11. Hukuk Dairesi 2018/3565 E. , 2019/5205 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/10/2017 tarih ve 2016/184 E- 2017/371 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin başvurunun esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 17/05/2018 tarih ve 2017/1734 E- 2018/545 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış 6100 sayılı Kanunun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2013/87822 numaralı “URBAN” ve 2013/87821 numaralı “URBAN CARE” ibareli tescilli markaların sahibi olduğunu, davalının ise 2014/104283 numaralı “URBAN:TRİBE” ibareli tescilli markanın sahibi olduğunu, davalının markasının müvekkilinin markalarının tescilli olduğu 03, 08, 21. sınıflardaki aynı ilintili mal/hizmetler için tescilli olduğunu, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzediğini, davalının markasındaki “URBAN” ibaresinin markanın ayırt edici esas unsur “TRİBE” ibaresinin ise markadaki tanımlayıcı unsur olduğunu, taraf markalarındaki “URBAN” ibaresinin birebir aynı olduğunu, bu ibarenin tanınmışlığı ve müvekkili şirket ile özdeşleştiği dikkate alındığında davalının markasındaki “URBAN” ibaresinin ilk bakışta algılanıp müvekkili ile bağlantı kurulacağını, markaların ve ürünlerin aynı olması, fonetik ve görsel açıdan ayırd edilemeyecek kadar benzerlik olması, tüketicinin markalar arasında bağlantı kurup markaları karıştırmasının mümkün olması ve iltibas sebepleriyle davalı markasının hükümsüz kılınması gerektiğini, davalının tescil başvurusunun kötü niyetli olduğunu ve marka seçiminin tesadüfen olmadığını, davacının markasını tescil ve kullanımının ayrıca TTK anlamında haksız rekabet teşkil edeceğini ileri sürerek davalının 2014/104283 numaralı tescilli “URBAN:TRİBE” markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, 556 sayılı KHK 63. maddesi gereğince davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, TPMK nezdinde 2013/87822 numaralı “URBAN” ibareli bir tescil olmadığını, müvekkilinin “URBAN:TRİBE” markasının dünya çapında sektörde tanınmış bir marka olduğunu, markalarının İtalyan Patent Bürosu nezdinde MI2004C011213 numaralı ile 11/11/2004 tarihinden itibaren tescilli olduğunu, yine markanın İtalyan Patent Bürosu nezdinde 857435 numarası ile 15/04/2005 tarihinden itibaren
Uluslararası Tescil Belgesi ile tescilli olduğunu, OHİM nezdinde de 3806064 numarası ile 13/09/2005 tarihinden itibaren Topluluk Markası Tescil Belgelerinin bulunduğunu, hükümsüzlüğü talep edilen markalarının davacının tescilinden çok önce dünyanın bir çok ülkesinde 2005 yılından itibaren Amerikadan Avrupaya çok geniş bir coğrafyada tescilli bulunduğunu, markalarının tescilinin TPMK nezdinde 556 sayılı KHK hükümlerine uygun olarak yapıldığını, “URBAN:TRİBE” markasının müvekkili tarafından oluşturulmuş özgün ve ayırt edici nitelikte olduğunu, müvekkili tarafından markanın saç bakım ürünleri ve kozmetik sektöründe diğer bir çok üründe kullanılarak tanınmış marka haline getirildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun "URBAN" ibaresinden oluştuğu, "URBAN" ibaresinin Türkçe karşılığının "kentsel, görgülü ve kibar" olduğu, anılan ibarenin yargılama konusu ürün ve hizmetler bakımından derhâl ve doğrudan doğruya ürün ve hizmetlerin cinsini, vasfını veya herhangi bir hâlini belirtmediğinden, somut ve soyut olarak ayırt edicilik vasfının bulunduğu, esasen uzun süreli kullanıldığı, davalı başvurusunun konusu olan işaretin "urban:tribe" ibaresinden oluştuğu, işarette "URBAN" ibaresinin de asıl ve ayırt edici unsur olduğu, "tribe" ibaresinin ise Türkçe karşılığının "kabile, soy, grup" gibi anlamlarının olduğu, asıl ve ayırt edici unsurlar itibariyle markaların benzer olduğu, 3. sınıf ürünler yönünden diğer unsurların iki işaret arasında farklılık yaratmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı adına tescilli 2014/104283 sayılı markanın 3. sınıf ürünler bakımından hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, sair yönlerden hükümsüzlük isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 10/09/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.