10. Hukuk Dairesi 2019/4467 E. , 2020/3813 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2013/65-2014/537
Dava, rücuan tazminat, istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan ... ile ... Sigorta A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dava, 27.02.2006 tarihinde trafik iş kazasına maruz kalarak sürekli iş göremez durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir, geçici iş göremezlik geliri ve tedavi masrafları nedeniyle oluşan Kurum zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunu’nun 26. maddesidir.
506 sayılı Yasanın 26. maddesinde düzenlenmiş bulunan rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusurlu olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığı sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeniyle daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza dosyaları varsa, bu dosyalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir.
Maddi olguyu tespit ederken, Borçlar Kanununun 53 üncü maddesi uyarınca (TBK madde 74.) hukuk hakimi, ceza davasında alınmış kusur raporu ile bağlı olmayıp, kesinleşmiş ceza ilamıyla saptanmış maddi olgularla bağlı olduğu dikkate alınmalı, 506 sayılı Yasa’nın 26. maddesinde düzenlenmiş bulunan rücu davaları, sigortalının alacağından bağımsız, kanundan doğan basit rücu hakkına dayalı olup; sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporunun, rücu davasında bağlayıcı nitelikte değilse de güçlü delil niteliğinde bulunduğu hususu gözetilmelidir.
Eldeki davada, 27.02.2006 günü saat 23:00 sıralarında sigortalı ...’in içinde yolcu olarak bulunduğu ve sürücü olarak davalı ...’ın olduğu araç seyir halindeyken önceden kaza yaptığı için yolun emniyet şeridinde 4 lü flaşörlerini yakmış şekilde bulunan dava dışı ...’ın yönetimindeki araca arkadan çarparak durmuş, bunu takiben aynı yönde seyir halinde bulunan davalı ... yönetimindeki minübüs de ...’ın yönetimindeki araca çarpmasıyla araç bariyerlere vurarak durmuş, ... da kendi aracının hakimiyetini kaybettiğinden araç da yola paralel vaziyette yana doğru devrilmiş, kazada ...’ın aracında bulunan ... ile bir kısım davalılar murisi minibüs sürücüsü ... vefat etmiş, ...’ın aracında bulunan sigortalı ... yaralanmıştır. Somut olaya dair kesinleşmiş ceza davasında alınan kusur raporunda davalı ...’ın 4/8, bir kısım davalılar murisi ...’ın 4/8 oranında kusurlu oldukları belirlenmek suretiyle ... hakkında adli para cezası verilmiştir. Sigortalı tarafından davalılara karşı açılan maddi manevi tazminat davasına ilişkin kararda da ceza davasında alınan kusur raporunun esas alındığı görülmektedir. Mahkemece alınan kusur raporunda ise ...’ın %99, ...’ın %1 oranında kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda ceza dosyası, tazminat dosyası ve işbu dosyada kabul edilen kusur oran ve aidiyetinde çelişki bulunmaktadır.
Öte yandan kazada ölen sigortalılardan ...’in hak sahiplerine ödenen gelir nedeniyle aynı davalılara karşı davacı Kurum tarafından Bakırköy 12. İş Mahkemesinde E.2009/312 esasa kayden açılan ve Dairemizin E. 2015/9524 K.2017/246 sayılı kararı ile bozulmak suretiyle yargılamasına devam edildiği anlaşılan rücu dosyası da bulunmaktadır.
Buna göre, sigortalı ...’e ilişkin Bakırköy 12. İş Mahkemesinde E.2009/312 sayılı dosyası da getirtilmek suretiyle aynı olay nedeniyle tarafların kusur oran ve aidiyetleri bakımından çelişkili kararların verilmesi olasılığının ortadan kalkması, hak ve adalet kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkmaması, yargıya olan güvenin sarsılmaması yönü gözetilerek, Mahkemece ceza ve tazminat dosyalarındaki kusur oran ve aidiyetleri de gözetilmek suretiyle, zararlandırıcı sigorta olayındaki kusur oran ve aidiyetleri konusunda çelişkiler de giderilmesi hususunda konusunda uzman olan bilirkişi heyetinden oluşa uygun kusur raporu alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Yukarıda açıklana maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan ... ile ... Sigorta A.Ş. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... ve ... Sigorta A.Ş"ye iadesine, 24/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.