22. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/13137 Karar No: 2013/2682
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/13137 Esas 2013/2682 Karar Sayılı İlamı
22. Hukuk Dairesi 2012/13137 E. , 2013/2682 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, milli bayramlar çalışma ücreti, yıllık ücretli izin alacağı ve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, iş sözleşmesini ücret alacağının ödenmemesi gerekçesiyle haklı olarak feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarını istemiştir. Davalı Bakanlık, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına dayanılarak, iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı olarak feshettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile olanaklıdır. Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamaz ve yargılama yapılamaz. Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. Aksi takdirde tarafların hukuksal hakları kısıtlanmış olur. Yargılama sırasında yapılan tebliğlerle ilgili tebliğ mazbatalarının ve ilgili diğer belgelerin dosyaya konulması gerekir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu Kanunun uygulanması için çıkarılan Tüzük hükümleri tamamen şeklidir ve titizlikle uygulanması gerekir. Bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hâkim kendiliğinden denetlemelidir. 19.01.2011 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun ile Tebligat Kanununda esaslı değişiklikler yapılmıştır. Dosya içeriğine göre, davalı şirketin Denizli Şubesini 15.02.2010 tarihinde kapatma kararı aldığı ve kapatma kararının ticaret sicil gazetesinde 17.02.2010 tarihinde yayınlandığı anlaşılmaktadır. Ancak buna rağmen şirketin söz konusu adresine Tebligat Kanunu"nun 35. maddesi uyarınca birleşen dosyanın dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır. Yargılamanın devamında da ıslah dilekçesi ve ücret bordrosundaki imza sahteciliği ile ilgili muhtıra aynı adrese aynı şekilde tebliğ edilmiştir. Bu sebeple, davalı şirkete Anayasa’nın 36. maddesinde de açıklanan savunma hakkını kullanabilmesi için dava dilekçesi ve davetiyenin Tebligat Kanunu ve ilgili tüzük hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmesi zorunludur. Kamu düzenine ilişkin bu yönün gözardı edilerek, davalı şirketin yokluğunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma sebebidir. SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyizlerin incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.