Esas No: 2021/9610
Karar No: 2021/14105
Karar Tarihi: 16.12.2021
Danıştay 6. Daire 2021/9610 Esas 2021/14105 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/9610
Karar No : 2021/14105
TEMYİZ EDEN : 1- (DAVALI) … Valiliği
VEKİLİ : Av. …
2- MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) … Elektrik ve Enerji Üretimi Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- … 2- …
VEKİLLERİ : Av. …
MÜDAHİLLER (DAVACILAR YANINDA) : 1- … Odası
VEKİLİ : Av. … 2- … Odası
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Samsun İli, Çarşamba İlçesi, … Mahallesi … pafta, … , … , … , … sayılı parseller ile … pafta, … ve … sayılı parsellerin bulunduğu sahada yapılması planlanan "Samsun Çarşamba Biyokütle Enerji Santrali (27MWe/96,12MWt)" projesi hakkında Samsun Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce verilen … tarih ve … sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir" kararının iptali istenilmiştir
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 01/07/2020 tarih ve E:2020/4229, K:2020/6468 sayılı kararıyla; tarafların iddiaları, projenin nitelikleri ve uygulanacağı yerin özellikleri ile proje tanıtım dosyasını hazırlayanların uzmanlık alanları ve projenin yer seçimi kriteri dikkate alınmak suretiyle aralarında çevre mühendisi, ziraat mühendisi, kimya mühendisi, meteoroloji mühendisi, hidrojeolog ve flora-fauna uzmanı olmak üzere, gerekirse başka dallardan da öğretim üyeleri seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması, projenin çevresel etkilerinin değerlendirilmesi suretiyle düzenlenecek rapor dikkate alınarak, işin esası hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine; bozma kararına uyularak verilen temyize konu kararda; uyuşmazlığın çözümü amacıyla çevre mühendisi, jeoloji mühendisi (hidrolog / hidrojeolog), ziraat mühendisi, kimya bölümü öğretim üyesi, meteoroloji mühendisi, flora uzmanı ve fauna uzmanından oluşan bilirkişi heyetiyle yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen kök ve ek raporları hükme esas alınarak, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile hazırlanan bilirkişi raporlarının birlikte incelenmesi neticesinde; yapılması planlanan "Samsun Çarşamba Biyokütle Enerji Santrali'nin, çevredeki insan, hayvan ve doğal bitki örtüsü, su kaynakları ile yerleşim yerleri üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurulduğunda proje tanıtım dosyasının, usul ve teknik yönlerden yeterli olmadığı, eksikliklerin olduğu, proje kapsamında incelenmesi gerekli tesisin hava kirliliği ve kontrolü, flora, fauna, meteoroloji ve özelllikle hidrolojik ve hidrojeolojik olarak tesis için kullanılacak su kaynağının belirli ve tutarlı olmadığı, proje kapsamında ihtiyaç duyulan suyun temini için açılacak sondaj kuyusu ya da kuyularının çevrede yaşayan köy/mahalle halkının içme, kullanma ve tarım arazileri için gerekli su kaynakları üzerinde oluşturacağı olumsuz etkilerin ne tür önlemler alınmak suretiyle giderileceğinin ortaya konulmadığı, dolayısıyla Samsun Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce verilen … tarih ve … sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : 1-Davalı tarafından, hükme esas alınan bilirkişi raporunun kimya disiplini ile zirai faaliyetler açısından değerlendirmeler içeren kısımlarında, projenin çevreye olumsuz bir etkisinin olmayacağı yolunda görüş bildirildiği, çevre mühendisliği, meteoroloji mühendisliği, jeoloji mühendisliği, flora ve fauna disiplinleri açısından yapılan değerlendirmelerin ise yerinde olmadığı, proje tanıtım dosyasında yer alan önlem ve taahhütlerin yeterli kabul edilmesi gerektiği, uyuşmazlık konusu tesisin ÇED Yönetmeliği Ek-2 Listesi 44. maddesinde yer alan "Elektrik, gaz, buhar ve sıcak su elde edilmesi için kurulan endüstriyel tesisler (Toplam ısıl gücü 20 MwT 300 MwT arası olan" tesisler) kapsamında olduğu, idarenin takdir yetkisi uyarınca kapasitesi gereği seçme eleme kriterine tabi proje kapsamında verilen ÇED gerekli değildir kararının hukuk ve mevzuata uygun olduğu, dolayısıyla dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
2-Davalı yanında müdahil tarafından, hükme esas alınan bilirkişi raporunda usule aykırılıklar bulunduğu, dava konusu tesisin faaliyete başladığı, anlık olarak faaliyetlerin ilgili idareler tarafından denetlendiği, geçici faaliyet belgesi alınması sırasında atık sulardan alınan numuneler ile faaliyetin devamı sırasında ölçülen emisyon değerlerinin ilgili mevzuatta öngörülen sınır değerler arasında kaldığı, uyuşmazlık konusu proje kapsamında verilen "ÇED Gerekli Değildir" kararının hukuk ve mevzuata uygun olduğu, dolayısıyla dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : 1- Davacılar tarafından, hükme esas alınan bilirkişi raporunun çevre mühendisliği, meteoroloji mühendisliği, jeoloji mühendisliği, flora ve fauna disiplinleri bakımından değerlendirmeler içeren kısımlarında, dava konusu "ÇED gerekli değildir" kararının bilimsel yönden yetersiz olduğu, çevresel etki değerlendirmesinin zorunlu olduğu yolunda görüş bildirildiği, proje tanıtım dosyasında yer alan biyokütle ürünlerine ilişkin miktarların hatalı belirlendiği, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek, istemin reddedilmesi gerektiği savunulmaktadır.
2- Davacılar yanında müdahil TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası tarafından, hükme esas alınan bilirkişi raporunun çevre mühendisliği, meteoroloji mühendisliği, jeoloji mühendisliği, flora ve fauna disiplinleri bakımından değerlendirmeler içeren kısımlarında, dava konusu "ÇED gerekli değildir" kararının bilimsel yönden yetersiz olduğu, çevresel etki değerlendirmesinin zorunlu olduğu yolunda görüş bildirildiği, proje tanıtım dosyasında yer alan biyokütle ürünlerine ilişkin miktarların hatalı belirlendiği, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek, istemin reddedilmesi gerektiği savunulmaktadır.
3- Davacılar yanında müdahil TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Üye … 'in 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin (i) bendi uyarınca Dairemizce keşif ve bilirkişi incelemesinin yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yolundaki usule ilişkin azlık oyuna karşın, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinin yeterli olmaması nedeniyle maddi olay açıklığa kavuşturulmadığından bu aşamada temyiz isteminin esasının görüşülemeyeceği sonucuna varılarak, gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Samsun İli, Çarşamba İlçesi, … Mahallesi … pafta, … , … , … , … sayılı parseller ile … pafta, … ve … sayılı parsellerin bulunduğu sahada yapılması planlanan "Samsun Çarşamba Biyokütle Enerji Santrali (27MWe/96,12MWt)" projesi hakkında Samsun Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce verilen … tarih ve … sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir" kararı verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 10. maddesinde, "Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez..." hükmüne yer verilmiştir.
25/11/2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 4. maddesinde; ''Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Komisyon tarafından yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun saptanması üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı" olarak, "Çevresel Etki Gerekli Değildir Kararı: Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projelerin çevresel etkilerinin incelenerek, çevresel etkilerinin daha detaylı incelenmesi amacıyla Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hazırlanmasının gerektiğini belirten Bakanlık kararı" olarak tanımlanmıştır. Aynı Yönetmelik'in 6. maddesinde, "(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler için ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum ve kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdiklere taahhütlere uymakla yükümlüdürler... (3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı alınmadıkça bu projelere hiçbir teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez...' kuralına yer verilmiş olup; 7. maddesinde, Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler sayılmış, buna göre anılan Yönetmeliğin EK-1 listesinde yer alan projeler ile Seçme Eleme Kriterlerine tabi olup "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gereklidir" kararı verilen projeler için Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hazırlanmasının zorunlu olduğu; 15. maddesinde ise, Bu Yönetmeliğin EK-2 listesinde yer alan projeler ile kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi EK-2 listesinde belirtilen projelerin seçme, eleme kriterlerine tabi olduğu kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren haller" başlıklı 266. maddesi, "(1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez." hükmünü; "Bilirkişi sayısının belirlenmesi" başlıklı 267. maddesi, "(1) Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür." hükmünü; aynı Kanunun "Bilirkişi açıklamalarının tespiti ve rapor" başlıklı 279. maddesinin 2. fıkrası ise, "(2) Raporda, tarafların ad ve soyadları, bilirkişinin görevlendirildiği hususlar, gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıalar, gerekçe ve varılan sonuçlarla, bilirkişiler arasında görüş ayrılığı varsa, bunun sebebi, düzenlenme tarihi ve bilirkişi ya da bilirkişilerin imzalarının bulunması gerekir. Azınlıkta kalan bilirkişi, oy ve görüşünü ayrı bir rapor hâlinde de mahkemeye sunabilir..." hükmünü içermektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
ÇED süreci sonunda verilecek kararların yargısal denetimi yapılırken, seçilecek bilirkişiler arasında bir çevre mühendisinin bulunması, diğer bilirkişilerin ise projenin bulunduğu çevrenin özelliklerine göre ve proje tanıtım dosyası ve ÇED raporunu hazırlayan kişilerin uzmanlık alanları da dikkate alınmak suretiyle belirlenmesi önemli bir gereklilik olmakla birlikte; böyle bir heyet tarafından hazırlanacak bilirkişi raporunun, dava konusu proje kapsamında öngörülen faaliyetin çevresel etkilerinin ve bu etkilerin minimize edilmesi için Proje Tanıtım Dosyası ya da ÇED Raporu içinde yer verilen önlemlerin yeterli olup olmadığının tespit edilerek değerlendirilmesi açısından, tarafları tatmin edici düzeyde hazırlanmasının da önemli bir gereklilik olduğu açıktır. Belirtilen hususların sağlanması, adil bir yargılama yapılması açısından önem arz etmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, bilirkişi raporunda eksiklik veya belirsizlik arz edilen hususların varlığı durumunda, Mahkemece bu hususların, bilirkişiye tamamlattırılması ya da belirsiz olan hususların açıklattırılması veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için İdare Mahkemesince, Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. … , Jeoloji Mühendisi (Hidrolog / Hidrojeolog) Doç Dr. … , Çevre Mühendisi Doç. Dr. … , Ziraat Mühendisi Dr Öğr. Üyesi … , Meteoroloji Mühendisi Dr. Öğr. Üyesi … , Flora Uzmanı Doç Dr. … ve Fauna Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi … 'ten oluşan bilirkişi heyetine mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış, hazırlanan bilirkişi kök ve ek raporlarında özetle;
