![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2016/17326
Karar No: 2018/11635
Karar Tarihi: 04.12.2018
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/17326 Esas 2018/11635 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, ... 4. Noterliğinin 13/02/2007 tarih ve 2508 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile ... ilçesi, ... Beldesi, ... Mevkiinde kain ve tapunun 20K-4c pafta, 5409 parsel sayılı arsa vasfındaki taşınmazın üzerinde bulunan C Blok 1 ve 2 numaralı dairelerin davalıya satışının vaadedildiğini, bu vaadin oğlu tarafından davalı ve yakınlarının tehdidi altında yapıldığını, karşı taraftan temin edilmiş bir bedel bulunmadığını ileri sürerek, yazılı gayrimankul satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalıya, dava dilekçesi tebliğ edilmemiştir.
Mahkemece, davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden davanın 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sora açılmış olması nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-İlk derece yargılama makamınca, dava konusu uyuşmazlık konusu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 13/02/2007 tarihinde imzalandığı, davalının da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında tefecilik ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kurulan örgüte üye olmak suçlarından ... 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/115 Esas sırasında kayıtılı ceza davasının açıldığı, söz konusu ceza davasında şikayet tarihinin 2008 yılı öncesi olduğu, şikayet tarihi itibariyle korku unsurunun kalktığı kabul edilerek, şikayet tarihi ile dava tarihi arasında B.K"nun 31.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, hak düşürücü sürenin kamu düzenine ilişkin olduğu ve mahkemece resen göz önünde bulundurulması gerektiği, gerekçe gösterilmek suretiyle davanın reddi cihetne gidilmiştir.
Dava şartları ve ilk itirazlar, ön incelemede sonuca bağlanır. Ön inceleme ise, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılır (HMK. m.137/1, 139/1 ilk cümle). Buna göre usule veya esasa ilişkin bir karar verilebilmesi için; dava dilekçesinin davalıya tebliği (HMK. m. 122), cevap süresinin beklenmesi (HMK m.127), cevap verilmesi halinde davacıya tebliği (HMK m. 126), davacının cevaba cevap verme süresinin beklenmesi, verdiğinde diğer tarafa tebliği (HMK. m.136/1), davalının ikinci cevap süresinin beklenmesi, verdiğinde diğer tarafa tebliği (HMK. m. 136/1) zorunludur. Mahkemenin, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verilebileceğini öngören aynı Kanun"un 138. maddesi hükmü, dilekçelerin karşılıklı verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu hüküm, hakime, belirtilen hususlar hakkında gerekmiyorsa ön inceleme duruşması yapmaksızın karar verebilme yetkisi tanır. Ön inceleme duruşması yapmaksızın dosya üzerinden karar verilebilmesi için de davanın ön inceleme aşamasına getirilmiş olması gereklidir. Hukuk Muhakemeleri Kanun"un 137/1. maddesinde, ön incelemenin dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılacağının açıkça öngörülmüştür.
Diğer yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 1086 sayılı Kanundan farklı olarak iddia ve savunmanın genişletilmesi yahut da değiştirilmesi yasağını dava ve cevap dilekçesinin verilmesiyle başlatmamış; bu yasağı, ileriye dilekçelerin karşılıklı verilmesinin tamamlanmasına, bazı hallerde ön inceleme duruşmasına kadar ötelemiştir. Tarafların bu haklarını kullanabilmeleri, dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesini veya bunun için kanunda belirlenen sürelerin geçmesini zorunlu kılmaktadır. Dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden karar verilmesi HMK"nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına da aykırılık oluşturmaktadır.
Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar göz ardı edilerek davalılara dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğ edilmeden red kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.