22. Hukuk Dairesi 2012/10866 E. , 2013/2716 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVACI-KARŞI
AVUKAT ...
DAVALI-KARŞI
DAVA : Davacı-karşı davalı, sendikal tazminat, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine, davalı-karşı davacı ise avansın tahsiline karar verilmesine istemiştir.
Mahkeme, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davalı-karşı davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin davalıya ait olelde çalıştığını, iş sözleşmesinin işveren hakkında asılsız isnatlarda bulunduğu gerekçesiyle işverence sona erdirildiğini, ancak gerçek fesih sebebinin davacının sendikaya üye olması olduğunu iddia ederek sendikal tazminat, fazla çalışma, hafta tatili çalışması ile ulusal bayram tatili çalışması ücretleri alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı-karşı davacı vekili; davacının kredi borcu olduğu için isteği üzerine kendisine ileride maaşlarından kesilmek üzere 80.000 TL avans verildiğini, bu tutarı davacının iade etmediğini iddia ederek sözkonusu alacağın faiziyle birlikte davacıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı-karşı davacı vekili, davalının ... Oteli satın aldığını ve davacıyı da koordinatör olarak işe aldığını, davacının işyerinde çalışan işçilere sendikaya üye olmaları için baskı yaptığını, davacının iş sözleşmesinin işverenin karakteri hakkında yakışıksız ve asılsız isnatlarda bulunması ve aldığı avansı iade etmemesi sebebiyle sona erdirildiğini, işyerinde sendikalı işçilerle sendikalı olmayan işçilerin birlikte çalıştıklarını, ayrıca davacının işveren vekili olarak sendikal tazminat talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davacı-karşı davalı vekili, davacının koordinatör olarak çalışmadan önce otelin alınmasına aracılık ettiğini, avans olarak ifade edilen söz konusu bedelin işte bu araclık hizmetinin karşılığı olduğunu ve halen alacağı bulunduğunu savunarak karşı davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesinin sendikal sebeplerle feshedildiği, davalının ise iddia ettiği alacağı ispat edemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Yargılama sırasında yürürlüğe giren ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 55. maddesinde,“ taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir“ denilmiştir.
Somut olayda 13.05.2011 tarihli sekiz numaralı duruşmada davacı vekilinin müvekkilinin vefat ettiğini ve mirasçılar adına davayı takip edeceğini ifade ettiği görülmektedir. Dosya kapsamında davacının vefat ettiğine dair belge bulunmadığı gibi davacının mirasçılarının davacı vekiline vekalet verdiklerine dair bilgi ya da belge de bulunmamaktadır. Mevcut bilgilere göre davada taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı konusunda tereddüt hasıl olmuştur. Mahkemece davacının güncel nüfus kaydının celp edilerek vefat edip etmediğinin araştırılması ve davacının vefat ettiğinin tespit edilmesi halinde buna göre taraf teşkilinin sağlanması noktasında gerekli işlemlerin yapılması gerekirken bunun yapılmayarak davanın esası hakkında karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının Sendikalar Kanunu anlamında işveren vekili ve dolayısıyla işveren sayılıp sayılmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu’nun 2. maddesine göre işveren vekili, işveren sayılan gerçek ve tüzel kişiler ve tüzel kişiliği olmayan kamu kuruluşları adına işletmenin bütününü sevk ve idareye yetkili olanlardır. Karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 2. maddesinde; işveren adına işletmenin bütününü yönetenlerinin işveren vekili oldukları ifade edilip işveren vekillerinin bu kanun anlamında işveren sayıldıkları belirtilerek benzer düzenlemeye yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere Sendikalar Kanunu uygulaması bakımından işveren vekillerinin hukuki durumları işveren ile eşit kabul edilmiştir. Bu durum ise Sendikalar Kanunu açısından işveren vekili niteliği taşıyan yöneticilerin aynı yasanın 31. maddesinde düzenlenen sendikal tazminatı talep edememesi sonucunu da beraberinde getirmektedir. Şu halde öncelikle davacının Sendikalar Kanunu bakımından işveren vekili niteliğinde bulunup bulunmadığının belirlenmesi gereklidir.
Somut olayda işverenin aynı işletme kapsamında başka otelleri, işyerleri olup olmadığı, davacının da bunlarda yetkili olup olmadığı ortaya konmadığı gibi davacının görev tanımı, yetkileri ve sorumluluklarını gösterir belgeler de dosya kapsamında bulunmamaktadır. Mahkemece bu eksiklikler giderildikten sonra diğer tüm delillerle birlikte değerlendirme yapılarak davacının Sendikalar Kanunu bakımından işveren vekili olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Davacının Sendikalar Kanunu bakımından işveren vekili olduğu sonucuna ulaşılırsa sendikal tazminat talebinin reddine karar verilmeli, aksi halde davacının iş sözleşmesinin sendikal sebeple feshedildiği anlaşıldığından sendikal tazminat talebi hüküm altına alınmalıdır.
Yukarıdaki esaslara aykırı olarak eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 12.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.