- Projenin çevre mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlık konusu tesisin sorumlu olduğu mevzuata göre bacadan çıkacak kirletici miktarının ve debisinin sınır değerin altında olması durumunda bile çevreye uzun süreli etki yapmadığı kanaatine varılamayacağı, baca çıkış debisinin miktarına ve kirleticilerin baca çıkışından sonra ikincil kirleticilerin oluşması (O3PAn vb.) ihtimalinin söz konusu olduğu, etki alanındaki hava kalitesinin izlenmesinin gerektiği, Bakanlığın ve Belediyenin bahse konu alanda hava kalite izleme istasyonu bulunmadığı, kapsamlı bir emisyon envanteri, dağılım modellemesi veya 2-3 aylık ön ölçüm çalışması yapılması gerektiği, tesisin proje tanıtım dosyasında ifade ettiği hammadde yakıt seçimi, yakma sistemi, yanma verimi, yakma sistemi NOx giderimi, ESP sistemi artırım verimi, sürekli ölçüm sistemi (SEOS) hakkında detay bilgi bulunması ve Bakanlığın kapsam dışında bırakmasına rağmen dağılım modeli yapılması konuları ve uluslarası biyokütle santralleri için hazırlanan raporlar da dikkate alındığında, proje tanıtım dosyasının yetersiz kaldığı, önemli bir ovaya kurulacak biyokütle santralinin hava kirliliği açısından etkisi olup olmadığının net bir şekilde ifade edilip tüm taraflara anlatılabilmesi için tüm faktörlerin detaylı olarak dikkate alındığı ÇED raporunun hazırlanması gerektiği;
- Projenin meteoroloji mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; proje tanıtım dosyasının meteorolojik koşulları dikkate almadığı, yalnızca baca gazı emisyonları hakkında bilgiler verdiği, ÇED'in amacının kurulacak tesisin çevreye olumsuz etkilerinin makul seviyelerde olduğunun bilimsel gerekçelerle ortaya konulması olduğu, sadece baca gazı emisyon değerlerinin bu sonuca ulaştırmayacağı, tüm yıl boyunca kesintisiz olarak çalıştırılacağı belirtilen tesisin çeşitli enverziyon durumlarında yakın yerleşimlerde hava kalitesinde meydana getireceği etkinin analiz edilmesinin gerektiği, 27 MWe/96,12MWt kapasitede kurulan tesisin günlük olarak 630 ton yakıt kullanmasının planlandığı, sistemde yüksek verimli (%96 civarında) elektrostatik filtre planlandığı, tesisin kapasitesinin büyüklüğü, bacada oluşacak saatlik partiküller, madde ve baca gazı emisyon değerinin alıcı ortamda yaratabileceği negatif etkilerin detaylı analizini zorunlu kıldığı, dava konusu tesisin insan ve canlı yaşamı ile çevre açısından oluşturacağı etkilerinin makul düzeyde kalıp kalmayacağının belirlenebilmesi için ÇED raporunun hazırlanması gerektiği;
- Projenin jeoloji mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; proje tanıtım dosyasına göre dava konusu su kullanım miktar verileri incelendiğinde kurulu gücü 27MWe / 96,12MWt olan bir biyokütle enerji santrali için 1559,5 ton/gün'lük debide su tüketiminin gerçekleştirilmesinin tutarlı olduğu, ancak proje tanıtım dosyasında günlük kullanılacak 1559,5 ton suyun tankerler vasıtası ile Samsun Büyükşehir Belediyesi içme suyu şebekesinden karşılanacağının belirtildiği, bu durumun iki açıdan gerçekçi ve uygulanabilir bulunmadığı, proje tanıtım dosyasında suyun tankerlerle hangi lokasyondan hangi miktarda alınacağı ve hangi güzergah üzerinden proje alanına getirileceğinin belli olmadığı, 1559,5 ton günlük kullanılacak suyun belediye içme suyu şebekesinden karşılanmasının Samsun'un hızla artan nüfusu göz önüne alındığında doğru bulunmadığı, mevcut durumda Ekim/Aralık 2020 döneminde belediyelerin içme suyu