22. Hukuk Dairesi 2012/13529 E. , 2013/2689 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, tazminat alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin 25.11.1996 tarihinden 31.03.2004 tarihine kadar davalı şirketin vekilliğini yaptığını, birçok dava ve icra takibinde görev aldığını, ayrıca danışmanlık hizmeti verdiğini, davalı şirketin 31.03.2004 tarihi itibariyle aralarındaki sözleşmeyi haksız şekilde feshettiğini, müvekkilinin vekalet ve karşı vekalet ücreti alacaklarının ödenmediğini beyanla, vekalet ve karşı vekalet ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, öncelikle dava konusu edilen alacakların zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, taraflar arasında aylık sabit ücret karşılığında vekalet sözleşmesi kurulduğunu, davacının takip ettiği dava ve icra takipleri bakımından ayrıca vekalet ücreti talep edemeyeceğini, karşı vekalet ücreti bakımından ise talebe konu dosyalardan müvekkili lehine kesinleşerek karşı taraftan tahsil edilen karşı vekalet ücreti alacağının bulunmadığını, kaldı ki karşı taraftan tahsil edilen karşı vekalet ücretlerinin şirket hukuk müşavirliği yönetmeliği hükümlerince dağıtılması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve davacı vekilinin 18.04.2008 havale tarihli dilekçesinde yapılan hesaplamaya dayanılarak, davacının takip ettiği dava ve icra takiplerinden kaynaklı karşı vekalet ücreti alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun 164. maddesinin son fıkrası uyarınca, işçinin, davalı işveren adına takip ettiği dava ve icra takiplerinden kaynaklı karşı vekalet ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
1-Somut olayda, davacının 25.11.1996 ila 31.03.2004 tarihleri arasında davalı şirket nezdinde avukat olarak görev yaptığı, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı şirketçe 26.02.2004 tarihli bildirimle, 31.03.2004 tarihinden itibaren feshedildiği anlaşılmaktadır. Kadıköy İş Mahkemesi"nin 28.01.2005 tarih ve 2004/467 esas-2005/19 karar sayılı kararıyla, taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesine dayandığı kabul edilerek, davacının kıdem
tazminatına hak kazandığına hükmedilmiş, anılan karar Yargıtay 9. Hukuk Dairesi"nin 14.12.2005 tarih ve 2005/12621 esas-2005/39510 karar sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir. Hal böyleyken, taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesine dayandığı tartışma dışıdır. Dosyaya sunulan sözleşmelerden, davacıya aylık sabit ücret yanında, takip ettiği dava ve icra takiplerinde, şirket yararına hükmolunan karşı vekalet ücretinden tevzi edilecek pay oranında ödeme yapılması kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığa konu karşı vekalet ücreti alacağı bakımından, talebe konu dava ve icra takibi dosyaları incelenerek hazırlanan bilirkişi rapor ve ek raporunda, şirket hukuk müşavirliği yönetmeliği hükümleri uyarınca, tahsil edilen karşı vekalet ücretinin % 40 oranına tekabül eden kısmının davacıya ait olduğu, % 25 oranındaki kısmının ise davacı da dahil olmak üzere avukatlar arasında dağıtılması gerektiği, şirket bünyesinde çalışan avukat sayısı bilinmediğinden % 25"lik orandan davacının hissesine düşen miktarın tespit edilemediği gerekçesiyle, tahsilatı yapılan dosyalarda, karşı vekalet ücretinin % 40 oranındaki kısmının davacıya ait olduğu mütalaa edilerek hesaplama yapılmıştır. Davacı vekilince sunulan 18.04.2008 havale tarihli itiraz dilekçesinde, ek bilirkişi raporuna karşı itirazlar bildirilmiş, bilirkişi rapor ve ek raporu tespitleri üzerinden iddiası doğrultusunda alternatif hesap yapılmıştır. Mahkemece, davacı vekilinin yapmış olduğu hesaplamaya itibar edilerek hüküm kurulmuş ise de, bilirkişi rapor ve ek raporu ile davacı vekilinin yaptığı hesaplama arasında önemli farklar bulunduğu halde, davacı vekilinin yaptığı hesaplamanın üstün tutulmasına ilişkin belirtilen gerekçe dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Öncelikle bilirkişi rapor ve ek raporunda incelenen dosyalarla sınırlı olmak üzere, davacı tarafça takip edilip sonuçlandırılan dosyalardan davalı şirket lehine hükmolunan ve şirketçe tahsil edilen karşı vekalet ücretleri tespit edilmelidir. Karşı vekalet ücretinin % 25"lik oranı kadar havuzda toplanan kısmından, davacının payına düşen kısma ilişkin ücret alacağının hesaplanması için, davalı şirkette ilgili dönemde çalışan avukat sayısı belirlenmelidir. Netice itibariyle, davacı tarafça takip edilip sonuçlandırılan ve davalı şirketçe tahsil edilen karşı vekalet ücretlerinin % 40 oranındaki kısmı ve bunun haricinde, avukatlar arasında dağıtılmak üzere havuzda toplanan % 25"lik kısımdan avukat sayısı nazara alınarak davacıya düşecek pay, ek bilirkişi raporu alınarak belirlenmelidir. Taraflar arasındaki sözleşmelerde, davacı tarafından yürütülmekte iken, davacıdan alınarak başka bir avukatın görevlendirildiği dosyalarda veya davacıyla birlikte başka bir avukatın daha görevlendirildiği dosyalarda, vekalet ücretinin orantılı dağıtılacağı belirlenmiş olmakla; davacının baştan sona takip etmediği veya başka bir avukatla birlikte takip ettiği dosyalar açısından, tahsil edilen karşı vekalet ücretinin % 40"lık kısmından davacıya özgülenecek oran, davacının dosyadaki emeğine uygun olacak şekilde hak ve nesafet kuralları gözetilerek takdir edilmelidir. Bu dosyalarda da yine havuzda toplanan % 25"lik kısım açısından, yukarıda belirtildiği şekilde davacıya düşecek pay tüm avukat sayısı nazara alınarak belirlenmelidir. Yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Uyuşmazlığa konu ücret alacağı beş yıllık zamanaşımına tabidir. Alacağın niteliği gereği, zamanaşımı süresinin başlangıcı, davalı şirketin karşı vekalet ücretini muhatabından tahsil etme tarihidir. Bu husus yapılacak hesaplamada nazara alınarak, davalının zamanaşımı savunması karşısında, talebe konu alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı da değerlendirilmelidir. Yazılı şekilde bu yönde bir değerlendirme yapılmaması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Kabule göre de, dosya kapsamından dava tarihinden önce davalının temerrüde düşürülmediği anlaşılmakla, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak esas alınması gerekirken, yazılı şekilde fesih bildirim tarihi olan 26.02.2004 tarihinin esas alınması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.