Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4
Karar No: 2019/5196
Karar Tarihi: 10.09.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/4 Esas 2019/5196 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2018/4 E.  ,  2019/5196 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 17/07/2017 tarih ve 2014/260-2017/675 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi ayrı ayrı asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 10.09.2019 günü hazır bulunan asıl davada davacı vekili Av. ..., birleşen davada davacı vekili Av. ... ile asıl ve birleşen davada davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Asıl davada davacı vekili, Tamek Holding A.Ş"nin Mersin’de bulunan depolarının müvekkili nezdinde “Sınai Yangın Sigorta Poliçesi” ile sigorta örtüsü altına alındığını, davalının ise bu depolardan B3 ve B4 nolu depoları kiracı olarak kullandığını, söz konusu depolarda 27.06.2007 tarihinde meydana gelen yangında depoların zarar gördüğünü, davalının kusuru ve sorumluluğu bulunduğunu ileri sürerek, 400.000.- TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davanın davacısı Tamek Holding A.Ş vekili, müvekkiline ait olup davalının kiracı olarak kullandığı B3 ve B4 nolu depolarda çıkan yangında binanın kullanılamaz hale geldiğini ileri sürerek, bina inşa ve ikame masrafına karşılık sigorta şirketince ödenen 400.000.- TL dışındaki zarar için şimdilik 170.000.- TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte ve 43.650.- TL işlemiş kira gelirinin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 22.03.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile deponun yeniden inşası için 52.200.- TL zararı ıslah ederek toplam 222.200.- TL ve yine yangın tarihinden yeniden inşa edilinceye kadar mahrum kaldıkları 11 aylık kira bedeli olarak taleplerini 8.100,00 TL artırarak toplam 51.660.- TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, dava konusu yangının çıkmasında müvekkilinin kusuru bulunmadığını, bu durumun yangın raporu, ekspertiz raporu ve savcılıkça alınan raporlarda sabit olduğunu, kira sözleşmesi hükümleri uyarınca da sorumlu tutulamayacağını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyulan yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; yangının çıkış sebebinin belirlenemediği, kiralayana atfı kabil bir kusurun tespit edilemediği gibi kiracınında kusurlu olduğuna dair olağan kullanım sonuçlarını aşan zarar ve hasarın meydana gelmesini sağlayacak bir kusurundan bahsedilemeyeceği, kiracı olan davalının yangından nasıl ve ne şekilde sorumlu olduğuna ilişkin atfedilecek kusur ve muhafaza sorumluluğunun bulunmadığı, sadece kiracı olduğu dönemdeki çıkan yangında oluşan zarardan sorumlu tutulmasının doğru olmayacağı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
    Asıl dava, yangın sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat, birleşen dava ise kiracının kusuruna dayalı yangından kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunduğu ifade edilmiş ve yangının çıkış nedeninin belirlenemediği, salt kiracı olduğu dönemde çıkan yangın nedeniyle oluşan zarardan kiracının sorumlu tutulamayacağı, kiracının kusurlu olduğuna dair delil bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Somut olaya bakıldığında, davalı Paşabahçe Cam San. ve Tic. A.Ş"nin yangının çıktığı depolarda kiracı olarak bulunduğu, bilirkişi raporlarında yangının çıkış nedenine dair ihtimallere yer verilmiş ise de yangının gerçek çıkış sebebinin tespit edilmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmıştır. Meydana gelen zarardan hangi tarafın sorumlu tutulacağı ve ispat yükünün hangi tarafın üzerinde olduğu önem arz etmekle, Dairemiz bozma ilamında da ifade edildiği üzere, salt davalının kiracı olduğu dönemde gerçekleşen yangın hasarından davalının sorumlu tutulmasının doğru olmadığı, işbu davada davalı kiracının sorumluluğunun objektif sorumluluk hali olmayıp kusura dayalı bir sorumluluk hali olduğu, o halde artık ispat yükü üzerinde olan davalının yangının çıkışında kusuru bulunmadığını ispat etmesi aksi halde meydana gelen zarardan sorumlu tutulacağı gözetilmeksizin yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davalarda davacılar vekillerinin ayrı ayrı temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün mümeyyiz davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davacı ve birleşen davacı vekili için ayrı ayrı vekalet ücretinin davalıdan alınmasına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 10/09/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞIOY

    Asıl ve birleşen davalar, davalı kiracının kusur sorumluluğuna dayalı rücuen tazminat ve tazminat istemlerine ilişkindir.
    Daire bozma kararları çerçevesinde, davanın niteliği, çoğunluk görüşüne de yansıdığı ve yukarıda belirtildiği üzere, davalının kusur sorumluluğuna dayandırılmıştır. Kusur sorumluluğuna dayalı bir davada ispat yükü, yasada belirtilen ayrık durumlar dışında, davacıya düşer. Davacı bu davada, davalının kusurlu bulunduğunu, kusur ile zarar arasında illiyet bağı olduğunu iddia ve ispat etmelidir. Dosya kapsamı ve bozma ilamı ile davalı yararına oluşan müktesep hak çerçevesinde yapılan incelemede davalıya atfı kabil bir kusur bulunmadığı sonucuna varılmış ve dava reddedilmiştir. Kira sözleşmeleri bakımından, ispat yükünün kusurlu bulunan tarafa düşmesini gerektirir bir kanuni düzenleme söz konusu değildir. Bu durumda, davalının kusuru bulunmadığını ispatlayamadığından bahisle yerel mahkeme kararının bozulması hukuki değildir. Çoğunluk görüşüne katılmaya olanak görmüyorum.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi