Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8469
Karar No: 2018/4500
Karar Tarihi: 07.06.2018

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/8469 Esas 2018/4500 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/8469 E.  ,  2018/4500 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar vekili 13/11/2013 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ... Tapu Sicilinde .../09/1990 tarihinde parsel 2975"te kayıtlı 13.800 m2 miktarındaki zeytinlik vasfında olan taşınmazı .../...hisseli olarak tapu siciline itibar ederek o tarih itibariyle ....000.000 TL bedelle satın aldıklarını, yine aynı tarihte ... tapu sicilinde ... köyü, ... mevki parsel 2986"da kayıtlı 45.775 m2 miktarındaki zeytinlik vasfında olan taşınmazı da tapu siciline itibarla .../...hisseli olarak o tarih itibariyle 229.000.000 TL bedelle satın aldıklarını, ancak satın alınan bu taşınmazlardan 2975 parselde bulunan 13.800 m2 miktarındaki zeytinliğin kaydının 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uygulaması sırasında zeminde böyle bir yerin bulunmadığı gerekçesiyle tapuda iptal edilerek kapatıldığını, yine 2986 parselde kayıtlı olup 45.775 m2 olarak gözüken taşınmazın m2"sinin de miktar hatası bulunduğu gerekçesiyle 34.454,58 m2"ye düşürüldüğünü, böylece toplamda 59.575 m2 miktarında taşınmaz satın alan müvekkillerin taşınmazlarının toplam 34.454,58 m2"ye indiğini, böylece satın aldıkları iki taşınmazdan toplam ....120,42 m2 miktarında azalma meydana geldiğini, bu azalma nedeniyle müvekkillerinin zarara uğradığını, taşınmazların her ne kadar tapu kaydında zeytinlik olarak gözükmekte ise de esasen arsa vasfını kazandığını ve zararın da bu oranda büyüdüğünü, TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin doğru tutulması ve bundan kaynaklanan zararların ödenmesinden devletin sorumlu olduğunu, kendilerinin tapu kaydına itibarla taşınmazı iktisap ettiklerini, bu kayıtların doğru ve tartışmasız olmasının davalının görevleri arasında olduğunu, sicildeki yanlışlıkları müvekkillerinin bilme imkanının olmadığını ve tapu sicilindeki hatalı kayıt sonucu zarara uğrayan müvekkillerinin uğramış oldukları bu zararlarını sicili tutan ve zarara neden olan devletten isteme zorunluluğu doğduğunu beyan ederek müvekkillerinin tapu siciline itibarla satın aldıkları taşınmazın kayden yok olması ve diğerinin miktarlarındaki azalmadan kaynaklanan zararları nedeni ile fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik zararının doğumundan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacılar vekili mahkemeye verdiği 10.06.2015 havale tarihli dilekçe ile dava değerini ıslah ederek 3.601.986,00 TL"ye çıkarmıştır.
    Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 290.800,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak hisseleri oranında davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesine göre tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesinde “Değer ölçüsüne göre harca tâbi işlemlerde (...) sayılı tarifede yazılı değerler esastır…” hükmüne yer verilmiştir.
    Anılan yasal düzenleme karşısında tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar belirsiz alacak davası niteliğinde olmayıp nispi harca tâbi davalardandır.
    492 sayılı Harçlar Kanununun “Harcı Ödenmeyen İşlemler" başlığını taşıyan 32. maddesinde ise "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır." hükmüne yer verilmiştir.
    Dolayısıyla harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
    Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir.
    Nitekim vurgulanan bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: ...11/613 ile ....10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
    Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak, ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır .
    Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, dava dilekçesinde belirtilen miktar üzerinden nisbi peşin harç, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi nispi peşin harç ve ıslah harcının alınması gerekir.
    Ne var ki; davacı ıslahla artırılan miktar üzerinden de ıslah harcını ödememiş, maktu harç ödemekle yetinmiştir.
    Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek ıslahla artırılan dava değeri üzerinden ıslah harcı alınmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
    Bu durumda mahkemece; yürürlükteki Harçlar Tarifesi uyarınca ıslahla artılan dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harcı ödenen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı yatırılmayan ıslaha değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ve davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 07/06/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi