20. Ceza Dairesi 2019/5392 E. , 2020/3108 K.
"İçtihat Metni"Mahkeme : İSTANBUL Anadolu 76. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç :Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hükümler : Mahkûmiyet;
Dosya İncelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Anayasa"nın 40/2, 5271 sayılı CMK"nın 34/2, 231/2 ve 232,6. maddeleri uyarınca, hüküm fıkrasında, başvurulacak kanun yolu, mercii, süresi, başvuru şekli ve mercii ile bu sürenin başlangıcının açıkça gösterilmesi gerekmekte olup, sanığın yokluğunda verilen 12/06/2013 tarih, 2010/41 esas ve 2011/28 karar sayılı "hapis cezası ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına" ilişkin kararda, kanun yoluna başvuru süresinin ne zamandan itibaren başlayacağı, başvuru mercii ve şekli belirtilmediği gibi, kanun yolu ve merciinin de "temyiz ve Yargıtay" yerine, "itiraz ve Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi" olarak gösterildiği; ayrıca söz konusu hükmün sanığın, 19/10/2012 tarihli celsede yerleşim yeri olarak beyan ettiği "... ... Dudullu/Ümraniye/İstanbul" adresine tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden, öncesinde 05/05/2011 tarihli celsede beyan ettiği "... Ümraniye/İstanbul" adresine çıkartılan tebligatın 15/07/2013 tarihinde iade edilmesi üzerine, aşamalarda usulüne uygun tebligat yapılmayan söz konusu adrese, Tebligat Kanunu"nun 35/1. maddesine aykırı olacak şekilde 18/11/2013 tarihinde tebliğ edildiği anlaşıldığından, 12/06/2013 tarihli kararın kesinleşmediği, buna bağlı olarak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmadığı gerekçesiyle verilen 28/04/2015 tarihli kararın hukukî değerden yoksun olduğu ve sanığın 28/04/2015 tarihli kanun yolu talebinin, 12/06/2013 tarihli karara yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
1) Suç tarihinde yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK"nın 191. maddesi ile hüküm tarihinden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürülüğe giren 6545 sayılı Kanun"la değişik TCK"nın 191. maddesi hükümlerinin ayrı ayrı değerlendirilip karşılaştırma ve somutlaştırma yapılması, sonucuna göre lehe Kanun’un tespit edilerek sanığın hukuki durumunun belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
2) Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanun"un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına",
b) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”
Karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
3)Kabule göre de;
a) Tebligat Kanunu"nun 10. maddesinde yer alan, "sanığın bilinen en son adresine tebliğ yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin en son adresi olarak kabul edilerek tebliğin bu adrese yapılması gerektiğine" ilişkin düzenleme dikkate alındığında, Üsküdar Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün 2011/1876 DS sayılı dosyası kapsamında düzenlenen çağrı yazılarının, sanığın 05/05/2011 tarihli celsede yerleşim yeri olarak beyan ettiği "... Ümraniye/İstanbul" adresine herhangi bir tebligat yapılmadan, o tarihteki eski mernis adresine ve bu tebligatın 15/08/2011 tarihinde iade edilmesi üzerine, o tarihteki güncel mernis adresine 19/09/2011 tarihinde tebliğ edildiği, bu haliyle usulsüz olan tebligata dayanılarak infaz dosyasının 03/10/2011 tarihinde kapatıldığı anlaşılmakla, somut olayda, sanığın, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirini ihlal ettiğinden söz edilemeyeceğinden, "tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına" karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,
b) Hükümden sonra 24/11/2015 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 15/04/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 10. maddesi ile TCK’nın 53/3. fıkrasında yapılan değişiklik nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükmün BOZULMASINA, 22/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.