Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/12665 Esas 2018/2146 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/12665
Karar No: 2018/2146
Karar Tarihi: 12.03.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/12665 Esas 2018/2146 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, davalı işverenin işyerinde geçmiş çalışmalarının tespit edilmesini istemiştir. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak, davacının çıraklık durumu ve çalışmalarının gerçekleşme şekli yeterince araştırılmadan karar verildiği belirtilerek hüküm bozulmuştur. 506 sayılı kanunun sigortalılık niteliğine, hizmet akdinin kurulması ve çalışmaya başlanması ile edinileceği hükmedilirken, sigortalı sayılmayanlar için özel bir ispat yöntemi öngörülmemiştir. Mahkeme kararında belirtilen bu maddelerin yanı sıra, 5510 sayılı kanunun 86/9 maddesi de özel bir duyarlılıkla yürütülmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
21. Hukuk Dairesi         2016/12665 E.  ,  2018/2146 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, davalı işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

    K A R A R

    Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı SGK vekilinin ve davalı işverenin temyiz itirazlarının reddine, davacının temyizine gelince;
    Dava, davacının 01/07/1982 -15/08/1989 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
    506 sayılı Kanun’un 2. maddesine göre sigortalılık niteliği, hizmet akdinin kurulması ve 6. madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinileceği düzenlenmiştir. 506 sayılı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35"inci maddesi hükümleri uygulanmaz” hükmü öngörülmüştür.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının davalı işyerinden 01/01/1987-10/08/1989 ve 04/04/1991-13/02/1993 arasında bildirim yapıldığı, işyerinin 01/08/1981 tarihinden itibaren yasa kapsamına alındığı, uyuşmazlık konusu dönem bordrolarının getirildiği, işçi çalışma ve kimlik karnesinde, davacının işe başlama tarihinin 01/10/1984 olarak yazılı olduğu, pozisyonu kısmında çırak kısmının işaretlenmiş olduğu, davacının velisi ile çıraklık mukavelesi yapıldığı,davacımn 29/08/1989-01/03/1991 döneminde askerde olduğu; askere giderken işveren tarafından verilen imzalı ve kaşeli işe başlama tarihi; 1.10.1984 işten ayrılma tarihi;15.8.1989 tarihi olan mesleği soğuk demirci yazılı olan bonservis belgesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, davacının tespit istenen dönemde 13 yaşında olduğu , çıraklığın hangi tarihe kadar sürdüğü yeterli araştırılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Yapılacak iş, çalışmanın eğitim nitelikli mi,üretime katılarak mı gerçekleştiğini belirlemek için; çalışmasında üstün tutulan yönün sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesi olup olmadığını yada davacının işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıp katılmadığının ve meslek ve sanat eğitiminin arka planda tutulup tutulmadığını, özellikle çıraklık ilişkisini netleştirmek için davacının ücret alıp almadığını, bordro tanıklarına veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanlarına sorarak araştırmak üretime yönelik çalışması varsa bu çalışmanın başladığı tarihi tanık beyanları ile somutlaştırarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece yukarıda açıklanan bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalı ..."e yükletilmesine, 12.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.