Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/10781 Esas 2019/8080 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10781
Karar No: 2019/8080
Karar Tarihi: 02.12.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/10781 Esas 2019/8080 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi tarafından incelenen davada, davacı vekili müvekkilinin paydaşı olduğu taşınmazın dava dışı eski paydaşı tarafından bir kısmının davalıya satıldığını ve davalı adına kayıtlı payın ipvalesi ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Ancak, mahkeme önalım bedelinin verilen kesin süreye rağmen depo edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Yargıtay kararı ise önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Davalı vekili, davacının murisinin dava konusu payın önceki satışı için önalım hakkını kullanmadığını, davacının payının elbirliği halinde bulunduğunu, taraf teşkilinin sağlanmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, diğer iştirak maliklerinin davaya muvafakatinin sağlaması veya miras ortaklığına temsilci tayin edilmesi için süre verilmesi gerektiği kararı verilmiştir. Karar bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Davaya muvafakat, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına dav
14. Hukuk Dairesi         2016/10781 E.  ,  2019/8080 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07/11/2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22/03/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin ... ili, ... ilçesi 2606 ada 9 parsel sayılı taşınmazda kain 3 numaralı bağımsız bölümün hissedarı olduğunu, dava konusu taşınmazın dava dışı eski paydaşı tarafından bir kısım payının davalıya satıldığını, davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacının murisinin dava konusu payın önceki satışı için önalım hakkını kullanmadığını, davacının payının elbirliği halinde bulunduğunu, taraf teşkilinin sağlanmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, önalım bedelinin verilen kesin süreye rağmen depo edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
    Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Davaya muvafakat, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca murisin terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı sona ereceğinden davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.
    Somut olaya gelince; dosya içerisindeki tapu kaydının incelenmesinden davacının dava konusu taşınmazda 20/100 payda iştirak halinde malik olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, davacıya diğer iştirak maliklerinin davaya muvafakatinin sağlaması veya miras ortaklığına temsilci tayin etmesi için süre verilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmelidir.
    Mahkemece, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.