20. Hukuk Dairesi 2016/11394 E. , 2018/4498 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ile davalı vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 30/11/2015 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilline ait ... bulunan 510 parsel sayılı taşınmazın ... tarafından açılan dava sonucu kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesi ile tapusunun iptaline karar verildiğini, davacıların tapu siciline güven ilkesinden yararlanmakta iken mülkiyet hakkından mahrum kaldığını, bunun karşılığından bir bedel de ödenmediğini belirterek mahkemece tespit edilecek gerçek değerin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, dava dilekçesinde dava değerini 3000,00.-TL olarak göstermiştir.
Davacılar vekili 04/05/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettiği tazminat miktarını 44.816,00.-TL"ye artırmış dava tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah harcını da yatırmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davacıların davasının kısmen kabulü ile 33.612,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacılar ile davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir
Dava, TMK"nun 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece kurulan hüküm usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; dosya kapsamından tazminat istemine dayanak yapılan ve ... bulunan 510 parsel sayılı taşınmazın yörede 1977 yılında yapılan kadastro sonucu 12600 m² yüzölçümü ve tarla vasfı ile dava dışı kişiler adına tapuya tescil edildiği, 14.04.1992 tarihinde yapılan satış ile .../...payının davacıya geçtiği, ... tarafından açılan dava sonucu ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/258 E. - 461 K. sayılı kararı ile taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeni ile tapu kaydının iptali ile kıyı olarak kamuya terkinine karar verilmiş, hüküm .../07/2006 tarihinde kesinleşmiş, 30/11/2015 tarihinde eldeki dava açılmıştır.
Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, ayni hakkın saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (Objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
Anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğunun kapsamı, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hataları da kapsamaktadır. Bir başka deyişle, kadastro işlemleri, tapu kütüğünün oluşumuna dayanak
oluşturduğundan, bu işlemler nedeniyle tapu kütüğünde oluşacak yanlışlıklar nedeniyle doğacak zararlar da TMK"nın 1007. maddesi kapsamındadır. Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluk niteliğinde olup, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (aynî) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukukî duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; ....09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı).
Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle taşınmazın değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; kıyılar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır. Tapusu iptal edilen taşınmazın arazi niteliğinde kabul edilerek hüküm kurulmasına, tarafların bir itirazı bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihi resmî rakamları esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru değildir.
Ayrıca bilirkişi heyeti, bir ziraat bilirkişi ve bir gayrimenkul değerlendirme uzmanı avukat bilirkişiden oluşmakta olup, bilirkişi heyetinin oluşumu Bilirkişilik Kanununda açıklanan yönteme aykırıdır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava tarihi değerlendirme tarihi olarak alınmış ve taşınmazın üzerinde bulunan meyve ağaçlarının değeri arazi değerine eklenmiş ise de;zararın doğduğu tarih, taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin hükmün kesinleştiği tarih olup, bu tarihten sonra taşınmaz üzerine dikilen ağaçların değerinin taşınmaz değerine eklenmesi doğru olmadığı gibi taşınmazın sulu yada kuru arazi olup olmadığı hususunda yeterli bir açıklama yapılmadan % 5 kapitilizasyon faiz oranı uygulanarak değer belirlenmesi ve resen % ... oranında hakkaniyet indirimi adı altında bir indirim yapılmış olması doğru değildir.
O halde, mahkemece çekişmeli taşınmazın arazi niteliğinde olduğundan sulu-kuru olup olmadıkları, yerleşim alanlarına uzaklıkları, iklim şartları, arazilerin toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgelerindeki konumları gözetilerek 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6754 sayılı Bilirkişilik Kanununun 39. maddesiyle değişik 15. maddesinde belirtilen yönteme göre oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak net gelir
yöntemiyle değerlendirme tarihlerindeki (tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihdeki) gerçek değerlerinin hesaplattırılması, tapu iptal kararının kesinleşme tarihi itibari ile taşınmazın üzerinde bulunan ağaç değerlerinin taşınmaz değerine eklenmesi, bu şekilde tapusu iptal edilen tapu sahibinin gerçek zararının saptanması, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi kurul raporuna dayalı verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar ve davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 07/06/2018 günü oy birliği ile karar verildi.