Esas No: 2022/2029
Karar No: 2022/4480
Karar Tarihi: 14.04.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/2029 Esas 2022/4480 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/2029 E. , 2022/4480 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 5. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Rize İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, 01.01.1998 tarihinden 30.12.2016 tarihine kadar davalı bünyesinde değişik birimlerde çalıştığını, emeklik nedeniyle iş sözleşmesinin fesh edildiği tarihe kadar davalı bünyesinde çalışmış olmasına karşın kayden dava dışı ... Ltd. Şti. işçisi olarak gösterildiğini, çalışmasına ilişkin emir ve talimatları davalı Belediyeden aldığını ve çalışma için gerekli araç gerecin davalı ... tarafından sağlandığını, davalı ... ile dava dışı ... Ltd.Şti. arasındaki asıl işveren - alt işveren ilişkinin muvazaalı olduğunu, davalı ... ile bağıtlanan Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlanması gerektiğini, Toplu İş Sözleşmesinden yararlanmadığı için sosyal haklarının ödenmediğini, hafta tatili, genel tatil günlerinde çalışmasına rağmen ücretinin ödenmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, ilave tediye ve ikramiye ödemelerinin yapılmadığını iddia ederek; kıdem tazminatı farkı, ücret farkı, ikramiye alacağı, genel tatil ücreti, kıdemli işçilik teşvik primi, sosyal yardım alacağı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, sorumluluk zammı ve ilave tediye alacakları ile ücret farkı faizi, ikramiye alacağı faizi, genel tatil ücreti faizi, kıdemli işçilik teşvik primi faizi, sosyal yardım alacağı faizi, sorumluluk zammı faizi, fazla mesai ücreti faizi, yıllık izin ücreti faizi ve ilave tediye faizi, gece zammı ve harcırah alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, taraflarına husumet yöneltilemeyeceğini, davacının 02/07/1998 tarihinde emanet komisyon başkanlığı emrinde işçi olarak haftada 45 saat çalışmak üzere işe başladığını, 21/09/1999 tarihinde emanet komisyonunun kapatılması sonucu iş akdinin sona erdiğini, 04/01/2000 tarihinde emanet komisyonu açılınca aynı şartlarla yeniden işbaşı yaptığını, emanet komisyonunun kapatılması nedeni ile 31/12/2002 tarihinde iş akdinin sona erdiğini, 01/04/2003 - 30/07/2003 tarihleri arasında valilik vizesi ile geçici işçi ve ... sendikası üyesi olarak çalıştığını, akabinden tekrar vize alınamadığı için iş akdinin sona erdiğini, 15/09/2003 tarihinde dava dışı ... Ltd.Şti. bünyesinde çalışmaya başladığını, burada ilk olarak makine ikmal müdürlüğünde iş makinesi yağcısı olarak çalışmaya başladığını, bu dönemde çalışma saatlerinin 08:00 - 17:00 haftanın 5 günü, cumartesi günü ise 08:00 - 13:00 arasında olduğunu, iş akdinin 30/12/2016 tarihinde sona erdiğini taleplerin zamanaşımına uğradığını, muvazaa iddiasının asılsız olduğunu, ... sendikası ve ... Sendikası ile imza altına alınan Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlandırılma talebinin hakkaniyet kurallarına aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı ... ile dava dışı ... Ltd. Şti. arasında muvaaza bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraflar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı ... Ltd. Şti. ile davalı ... arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı dava dilekçesinde; nezdinde sigortalı olarak gözüktüğü dava dışı ... Ltd. Şti. ile davalı ... arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, bu nedenle davalı Belediyenin taraf olduğu Toplu İş Sözleşmesinden yararlanması gerektiğini, bu Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırılmadığı için sosyal haklarının ödenmediğini iddia etmiş, davalı ... ise iddiaların asılsız olduğunu savunmuştur.
Alt işveren, bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve görevlendirdiği işçileri sadece bu işyerinde çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise, asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımdan yola çıkıldığında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin unsurları, iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekir. 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinde asıl işveren-alt işveren ilişkisini sınırlandırılması yönünde kanun koyucunun amacından da yola çıkılarak asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada olması gerektiği belirtilmektedir. 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinin 6. ve 7. fıkralarında tamamen aynı biçimde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmesi bu kararlılığı ortaya koymaktadır.
İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek istenmiş ve 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinde bu konuda bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir.
Muvazaa Türk Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Üçüncü kişileri aldatmak kastı vardır ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaanın ispatı genel ispat kurallarına tabidir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinin 7. fıkrasında sözü edilen hususların adi kanuni karine olduğu ve aksinin kanıtlanmasının mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Ayrıca 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 67. maddesine göre; belediyede belediye meclisinin, belediyeye bağlı kuruluşlarda yetkili organın kararı ile park, bahçe, sera, refüj, kaldırım ve havuz bakımı ve tamiri; araç kiralama, kontrollük, temizlik, güvenlik ve yemek hizmetleri; makine-teçhizat bakım ve onarım işleri; bilgisayar sistem ve santralleri ile elektronik bilgi erişim hizmetleri; sağlıkla ilgili destek hizmetleri; fuar, panayır ve sergi hizmetleri; baraj, arıtma ve katı atık tesislerine ilişkin hizmetler; kanal bakım ve temizleme, alt yapı ve asfalt yapım ve onarımı, trafik sinyalizasyon ve aydınlatma bakımı, sayaç okuma ve sayaç sökme-takma işleri ile ilgili hizmetler; toplu ulaşım ve taşıma hizmetleri; sosyal tesislerin işletilmesi ile ilgili işler, süresi ilk mahallî idareler genel seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilir.
Yine 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 26'ncı maddesi de “Büyükşehir belediyesi kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye şirketleri kurabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Dosyadaki bilgi, belgeler ve tanık beyanlarına göre; davacı davalı ... makine parkında, park bahçe işlerinde ve yol tamiratında iş makinası operatörü olarak davalı ... tarafından kurulan dava dışı ... Ltd. Şti.’nin işçisi olarak çalışmıştır. Davalı ... ile dava dışı ... Ltd. Şti. arasında ki organik bağ anılan kanuni düzenlemeye dayanmaktadır. Hal böyle olunca, salt organik bağ ya da faaliyet konusu aralarındaki ilişkiyi muvaazalı hale getirmeyecektir.
Yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenlemeler ile davacının görevi hep birlikte değerlendirildiğinde; davalı ... ile dava dışı ... Ltd. Şti. arasında geçerli olarak kurulan ve muvazaaya dayanmayan bir asıl işveren-alt işverenlik ilişkisi bulunmaktadır. Bu nedenle Mahkemece, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu sonucuna varılarak, davacının muvaaza iddiasına dayalı taleplerinin kabulü doğru olmamıştır. Açıklanan sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,14.04.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.