kaynaklarının özellikle büyükşehirlerde %20'lere düştüğü bunun da içme suyu kaynaklarının etkin kullanımının önemini ortaya koyduğu, müdahil şirket tarafından verilen dilekçe ile içme suyu şebekesinden sadece 9,9 m3 suyun karşılanacağı belirtilmiş ise de, geriye kalan suyun tankerlerle taşınmasının da ÇED raporu kapsamında detaylı olarak incelenmesi gerektiği, öte yandan projenin tamamının su ihtiyacı göz önüne alındığında birçok kuyuya ihtiyaç olduğu ve yeraltı suyundan gerçekleştirilecek pompaj miktarının çok geniş çapta bir düşüm konisi oluşturacağı, projenin su ihtiyacının yeraltı suyundan karşılanmasının yeraltı su seviyesinde çok önemli bir düşüş meydana getireceği, proje alanının kıyı kenar şeridine 5 km mesafeden daha yakın olması sebebiyle deniz suyunun yeraltı suyuna karışması durumu ile karşılaşılmasının riskinin çok yüksek olduğu; proje tanıtım dosyasında kullanılacak su kaynağının belirli ve tutarlı olmadığı, proje kapsamında ihtiyaç duyulan suyun temini için açılacak sondaj kuyusu ya da kuyularının çevrede yaşayan köy/mahalle halkının içme, kullanma ve tarım arazileri için gerekli su kaynakları üzerinde olumsuz etki oluşturacağı, su temini konusunun ÇED raporunda detaylı incelenmesi gereken bir konu olduğu,
- Projenin ziraat mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; biyokütle enerjisinin sürdürülebilir çevre ve iklim sorunlarına çözüm getiren yenilenebilir bir enerji kaynağı olduğu, bu yöntem sayesinde tarımsal üretim sırasında ortaya çıkan tarımsal artıklarında değerlendirildiği, enerjiye dönüştürüldüğü ve tarımsal atıkların yakılarak bertaraf edilmesi sorununun ortadan kalktığı, dava konusu tesisin Çarşamba Büyükova Koruma Alanı içerisinde kaldığı, proje alanında keşif tarihi itibarıyla tarımsal faaliyetin olmadığı, proje tanıtım dosyasına göre bitki kök atık ve artıklarının piroliz yöntemi ile geri kazanım işleminin gerçekleşeceğinin ifade edildiği, bitkisel ürünlerin yanı sıra Türkiye orman varlığının da 1/4'üne sahip olan Karadeniz bölgesi için orman varlığı potansiyeli ile bir tutulabilecek odun ve odun dışı orman ürünlerinin piroliz yöntemi ile geri kazanımının tarımsal faaliyete, toprak verimliliğine ve ürün çeşitliliğine herhangi bir zararının olmayacağı, ÇED raporunun gerekli olmadığı;
- Projenin kimya disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; proje dosyasında yakma sonucu günlük toplam 38 ton kül atığının oluşacağı, deiyonize su üretimi için 100 kg reçine atığı, aylık yaklaşık 3.096 kg evsel atık oluşacağının öngörüldüğü, üretim ve çalışma aşamasında faaliyet gösterecek iş makinelerinden kaynaklı egzoz atıklarının önemsiz derecede olacağının ifade edildiği, tesis çalışma ve faaliyetlerinde aylık 5 kg tehlikeli atık üretileceğinin öngördüğü, oluşan katı ve sıvı atıklarının hiçbirinin toprağa ve çevreye atılmayıp yönetmeliğe uygun bir şekilde bertaraf edileceğinin ortaya konulduğu, atmosfere yayılacak olan kirletici gazların yönetmelikte belirtilen kabul edilebilir sınırda olacağının ifade edildiği, son teknolojik yöntemler kullanılarak fabrikadaki tüm sistemlerin kontrol odasından takip edildiği ve beklenmedik kimyasal madde sızıntısı durumunda acil durum ikaz sistemleri ile anında müdahale edileceğinin belirtildiği, biyokütlenin içerisinde fosil yakıtlarda bulunan kanserojen madde, kükürt vb. kirleticilerin bulunmadığı, çevreye verebileceği zararın son derece az olduğu, dava dosyası, gözlemler, taahhütler, ifadeler, izinler. vb. belgelere göre işletmenin üretim aşaması ve sonrasında alınacak önlem, yöntem ve proseslerle kirletici kimyasal atık ve zararlı gazların mevzuatta belirtilen sınır değerlerin altında kalacağı ve çevreyi olumsuz etkilemeyeceği öngörüldüğünden, ÇED raporunun gerekli olmadığı;
