15. Hukuk Dairesi 2016/1497 E. , 2016/1969 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, iş bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin davanın husumet nedeniyle reddine dair kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davalıya ait inşaatın işlerini yaptığını, iş bedelinin ödenmediğini ve ...Müdürlüğü"nün 2015/ Esas sayılı ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş; davalı, davacı ile arasında akdi ilişki bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş; mahkemece davacının iddia ettiği akdî ilişkiyi yazılı delil ile ispat edemediği, gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, varlığı iddia olunan eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK"nın 67. maddesine göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
Davacı tarafça 09/12/2015 tarihli duruşma gününde yemin deliline dayanıldığı bildirilmiş ancak mahkemece; dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmadığı için artık sonrasında yemin deliline dayanılamayacağı gerekçesiyle yemin delilinin toplanması talebi reddedilmiş ve yargılama sonucunda da akdî ilişkinin kanıtlanmadığı kabul edilerek karar verilmiştir. Gerçekten de 6100 sayılı HMK"nın 119/1-f bendinde “somutlaştırma yükümlülüğü” kapsamında “iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği” dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsur olarak düzenlenmiş olup, davacı delillerini dava dilekçesinde bildirmek zorundadır. Ancak, HMK"nın 227/I. maddesi hükmü gereğince uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir. Bu hükme göre yemin son çare olduğundan, başka delille davasını ispat edemeyen taraf, yemin deliline dayanmayıp başka delili olduğunu ileri sürmüş olsa dahi yemin teklif edebilir. Bu açıklamalar ışığında davacı tarafın yemin teklifinin değerlendirilmesi gerekirken talebin reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 29.03.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY YAZISI-
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yürütülen icra takibine vâki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın reddine dair kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili 14.05.2015 tarihinde harçlandırdığı dava dilekçesinde; davalının yüklenicisi olduğu ....... adresindeki inşaatın iç dış dahil kaba sıva, montalama, alçı sıva, mermer denizlik, sıhhi tesisat, elektrik tesisatı işlerini yaptığını, bu işlere ilişkin düzenlemiş olduğu 08.03.2013 tarih ve 48.380,00 TL bedelli faturanın ödenmediğini, bu alacağının tahsili için yapmış olduğu icra takibine de davalı tarafça itiraz edildiğini belirterek itirazın iptâli ile takibin devamına karar verilmesini istemiş, davalı ise savunmasında; davacı ile akdî ilişkilerinin olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, akdi ilişkinin varlığının yazılı delille ispatlanamadığı, davacı 09.12.2015 günlü duruşmada yemin deliline müracaat etmek istediğini bildirmişse de, davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayanmadığı gerekçesiyle husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 6. ve HMK"nın 190.maddeleri gereğince iddia eden, iddiasını ispat yükümlülüğü altındadır. Somut olayda da davalı, davacı ile aralarında akdî ilişkinin kurulmadığını iddia etmektedir. O halde, davacı öncelikle akdî ilişkinin varlığını ispat etmelidir. Akdî ilişkinin varlığı ise;
a-Senetle ispat zorunluluğunun bulunduğu hallerde yazılı sözleşmeyle,
b-Yemin ile,
c-Yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge sunulmuşsa tanık anlatımlarıyla,
d-Karşı tarafın muvafakatı halinde yine tanık anlatımlarıyla ispatlanabilir.
Dosya kapsamından, davacının yazılı bir sözleşme yada yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge sunamadığı anlaşılmıştır. Davacının tanık dinletme talebine ise HMK"nın 200/2. maddesi uyarınca davalı tarafından muvafakat edilmemiştir. Şu halde, davacının akdî ilişkinin varlığını yemin delilinden başka bir delille ispat imkânı kalmamıştır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 119/1-f maddesinde; iddia edilen her bir vakıanın dava dilekçesinde açıkça belirtilmesi gerektiği, 140/5. maddesinde ise ön inceleme duruşmasında tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtecekleri belgelerin getirtilmesi amacıyla gereken açıklamaları yapmaları konusunda iki haftalık kesin süre verileceği düzenlemesine yer verilmiştir. Yasanın bu hükmüne uygulamada "delillerin somutlaştırılması" yükümlülüğü denmektedir. Dilekçelerin sunulmasından sonra taraflar dilekçelerinde belirtmedikleri yeni bir delili ileri süremezler. Yine aynı Kanun"un 227/1. maddesinde ise; uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan eden tarafın dahi yemin teklif edebileceği hükmüne yer verilmiştir. Şu halde, öncelikle davacı tarafından hangi vakıanın hangi delille ispat edileceği dava dilekçesinde belirtilmeli, ispatı gereken hususlar şayet kesin delille ispatı gerekmiyorsa (örneğin; yapılan işin kapsamı, teslim, ayıp ihbarı v.s) öncelikle bu delillere, bu delillerle ispat edilemiyorsa son çare olarak yemin deliline başvurularak ispat edilmelidir. Ancak, ispatı gereken bir husus kesin delille ispatı gerekiyorsa; az yukarıda sayılan yöntemlerle ispatı gerekmektedir. Ne var ki; gerek kesin delille ispatı gereken hususlar olsun, gerekse kesin delille ispatı gerekmeyen hususlar olsun, davacının yemin deliline başvurabilmesi için mutlak surette dava dilekçesinde yemin deliline dayanması gerekmektedir. Oysa, davacı dava dilekçesinde delilleri arasında yemini saymamış, 06.11.2015 tarihli ön inceleme duruşmasından sonra sunduğu 09.11.2015 tarihli delil listesini içeren dilekçesiyle yemini deliller arasında saymıştır. 09.12.2015 günlü duruşmada ise, davacı yemin deliline dayandıklarını ileri sürmüş, mahkemece de bu talep, HMK"nın 119/f maddesi uyarınca red edilmiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere, davacı dava dilekçesinde yemin deliline dayanmadığından, ön inceleme duruşmasında verilen iki haftalık sürenin ise yeni delil ileri sürmek için değil,başka yerde bulunan ve dosyaya getirtilmesi gereken belgelerin açıklanması, dava dilekçesinde dayanılıp da henüz dosyaya sunulmayan belgelerin sunulmasına yönelik olduğundan davacının ön inceleme duruşmasında verilen iki haftalık süre içerisinde vermiş olduğu 09.11.2013 günlü delil listesindeki yemin deliline itibar edilmemesinde ve buna ilişkin talebinin HMK"nın 119/1-f maddesi uyarınca red edilmesi yerinde olmuştur. Bu durum karşısında, mahkemenin akdi ilişkinin varlığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığından, sayın çoğunluğun 6100 sayılı HMK"nın 227/1. maddesi hükmü uyarınca davacının akdi ilişkinin varlığını yemin deliliyle ispatlayabileceği yönündeki bozma gerekçesine katılmıyorum.