13. Ceza Dairesi Esas No: 2019/1143 Karar No: 2019/11838 Karar Tarihi: 03.07.2019
Hırsızlık - Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2019/1143 Esas 2019/11838 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, hırsızlık suçundan sanığın mahkumiyetine karar vermiştir. Ancak, gerekçeli kararın usulsüz bir şekilde tebliğ edildiği iddiasıyla yapılan temyiz başvurusu reddedilmiş ve bu karar sonrası verilen red kararlarının hukuki değerden yoksun olduğu kabul edilerek yapılan incelemede, gerekçeli kararın doğrudan tebliğ yapılmadan önce sanığın savunmasının alındığı duruşmada beyan ettiği adrese çıkartılması gerektiği ve sanığın temyiz dilekçesinin süresinde yapılmış olduğu değerlendirilmiştir. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nin bazı bölümlerini iptal ettiği TCK'nın 53. maddesinde öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkeme, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulduğu gerekçesiyle sanığın temyiz itirazını yerinde bulmuş ve hükmün bozulmasına karar vermiştir. Kararda, TCK'nın 244/2-3-4 maddelerinden cezalandırılması istemiyle kamu davası açılan sanığa kovuşturma aşamasında ek savunma hakkı verilmeden uygulama yapılarak savunma hakkının kısıtlanmasının bozmayı gerektirdiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise Tebligat Kanunu'nun 10. ve 35. maddeleri, TCK'nın 142/2-e ve
13. Ceza Dairesi 2019/1143 E. , 2019/11838 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Yoklukta verilen hükme ilişkin gerekçeli kararının tebliğinin usulsüz olduğu savunularak temyiz talebi ile birlikte talep edilen eski hale getirme hususunda karar verme yetkisinin CMK nun 42/1. maddesine göre hükmü temyizen incelemekle görevli Yargıtay"a ait olduğu gözetilmeksizin, mahkemenin temyiz isteminin reddine dair 23/12/2014 günlü ek kararı ile bu karar sonrası verilen süreden red kararlarının hukuki değerden yoksun olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesine göre gerekçeli kararın öncelikle sanığın savunmasının alındığı 13/07/2012 tarihli duruşmada mahkemeye beyan ettiği adres olan ... adresine çıkartılması gerekirken doğrudan aynı Kanunun 35. maddesine göre tebliğ yapılması ve aynı zamanda mernis adresinde anılan Kanunun 35. maddesine göre de tebligat yapılamayacağının anlaşılması karşısında, sanığın 18/12/2014 tarihli dilekçesinin öğrenme üzerine süresinde yapılmış temyiz dilekçesi mahiyetinde olduğu değerlendirilmiştir. 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi"nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Sanığın 13.07.2012 tarihli Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesince talimatla alınan beyanında bahsetmiş olduğu ... ve ... isimli şahıslar tespit edilerek tanık olarak dinlenip sanığın savunmasında bahsetmiş olduğu hususlar açıklattırılıp sonucuna göre sanık hakkında hüküm tesis edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, Kabule göre de; TCK" nın 244/2-3-4 maddelerinden cezalandırılması istemiyle kamu davası açılan sanığa kovuşturma aşamasında CMK nun 226/2 maddesi uyarınca TCK nın 142/2-e maddesinin uygulanma ihtimaline binaen ek savunma hakkı verilmeden, uygulama yapılarak savunma hakkının kısıtlanması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 03.07.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.