Esas No: 2022/1283
Karar No: 2022/4240
Karar Tarihi: 30.03.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/1283 Esas 2022/4240 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/1283 E. , 2022/4240 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
MAHKEMESİ : ... 1. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 09.09.2011-28.12.2016 tarihleri arasında işçi olarak çalıştığını ve iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından ... Katılım Bankasına beş aylık süreyle para yatırdığı gerekçesi ile tek taraflı olarak feshedildiğini, oysa davacının üç altın karşılığında olan bu parayı annesinin faizsiz bir bankaya yatırması gerektiği konusundaki ısrarı üzerine ... Katılım Bankasına yatırdığını ve müvekkilinin FETÖ üyesi olmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının para yatırdığı tarihin örgüt bankası olan ... Katılım Bankasının kapatılmaktan kurtulması için örgüt üyelerini bankaya para yatırması çağrısı yaptığı tarihten sonra olması, yine bu tarihte ... Katılım Bankası ile ilgili iddiaların artık herkesçe bilindiği ve bunca şaibeye rağmen, bir çok katılım bankası ı varken ... Katılım Bankası tercihinde bulunulmasının ilgilinin FETÖ/PDY örgütüne finansal destek sağlamak amacı ile bu eylemi gerçekleştirdiği sonucunu doğurduğunu, buna göre davacının 04.03.2014 tarihinde hesap açtığının ve 2014 yılı Ağustos ayı başına kadar da bu hesabın devam ettiğinin açık olduğunu, dava dilekçesinde belirtilenin aksine hesabın 17/25 Aralık sürecinden sonra açıldığını ve iş sözleşmesinin feshinin yerinde olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; işverenin yetkili birimi tarafından kamu kurumunda çalışan davacının şüphe feshi altında işine son verildiği ve feshin geçerli sebebe dayandığı gerekçesiyle davacının işe iade talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dilekçesinde belirtilen hususlar ve 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen kalkışmanın ağırlığı da dikkate alındığında davalı vakfın mütevelli heyetinin 28.12.2016 tarihli 51 sayılı kararı doğrultusunda davalının, şüpheye dayalı olarak en azından geçerli neden oluşturacak bir gerekçeyle davacının iş sözleşmesini feshettiği ve Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvuru talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Yargıtay Kararı
Dairemizin 28.06.2018 tarihli ve 2018/2845 Esas, 2018/14056 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesi karar tarihinin 23.05.2017 olduğu, buna göre karar tarihinde yürürlükte olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca temyiz süresinin gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren sekiz gün olduğu, gerekçeli kararın davacı vekiline 18.01.2018 tarihinde tebliğ edildiği, ancak sekiz günlük temyiz süresi geçtikten sonra 29.01.2018 tarihinde karara karşı davacı vekilince temyiz yoluna başvurulduğu, buna göre temyizin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davacının temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmiştir.
C. Bireysel Başvuru:
Kesinleşen karara karşı davacı taraf Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
D. Anayasa Mahkemesi Kararının Özeti:
1. Anayasa Mahkemesinin 2018/28212 başvuru numaralı ve 13.01.2022 tarihli kararı ile; mahkeme kararlarının hüküm kısmında kanun yolu ve süresinin belirtilmesi zorunluluğunun, tarafların karara karşı öngörülen kanun yolunu etkili ve işlevsel bir şekilde kullanmaları açısından önem arz ettiği, Bölge Adliye Mahkemesi kararının başvurucuya tebliğ edildiği, karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan yasal düzenleme gereği temyiz yoluna başvurma süresi kararın tebliğinden itibaren sekiz gün olmasına rağmen, Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli kararında temyiz yoluna başvuru süresini kararın tebliğinden itibaren iki hafta olarak gösterildiği, başvurucunun, istinaf kararlarında kendisine tanınan ve kararın tebliğinden itibaren başladığı belirtilen iki haftalık süreye güvenerek hareket ettiği, kanun yoluna başvuru süresinin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hatalı gösterilmesinin sonuçlarına katlanmak zorunda bırakılan başvurucunun üzerinde, Daire yorumunun ağır bir yüke sebep olduğu, başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğu, dolayısıyla müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşıldığı belirtilmiştir.
2. Anayasa Mahkemesince, Anayasa’nın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiğine karar verilerek ihlalin Mahkeme kararından kaynaklandığı belirlenmiş ve bu yöndeki iddianın kabul edilebilir olduğuna, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
E. Gerekçe
1. Uyuşmazlık
Taraflar arasında, fesih tarihi itibariyle işverence otuz veya daha fazla işçi çalıştırılıp çalıştırılmadığı ve davacının iş güvencesi kapsamında kalıp kalmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.
2. İlgili Hukuk
1. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 inci maddesinin birinci fıkrasına göre iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak için otuz veya daha fazla işçi çalıştıran iş yerinde çalışmak gerekir. Aynı maddenin dördüncü fıkrasına göre işverenin aynı iş kolunda birden fazla iş yerinin bulunması halinde, iş yerinde çalışan sayısı bu iş yerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir. İşçi sayısına ilişkin bu hüküm nispi emredici olduğundan, daha az işçi sayısını öngören sözleşme hükümleri geçerli kabul edilmektedir.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 09.06.2017 tarihli ve 2016/3 Esas, 2017/4 Karar sayılı içtihadında, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile kurulan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında iş güvencesi bakımından otuz işçi sayısının her vakıf iş yeri için aranması gerektiği belirtilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Anayasa Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı doğrultusunda Dairemizin 28.06.2018 tarihli ve 2018/2845 Esas, 2018/14056 Karar sayılı ret kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
2. İşin esasına gelince; davalının 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ile kurulan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı olduğu ve Sosyal Güvenlik Kurumundan gelen yazı cevabına göre fesih tarihi itibariyle davalı Vakıf’ta 14 kişinin çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın, dava şartı yokluğu sebebi ile reddine karar verilmelidir. Ancak İlk Derece Mahkemesince işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmiştir. İşin esasına girilmesi hatalı ise de verilen ret hükmü sonucu itibariyle doğrudur.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Dairemizin 28.06.2018 tarihli ve 2018/2845 Esas, 2018/14056 Karar sayılı ret kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile yukarıda açıklanan gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibariyle doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
30.03.2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.