- Projenin flora disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; Samsun Çarşamba Biyokütle Enerji Santrali için hazırlanmış raporda proje alanında sadece 31 bitki türü olduğunun ifade edildiği, bitki türü açısından en verimsiz ve zayıf alanlarda olan kumul bölgelerde bile bitki tür sayısının 30'dan fazla olduğu, Çarşamba Ovası gibi tarımsal açıdan verimli olan ve Hacıosman Tabiat ve Koruma alanına kuş uçuşu yaklaşık 3,6 km uzaklıkta olan karasal bir alanda bu sayının 31 olarak belirtilmesinin raporun gerekli metedoloji izlenmeden hazırlandığının göstergesi olduğu, sunulmuş olan raporda flora eksiklikliklerinin giderilmesi gerektiği, tesisin çalışma kapasitesi incelendiğinde ÇED Yönetmeliği'ne göre ÇED uygulanacak projeler listesine girdiği, bu tür tesislerde yeraltından çekilecek suyun alandaki kritik türleri etkileyebileceği, (Hacıosman Tabiat Koruma alanında bulunan su basar ormanlarının ve buradaki kritik türlerin-dişbudak yapraklı kanatlı ceviz gibi) tesisin kısa ve uzun vadede ne kadarlık bir alanı etkiyeceğinin, bitki örtüsüne verebileceği olası zararların ve alınacak tedbirlerin ÇED raporu ile belirlenmesi gerektiği;
- Projenin fauna disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; tesise 11km uzaklıkta bulunan Yeşilırmak Nehri'nin, biyokütle enerji santrali faaliyeti sonucu açığa çıkan kirleticilerden etkileneceği, temiz su kaynaklarına yönelen memeli hayvanların özellikle kritik tür olarak belirlenen türleri (M.brandti, L.lutra, V.Peragusna) olumsuz etkileyeceği, zemin suyunun çekilmesinden öncelikli olarak toprak altında yaşayan memeli türlerinin etkileneceği, bu etkinin ne şekilde olacağının tespiti için detaylı arazi çalışmaları ve somut değerlendirmeler yapılması gerektiği, ÇED raporu sürecinin uygulanması gerektiği yönünde görüş bildirildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta hükme esas alınan bilirkişi raporunda, "Samsun Çarşamba Biyokütle Enerji Santrali (27MWe/96,12MWt)" projesi hakkında düzenlenen proje tanıtım dosyasının, çevre mühendisliği, meteoroloji mühendisliği, jeoloji mühendisliği, flora ve fauna disiplinleri bakımından bakımından bilimsel ve teknik açıdan yeterli olmadığı, anılan proje hakkında çevresel etki değerlendirme raporunun gerekli olduğu; ziraat mühendisliği ve kimya disiplinleri açısından ise, projenin bilimsel ve teknik açıdan yeterli olduğu, çevresel etki değerlendirme raporunun gerekli olmadığı yönünde görüş bildirildiği görülmektedir.
Yukarıda verilen bilgiler ışığında; hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarının jeoloji mühendisliği disiplini açısından değerlendirmelerin bulunduğu kısmında; 1559,5 ton günlük kullanılacak suyun belediye içme suyu şebekesinden karşılanmasının Samsun'un hızla artan nüfusu göz önüne alındığında doğru bulunmadığı, mevcut durumda Ekim/Aralık 2020 döneminde belediyelerin içme suyu kaynaklarının özellikle büyükşehirlerde %20'lere düştüğü, bunun da içme suyu kaynaklarının etkin kullanımının önemini ortaya koyduğu, müdahil şirket tarafından verilen dilekçe ile içme suyu şebekesinden sadece 9,9 m3 suyun karşılanacağı belirtildiği, ancak geriye kalan suyun tankerlerle taşınmasının da ÇED raporu kapsamında detaylı olarak incelenmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiş ise de; dava konusu işlemin dayanağı niteliğindeki proje tanıtım dosyasının "su kullanımı" konusunda bilgiler içeren 22-23. sayfalarında yer alan Tablo.12'de belediye içme suyu şebekesinden kullanılacak toplam su miktarının inşaat aşamasında 17,6 m3/gün, işletme aşamasında ise 9,9 m3/gün olarak, sondaj kuyularından kullanılacağı belirtilen tozumanın önlenmesi amacıyla kullanılacak sulama suyu (inşaat aşaması) miktarının 2 m3/gün, ilave kazan suyu (işletme aşaması) miktarının 90 m3/gün, ilave soğutma suyu (işletme aşaması) miktarının