10. Hukuk Dairesi 2019/1443 E. , 2020/3853 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2015/366-2016/155
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Somut olay incelendiğinde, davacının ... Malları Koruma Başkanlığının yönetim kurulu üyesi olduğu gerekçesi ile 2003/1. ay, 2005/9. ay ve 2005/10. ay döneminde çalışan bekçilerin prim borcu, işsizlik sigortası borcu ve idari para cezasına ilişkin ödeme emirlerinin davacıya tebliği ile yasal süre içinde ödeme emrinin iptali davasının açıldığı; Mahkemece 2007/13678 takip sayılı ödeme emrinin 2003 yılı 1. Ayına ilişkin idari para cezası yönünden davanın kabulü ile ödeme emrinin idari para cezası yönünden iptaline; 2007/13530 ve 2007/13529 takip sayılı ödeme emirleri yönünden ödeme emrinin iptali talebi ile açılan davası reddine ve 6183 sayılı Kanunun 58. maddesine göre iptal talebi reddedilen alacakların %10 cezalı olarak tahsiline karar verilmiştir.
Tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu, 6183 sayılı Kanunun 35, mükerrer 35, mülga 506 sayılı Kanunun 80. ve 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde düzenlenmiştir.
506 sayılı Kanunun 80/12 maddesi, “Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü öngörmüş, 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 88/20 maddesi de bazı farklar dışında anılan maddeye paralel düzenleme getirmiş olup, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü öngörmüştür.
Eldeki davada, davaya konu 2005/10. ay prim borcu ve işsizlik sigortası prim borçlarına ilişkin 2007/13529 ve 2007/13530 takip sayılı ödeme emirleri yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, Mahkemece, yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde, davacının ... Malları Koruma Başkanlığında temsil ve ilzama yetkili olup olmadığı araştırılmalı ve varılacak sonucu göre bir karar verilmelidir.
3- Öte yandan Mahkemece, dava konusu ödeme emirlerine konu 2005/9. aya ilişkin idari para cezası yönünden verilen karar eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olup hatalıdır. Davaya konu ödeme emirleri içeriklerinden 2007/13687 takip sayılı ödeme emrinin idari para cezasına ilişkin olduğu görülmekle, bu ödeme emri bakımından davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 102. maddesi (506 sayılı Kanunun 140. maddesi) olup,
5510 sayılı Kanunun 102. (506 sayılı Kanunun 140. maddesi) maddesinde davalı Kurum tarafından verilen idari para cezaları ile ilgili usul ve esaslar özel bir şekilde düzenlenmiştir. Anılan düzenleme uyarınca; idari para cezasını gerektiren şartlar oluştuğunda Kurum tarafından verilecek idari para cezası ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmaması halinde, idari para cezası kesinleşir ve Kurum alacağına dönüşür. Ne var ki; Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmayacaktır.
Eldeki davada ise, Mahkemece, davaya konu 2007/13687 takip sayılı ödeme emrinin 2005/9. aya ilişkin idari para cezası bakımından, ödeme emrinin idari para cezasını konu edindiği dikkate alınarak, davanın süresinde açıldığının anlaşılması halinde, 5510 sayılı Yasanın 102. maddesindeki prosedür de gözetilerek, uyuşmazlık çözüme kavuşturulmalıdır.
Yapılacak irdelemede; 5510 sayılı Kanunun 102. maddesi gereğince, işverenin kanunla düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezası ile sorumlu olacağı düzenlenmiş ise de, idari para cezasının, neticede bir cezai yaptırım olup, cezaların şahsiliği ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, asıl borçlu tüzel kişilik hakkında düzenlenmesi nedeniyle, temsil ve ilzama yetkili kişi sıfatı ile hareket edenlerin şahsen sorumlu tutulamayacağı dikkate alınmalı, buna göre, Mahkemece, öncelikle, Kurum tarafından bizzat davacıya yönelik olarak ve onun adına düzenlenen idari para cezası kararı bulunup bulunmadığı araştırılarak, varlığı halinde, 5510 sayılı Yasanın 102. maddesi uyarınca başlatılmış prosedürün bulunup bulunmadığı irdelenmeli, prosedür işletilmiş (süresinde dava açılmış veya kuruma itiraz edilmiş) ise, idari para cezasının kesinleşmesi olgusu bekletici sorun yapılarak idari para cezalarının kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, yapılacak araştırma sonucu, davacıya yönelik düzenlenen idari para cezası kararının bulunmadığının belirlenmesi halinde ise, cezaların şahsiliği ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, asıl borçlu tüzel kişilik hakkında düzenlenen idari para cezasından davacının şahsen sorumlu olmayacağı gözetilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı"ya iadesine, 24/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.