12. Hukuk Dairesi 2014/3113 E. , 2014/5094 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Beykoz İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/04/2013
NUMARASI : 2013/76-2013/158
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından borçlu aleyhinde ilamlı icra yoluyla takip başlatıldığı, borçlu belediye vekilinin icra mahkemesine başvurusunda; müvekkili belediyenin hesabının bulunduğu Garanti Bankası Sarıyer Şubesi"ne 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmek suretiyle belediyenin, adı geçen banka şubesi nezdinde doğacak alacaklarının haczinin istenemeyeceği gibi, bahsi geçen banka hesabının belediyenin kamu hizmetine tahsis edilmiş alacaklarına ilişkin olması nedeniyle de hesaba haciz konulamayacağını ileri sürerek banka hesabına konulan haczin kaldırılmasını talep ettiği; mahkemece, 3. şahıs banka şubesine gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesi uyarınca hesaba konulan haczin hukuka uygun olduğu, ayrıca ilgili hesabın kamuya tahsis edilmiş olduğuna ilişkin borçlu belediyece alınmış bir meclis kararı da bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
5393 Sayılı Belediye Kanunu"nun 15/son maddesinde; "Belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan mallar ile, belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim, harç gelirleri haczedilemez" düzenlemesine yer verilmiştir.
5779 Sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun"un 7. maddesinde de; bu kanunda, belediyelere, genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından ayrılacak paylar ile diğer kanunlarda verilmesi öngörülen payların vergi hükmünde olduğu düzenlenmiştir.
İcra ve İflas Kanunu ve takip hukuku ilkelerine göre asıl olan alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir.
Ayrıca, bir üst norm olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 90/4. maddesi ile de; usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklerin düzenlendiği milletlerarası antlaşmaların kanun hükmünde olduğu ve uyuşmazlıklarda gözetilmesi gerektiği kuralına yer verilmiştir.
Buna göre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"ne Ek l Nolu Protokol"ün 1. maddesinde; "... Her gerçek ve tüzel kişi, maliki olduğu şeyleri barışçıl bir biçimde kullanma hakkına sahiptir. Kamu yaran gerektirmedikçe ve Uluslararası Hukukun genel ilkeleri ile hukukun aradığı koşullara uyulmadıkça, bir kimse mülkiyetinden yoksun bırakılamaz ..." hükmü yer almaktadır.
Ek protokol"ün mülkiyet hakkı ile ilgili 1. maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi"nce onanmış ve onaylayan yasada; "...Her hakiki veya hükmü şahıs malların masuniyetine (dokunulmazlığına) riayet edilmesi hakkına maliktir. Herhangi bir kimse ancak amme menfaati icabı olarak ve kanunun derpiş eylediği şartlar ve devletler hukukunun umumi prensipleri dahilinde mülkiyetinden mahrum edilebilir ..." ilkelerine yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi, 16 Ocak 2007 tarih ve 31277/03 sayılı, Kuzu-Türkiye davası hakkındaki kararında, davacının lehine alınan yargı kararının altı yıldır uygulanmaması, bir diğer anlatımla ilama konu borcun borçlu belediyece ödenmemesi nedeniyle AİHM"nin, AİHS"nin 6 § 1. ve Ek 1 no"lu Protokol"ün 1. maddelerinin ihlal edildiği sonucuna vararak tazminata hükmetmiştir.
Yine 17 Ocak 2006 tarih ve 13062/03 sayılı Kranta - Türkiye davası ve 18 Ekim 2005 tarih ve 74405/01 sayılı Tütüncü ve Diğerleri - Türkiye davası hakkındaki kararında da aynı sonuca varmıştır.
Bütün bu açıklamalar ışığında, 5393 Sayılı Belediye Kanunu"nun 15/son maddesinin dar yorumlanması gerektiği sonucuna varılmalıdır. Maddede açıkça haczedilmezlik için vergi, resim harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşullarının kabul edilmesi karşısında belediyeye ait bir paranın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir. Bu konuda ispat yükü ise borçluya düşmektedir. Bir diğer anlatımla, haczedilen paraların vergi, resim harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediye ispatlamalıdır. Aksi halde şikayetin reddi gerekecektir.
Somut olayda ise; mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda bir inceleme yapılmamış olup borçlu belediyeye ait hesabın bulunduğu banka şubesinden ilgili hesap ekstreleri getirtilmeden, belediyeye ait olup adı geçen banka şubesi hesabında bulunan paranın niteliği belirlenmeden, hesabın kamuya tahsis edilmiş olduğuna ilişkin borçlu belediyece alınmış bir meclis kararı bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
O halde mahkemece, borçlu belediyeye ait hesabın bulunduğu banka şubesinden hesap ekstreleri getirtilip gerekli görüldüğü taktirde de bilirkişi incelemesi yaptırılarak hesapta bulunan paraların niteliğinin belirlenmesi ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.