiştir.
Yapılan incelemede;
İstanbul 7.Ağır Ceza Mahkemesi"nin 05/11/2015 tarihli 2015/655 Değişik iş sayılı kararında da belirtildiği üzere;
Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkıp kalkmadığı ve 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla TCK"nın 191. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan, “kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır” hükmü gereğince ısrar koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği hususları araştırılmadığı gibi;
6545 sayılı Kanun ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7. maddede kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle yürütülen kovuşturmalarda nasıl bir yol izleneceğinin belirtildiği, kesinleşmiş mahkumiyetlere ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarında kazanılmış hak olmayacağı gözetilmeden hakkında kesinleşmiş mahkumiyet hükmü bulunan sanık hakkındaki davanın düşmesine karar verilemeyeceği gözetilmeden, TCK’nın 191/5.maddesi uyarınca kamu davasının düşmesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden; İstanbul 67.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 12/11/2015 tarihli, 2014/1282 esas ve 2014/470 sayılı ek kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına
BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine,
17/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.