10. Hukuk Dairesi 2013/20008 E. , 2013/22767 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkin olup; dava dilekçesinde, trafik kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan ölüm aylıklarının tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Mahkemece, bozma üzerine, davanın, davalılardan ... yönünden 782,92 TL’ye ilişkin olarak kısmen kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı ile davalılardan ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
A-Davalılardan ...’ün temyiz itirazlarının incelenmesinde;
21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ve ayrıca 5236 sayılı Kanun; katsayı artışı da uygulanmak suretiyle bu kanunların yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 2013 yılı için, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. Maddesindeki atıf gözetilerek, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını 1820,00 TL olarak değiştirmiştir.
Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde temyiz (kesinlik) sınırının alacağın tamamı gözetilmesi; tamamı dava edilen bir alacağın kısmen kabulünde ise temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde kabul ve reddedilen miktarların esas alınması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesindeki atıf gözetilerek, HUMK"nun 427. maddesi hükmü gereğidir.
Somut olayda hüküm altına alınan 782,92 TL alacak tutarı, yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna baş vurulması kabul edilen miktar itibariyle mümkün değildir.
Hal böyle olunca, davalılardan ...’ün temyiz dilekçesinin, hükmün miktar itibarıyla kesin olması nedeniyle REDDİNE;
B-Davacı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
1- Yapılan ilk yargılamada verilen hükmün Dairemizce yapılan temyiz denetimi üzerine bozulduğu, mahkemece uyulan 19.04.2011 gün ve 4940/5601 sayılı bozma ilamında “... dışındaki davalılar yönünden, terekenin borca batıklığı nedeniyle miras reddedildiğinden, haklarındaki davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesinin isabetli bulunduğu; Ancak, davanın, aylıkların onay, cenaze giderinin ödeme tarihlerinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı gözetilerek, davalılardan ... yönünden işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle ret kararı verilmesinin yersiz olduğu…” görüş ve düşüncesine yer verildiği belirgindir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 381 inci maddesinde, mahkemenin, hazır olan tarafın iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim edeceği (yüze karşı okuyacağı), kararın tefhiminin en az 388 inci maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı belirtilmiş, 388 inci maddesinde kararın içereceği konular sıralanarak, yargılama sonunda kurulan hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz yinelenmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, kuşku ve duraksama uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu bildirilmiş, 389 uncu maddesinde, mahkeme kararı ile iki tarafa yüklenen ve verilen görev ve hakların kuşku ve duraksamayı gerektirmeyecek şekilde oldukça kolay anlaşılır ve açık yazılması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Diğer taraftan 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294 üncü maddesinde, yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai kararın hüküm olduğu belirtildikten sonra 297 nci maddesinde hükmün kapsadığı hususlar sıralanarak, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz yinelenmeksizin, isteklerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, kuşku ve duraksama uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu bildirilmiştir. Anlaşılacağı üzere söz konusu düzenlemeler, yargıda netlik ve açıklık ilkesine uygun olarak kamu düzeni ve barışının sağlanmasını amaçlamaktadır. Ayrıca belirtilmelidir ki, ilk derecemahkemesince verilen karar, aleyhine temyiz yoluna başvurulması üzerine yasal denetim görevini yerine getiren Yargıtay tarafından bozulması ile ortadan kalktığından, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın tüm tarafları hakkında yukarıda değinilen yasal düzenlemeler çerçevesinde yerine getirilmeye elverişli yeni hüküm oluşturulması gerekmekte olup, bu anlamda bozulan karara yollamada bulunularak hüküm kurulamayacağı açıktır.
Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; Dairemizce verilen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, anılan düzenlemelere uygun yerine getirilmeye elverişli yeni hüküm oluşturulması gerekirken, ... dışındaki davalılar yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.
2- Davacı Kurum teselsül hükümlerine dayanmış olup; Mahkemece, 12,00 TL cenaze giderinin tamamının davalılardan ...’den tahsiline karar verildiği halde, hak sahiplerine bağlanan ölüm aylığının ilk peşin değerinin tamamı olan 1541,83 TL’nin de tamamı yerine, anılan davalının 4/8 kusuruna isabet eden 770,92 TL’sinin tahsiline karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesindeki atıf gözetilerek, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Hüküm fıkrasının birinci bendinde yazılı “770,92 TL” rakamları silinerek, yerine, “1541,83 TL” rakamlarının; ... dışındaki davalılara ilişkin dördüncü bendinde yazılı cümle silinerek, yerine “Davalılardan ... (...), ..., ..., ... (...) ve ... hakkındaki davanın reddine;” cümlesinin; harca ilişkin beşinci bendinde yazılı cümle silinerek yerine, “Karar ve ilam harcının bozma öncesinde 149,00 TL olarak Kurum tarafından yatırıldığı gözetildiğinde, 106,14 TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan ...’den tahsili ile davacı Kurum’a verilmesine, fazlasının talebi halinde Kurum’a iadesine” cümlesinin; yargılama giderine ilişkin sekizinci bendinde yazılı “davanın kabul ret oranına göre (0.012) 5,00 TL” rakam ve sözcükleri silinerek, yerine “davanın kabul ve reddi oranına göre 10,00 TL” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29/11/2013 gününde oybirliği ile karar verildi.