3. Hukuk Dairesi 2017/5311 E. , 2019/1693 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 01/09/2011 başlangıç tarihli 31/12/2013 tarihinde sona erecek araç kiralama sözleşmesi imzaladıklarını, davalının 2012 yılı Temmuz ayına kadar kira bedellerini ödediğini, ancak bu tarihten sonra sebep göstermeksizin kira sözleşmesinin tek taraflı feshettiğini bildirdiğini, davalı tarafından yapılan fesih nedeniyle zarara uğradığını, aracı 45000 TL bedelle daha önce davalı şirketten satın aldığını, 30.700 TL kredi kullandığını, süreden önce fesih nedeniyle kredi ödemelerini yapamadığını ve değerinin altında 34.000 TL’ye satmak zorunda kaldığını, süre sonu olan 31/12/2013 tarihine kadar kazanç kaybına uğradığını, yeniden kiralamak için verdiği ilanın işe yaramadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla şimdilik 3.052,94 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında sözleşme imzalandığını, ... Gen Müd. Projesi kapsamında aracın kullanımının planlandığını, 2012 yılı Temmuz ayına kadar çalışıp kira bedellerinin ödendiğini, ... tarafından müvekkili şirketin sözleşmesi feshedildiği için başka bir işte davacının çalışmasını böylelikle sözleşmenin süresince devam etmesinin istendiğini, davacının teklifi kabul etmeyerek başka bir taşeron firma ile çalışmasına devam ettiğini, davacının tek taraflı sözleşmeyi feshettiğini, kendilerinin ise devamını istediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; feshin davalı tarafından yapıldığına dair her türlü şüpheden uzak inandırıcı bir delil mahkemeye sunulamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK"nun 4/1-a maddesinde, Sulh Hukuk Mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun"una göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler, hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığı, taraflar arasındaki 01/09/2011 tarihinde başlayan sözleşme hükümlerine göre davacı tarafın araç sahibi ve tedarikçi olarak aracın akaryakıt masrafı ve şoför maaşını karşılayacağı, davalınında işveren olarak taraf sıfatının bulunduğu görülmekle taraflar arasında hizmet sözleşmesine dayalı alacağın tahsiline ilişkin uyuşmazlık bulunduğu, taraflar arasındaki akdi ilişkinin araç kiralama ilişkisi olmayıp hizmet alım sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda eldeki davaya bakmakla Sulh Hukuk Mahkemesi görevli değildir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Her ne kadar davaya ... Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından yargılama yapılarak davanın esası hakkında karar verilmiş ise de, uyuşmazlığın hizmet alımı sözleşmesinden kaynaklandığı, bu nedenle davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği, davanın açılış tarihi itibari ile TTK’nın 5. maddesine göre, ticaret mahkemesi ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği, bu nedenle temyiz edilmeden kesinleşen Ticaret Mahkemesinin görevsizlik kararının da yerinde olmadığı değerlendirilerek, karşı görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, mahkeme kararının bu yönden bozulması gerekmiştir.
2-) Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.