4. Ceza Dairesi 2021/6118 E. , 2021/12293 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Sanık ..."in tehdit suçundan 5237 sayılı TCK"nın 106/1, 62, 50/1ve 52/2. maddeleri gereğince 3000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanık ..."un ise hakaret suçundan 5237 sayılı TCK"nın 125/2-1, 62, ve 52/2 . maddeleri gereğince 1500 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına dair Ankara 42. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 27.12.2019 tarihli ve 2018/595 esas, 2019/745 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; "1-Sanık ... hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 31/10/2018 tarihli ve 2018/5088 soruşturma, 2018/42567 esas, 2018/27043 sayılı iddianame ile hakaret suçundan kamu davası açılmasına rağmen, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 225/1. maddesinde yer alan, "Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir." şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, iddianamede anlatılış tarzına göre unsurları gösterilmeyen 5237 sayılı Kanun"un 106/1. maddesinde düzenlenen tehdit suçundan sanığın cezalandırılmasına karar verilmesinde,
2-Sanık ... hakkında tehdit suçundan yapılan yargılama sonucunda, gerekçeli kararda sanığın tehdit suçunu işlediğinin belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında sanık hakkında hakaret suçundan cezalandırılmasına karar verilmek suretiyle hüküm ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmasında,
İsabet görülmemiştir." denilmektedir.
1-Sanık ... hakkındaki istemin incelenmesinde;
Hukuksal Değerlendirme:
CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerinde, hüküm ve kararlarda, başvurulacak kanun yolu, başvurunun yapılacağı merci, yöntemi ve başvuru süresinin hiçbir tereddüte yer vermeksizin açıkça belirtileceği hükümlerine yer verilmiş olup, bu hükümlere aykırılık aynı Kanunun 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni oluşturacaktır. Bu bildirimlerdeki temel amaç sujelerin başvuru haklarını etkin bir biçimde kullanmalarının sağlanması, bu eksiklik nedeniyle hak kayıplarına yol açılmamasıdır. Ancak burada dikkat edilecek veya eski hale getirme nedeni oluşturacak husus, eksik veya hatalı bildirim nedeniyle bir hakkın kullanılmasının engellenip engellenmediğinin belirlenmesidir. Bildirimdeki eksikliğin yol açtığı bir hak kaybı bulunmamakta ise, bu durum eski hale getirme nedeni oluşturmayacaktır. CMK"nın 264. maddesinde ise, kabul edilebilir bir kanun yolu başvurusunda kanun yolunun veya mercide yanılgının, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağı, bu hâlde başvurunun yapıldığı merci tarafından, başvurunun derhâl görevli ve yetkili mercie gönderilmesi gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Kararların Açıklanması Ve Tebliği" başlıklı 35. maddesi;
"1-İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.
2-Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, (…) (1) hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur. (1)
3-İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır." biçimindedir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre tebligatın, öncelikle muhatabın beyan ettiği en son adrese yapılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip, bu adrese tebligatın yapılması, bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir.
İncelenen dosyada;
Müşteki ..."ın 10.07.2019 tarihli duruşmada katılma talebinde bulunması üzerine yerel Mahkemece aynı duruşmada katılmasına karar verildiği ve katılanın bildirdiği en son adrese tebligat çıkarılmadan, tespit edilen bir başka adrese çıkarılan tebligatın "muhatabın adreste tanınmadığı" gerekçesiyle iade edilmesi üzerine Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılmış olması nedeniyle, katılan ..."a gerekçeli karar tebliğinin usulüne uygun olarak yapılmadığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Gerekçeli kararın katılan ..."a yöntemine uygun tebliğ edilmemesi, ikincil ve olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna ancak, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde başvurulabilmesi karşısında; anılan kararın katılan ..."a yöntemince tebliği, istinaf kanun yoluna başvurulması halinde gereğine tevessül edilmesi, kanun yoluna başvurulmaması halinde ise,Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün istem yazıları ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın ihbarnamesine konu hukuka aykırılık açısından yeniden kanun yararına bozma talebinde bulunulması gerekmektedir.
2-Sanık ... hakkındaki istemin incelenmesinde ise;
Hukuksal Değerlendirme;
Anayasa"nın 141/3. maddesinde belirtildiği üzere, mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli yazılması gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın “Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230. maddesinde; (1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
a)İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
b)Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
c)Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi,
d)Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.” hükmüne yer verildiği,
Aynı Kanun’un 289. maddesinin (g) fıkrasında da hükmün 230. madde gereğince gerekçeyi içermemesi, hukuka kesin aykırılık halleri arasında sayılmıştır.
Ayrıca, 5271 sayılı CMK"nın 225. maddesinde hükmün ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve fail hakkında verileceği, hükme bağlamıştır.
İnceleme konusu somut olayda; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 31.10.2018 tarihli, 2018/5088 soruşturma ve 2018/42567 Karar numaralı iddianamesi ile sanık ... hakkında TCK"nın 125/1-2 ve 106/1-1. maddeleri gereğince cezalandırılması talebiyle açılan davanın yapılan yargılaması neticesinde, sanık ... hakkında 5237 sayılı TCK"nın 125/2-1, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 1500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş olmasına karşın, hükmün gerekçesinde, "Her ne kadar sanık ... hakkında hakaret ve tehdit suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de; hakaret suçunun oluşması için bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak gerekir. Tehdit suçunun oluşması için de bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit etmesi gerekir. Sanık ..."in gönderdiği mesaj içeriği dikkate alındığında eyleminin kül halinde tehdit suçunu oluşturduğu anlaşılmıştır." denilmektedir. Mahkemenin 27.12.2019 tarihli kararında gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulması nedeniyle kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar verilmiştir.
II- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden,
1-Tehdit suçundan sanık ... hakkında Ankara 42. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.12.2019 tarihli ve 2018/595 esas, 2019/745 sayılı kararına yönelik, CMK"nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2-a)Hakaret suçundan sanık ... hakkında, Ankara 42. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 27.12.2019 tarihli ve 2018/595 esas, 2019/745 sayılı kararının, sanık ... hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmü bakımından, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA;
b-CMK"nın 309/4-b maddesi gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 07.04.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.