MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -

Davacı vekili; taraflar arasında davalı şirkete ait üç ayrı işletme için 01/04/2012 tarihinden başlayıp 01/04/2013 tarihinde sona erecek Çevre Danışmanlık Hizmet Sözleşmesi imzalandığı, müvekkil şirketin edimlerini tam olarak yerine getirdiği, davalı şirketin 31/12/2012 tarihi itibariyle sözleşmeyi feshettiğini müvekkil şirkete faks yoluyla bildirdiği, sözleşme süresi dolmadan 3 ay önce tek taraflı olarak gerekçe gözetrmeden feshedildiğini, bakiye alacaklarının ödenmediğini, alacaklarını tahsil etmek için takip başlatıklarını, davalı şirketin haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek 4.500,00 TL"nin icra takip tarihi olan 12.02.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirketin borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; sözleşmenin davalı tarafından bitmesine üç ay kala feshedildiği ve sözleşmenin 8. maddesi gereğince sözleşmenin hitamına kadar yüklendiği bedeli ödeme mecburiyeti ya da yükümlülüğü bulunduğu taraf kayıtları ve bilirkişi raporları ile belirlendiği, hesap özeti üzerine imzası alınan ..."in davacı şirket temsilcisi ollmadığı anlaşıldığı, davalı şirketin davacı şirkete sözleşmenin 8. maddesi gereğince takip talebinde yazılı miktarda asıl alacak ve faiz borcunun bulunduğu, davalı şirketin borcunu ödediğini ispat edemediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü ile yine aynı Kanunu’nun 297/2 maddesi “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemelerini içermektedir.
Davacı tarafça dava dilekçesinde 4.500,00 TL alacağın icra takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsili talep edilmişken mahkemece itirazın iptaline karar verilip talep edilmediği halde icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Bu haliyle kurulan hüküm Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 ve 297/2 maddelerine aykırı olup bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının talep halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.