4. Hukuk Dairesi 2021/5361 E. , 2021/7501 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkime ilişkin tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; İtiraz Hakem Heyeti tarafından davalı vekilinin itirazının reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından süresi içinde temyizi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü,
-K A R A R-
Davacı vekili; 30/04/2017 tarihinde, müvekkilinin, yolcu olduğu araçta meydana gelen trafik kazasında davacının %14 oranında gelişen maluliyetinin oluştuğunu bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerini 46.174,28 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; davanın kesin hüküm nedeni ile reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komiyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kabulü ile başvurunun kabulü ile 46.174,28 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 19.02.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak başvurana verilmesine karar verilmiş hükme karşı davalı vekili itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Yine 6100 sayılı HMK’nın kesin hükmü düzenleyen 303. maddesinde “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir..." hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı kanuna göre kesin hüküm itirazı dava şartlarından olup 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi gereği dava şartının her zaman ileri sürülmesi mümkündür.
Davalı vekili savunmasında davacının aynı kazadan kaynaklı olarak daha önce ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/276 sayılı dosyadan açtığı davada dava dışı sulh olduklarından davanın konusuz kalmasına karar verildiğini ,sulh -ibra protokolüne göre davacının %8 maluliyetine ilişkin olarak 34.800,00 TL tazminat ve ilam vekalet ücreti ile yargılama gideri olmak üzere toplam 39.390,00 TL 27.04.2018 tarihinde davacının avukatına ödendiğini bu nedenle davanın kesin hüküm nedeni ile reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmalık Hakem Heyetince,sigorta şirketi ile daha önce davacının %8 maluliyeti üzerinden açılan davada tarafların sulh oldukları,eldeki davada ise davacının maluliyetinde %14 gelişen durumu iddiası ile talepte bulunduğunu,aradaki fark %6 maluliyet oranı üzerinden hesaplama yapılması ile belirlenen tazminata göre karar verilmiş,davalı vekilinin itirazı üzerine ,İtiraz Hakem Heyetince ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/276 sayılı dosyasında davacının %8 lik maluliyet oranı üzerinden hesaplanan tazminata göre ibraname verildiği ve davadan feragat edildiğini ancak eldeki davada maluliyetinde gelişen durum nedeni ile talepte bulunduğunu ,%8 lik oran gelişen durumunu kapsamadığı için feraget edilen dava nedeni ile kesin hükümden söz edilemeyeceğini,davacının maluliyetinde bakiiye %6 "lık gelişen orana göre tespit edilen tazminata göre karar verilmesinin yerinde olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin itirazı reddedilmiştir.
Hakem Heyeti tarafından karara esas kabul edilen ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi"nin 06/01/2020 davacının kaza nedeniyle oluşan maluliyet oranı %14 olarak saptanmışsa da anılan raporda dayanak yönetmelik belirsizdir.
26/04/2018 tarihli ibraname içeriğinde davacının maluliyet oranının %8 olduğu belirtilmiştir. Ancak bu oranı belirleyen rapor da dosyada mevcut değildir.
Maluliyet oranları bakımından fahiş fark bulunmakla birlikte, bu farklılığın maluliyet oranında zaman içinde ortaya çıkan gelişen durum olup olmadığı konusunda yapılmış bir araştırma da yoktur. Davacıya %8 maluliyet oranı üzerinden tazminat ödemesi yapan davalının hukuki durumunun, maluliyette gelişen durum olup olmadığı sorunu çözüldükten sonra değerlendirilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Açıklanan vakıalar karşısında İtiraz Hakem Heyeti"nce; davacının ibraname-feragat tarihinden önceki ve sonraki eksik tüm tedavi evraklarının dosyaya teminin sağlanması, davalı ... şirketinden hasar dosyasının getirtilmesi ve dosyada bulunmayan davacının %8 oranındaki maluliyetini belirleyen raporunun da temin edilmesi, davacının dosyaya sunduğu %14 oranındaki maluliyet raporu ile karşılaştırılması, maluliyet oranları bakımından fahiş fark bulunduğu dikkate alınarak, iki rapor arasındaki bu çelişkinin giderilmesi ile oran farklılığının maluliyette artış olarak kabul edilip edilemeyeceği (iki raporda maluliyet belirlemesine esas teşkil eden fiziksel ve fonksiyonel arazlarda zaman içinde gelişim olup olmadığı, İbraname-feragat tarihi olan 2018 ile eldeki başvuru 2020 yılları arasındaki süreçte davacıdaki arazların gelişim gösterip göstermediği) hususlarında,kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre ATK İhtisas Kurulu"ndan ya da üniversitelerin adli tıp anabilim dalı başkanlıklarından gerekçeli,denetime elverişli ve kaza ile illiyet bağının kurulduğu rapor alınması ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle, yazılı biçimde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Kabule göre de; davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT"nin 13. maddesi ve AAÜT"nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan nispi vekalet ücretinin 1/5"i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilmesi gerekirken, nispi tam vekalet ücretine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 26/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.