ise 60 m3/saat, başka bir ifade ile 1.440 m3/gün olarak tespit edildiği; dolayısıyla 1.559,50 ton suyun günlük olarak belediye içme suyu şebekesinden temin edileceğine ilişkin bilirkişi raporunda yer alan değerlendirmenin yerinde olmadığı; zira proje kapsamında içme ve kullanma suyu ihtiyacı için tankerle Samsun Büyükşehir Belediyesi içme suyu şebekesinden karşılanacağı belirtilen su miktarının inşaat aşamasında 17,6 m3/gün, işletme aşamasında ise 9,9 m3/gün olarak belirlendiği; inşaat aşamasında 2 m3/gün, işletme aşamasında ise 90 m3/gün+1.440 m3/gün= 1.530 m3/gün olarak belirlenen su miktarının belediye içme suyu şebekesinden tankerler vasıtası ile taşınmasının söz konusu olmadığı, yukarıda miktarı belirtilen proses - soğutma suyu kapsamındaki su ihtiyacının, sondaj kuyusundan temin edileceğinin, proje tanıtım dosyasında açıkça belirtilmesine karşın, bu hususun bilirkişi raporunda göz ardı edildiği görülmektedir. Öte yandan, projenin su ihtiyacının yeraltı suyundan karşılanmasının yeraltı su seviyesinde çok önemli bir düşüş meydana getireceği, proje alanının kıyı kenar şeridine 5 km mesafeden daha yakın olması sebebiyle deniz suyunun yeraltı suyuna karışması durumu ile karşılaşılmasının riskinin çok yüksek olduğu yolunda görüş bildirildiği, buna karşın Dairemizin 01/07/2020 tarih ve E:2020/4229, K:2020/648 sayılı bozma kararından önce, … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında yaptırılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun inşaat mühendisliği (hidroloji) disiplini açısından değerlendirmeler içeren kısmında ise, proje kapsamında içme ve kullanma suyu ihtiyacının tankerler vasıtasıyla Samsun Büyükşehir Belediyesi içme suyu şebekesinden karşılanacağı, proses ve soğutma suyu kapsamında ihtiyaç duyulan suyun ise, santral alanı içerisinde açılacak sondaj kuyularından temin edileceği ve anılan sondaj kuyuları için DSİ 7. Bölge Müdürlüğünden gerekli izinlerin alınacağının proje tanıtım dosyasında taahhüt altına alındığı, Çarşamba Ovası'nın yeraltı suyunun yağış ve yüzeysel akışlar ile akarsulardan beslendiği, uygun coğrafi koşulları nedeniyle Çarşamba Ovası'nın yeraltı suyu açısından oldukça zengin olduğu, proje alanındaki zemin etüt raporundaki bilgilerin incelenmesi neticesinde, bölgenin suya doygun serbest akifer niteliğinde olduğu şeklinde değerlendirme yapılabileceği, proses için gerekli olan suyun arıtma ünitesinde geçirileceği ve sondaj kuyuları için DSİ 7. Bölge Müdürlüğünden gerekli izinlerin alınacağı dikkate alındığında, su kaynaklarının olumsuz etkilenmeyeceği, öte yandan bölgenin yağış rejimi, jeolojik yapısı ve jeolojik yapının akifer özelliği dikkate alındığında, proje alanında açılacak su sondaj kuyularının ova içerisindeki su kaynakları açısından herhangi bir olumsuz etki oluşturmayacağı şeklinde görüş bildirildiği; bu noktada hükme esas alınan bilirkişi raporunun jeoloji mühendisliği (hidroloji ve hidrojeoloji) disiplini ile Dairemizin 01/07/2020 tarih ve E:2020/4229, K:2020/6468 sayılı bozma kararından önce, … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında yaptırılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun inşaat mühendisliği (hidroloji) disiplini açısından değerlendirmeler içeren kısımlarında, uyuşmazlık konusu projenin yeraltı sularına etkileri bakımından çelişkili değerlendirmelerin yapıldığı görüldüğünden, bu hususun açıklığa kavuşturulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarının çevre ve meteoroloji mühendisliği disiplini açısından değerlendirmelerin bulunduğu kısmında, proje tanıtım dosyasında meteorolojik koşulların dikkate alınmadığı, yalnızca baca gazı emisyonları hakkında bilgiler verildiği, Bakanlığın ve Belediyenin proje etki alanında hava kalite izleme istasyonu bulunmadığı, kapsamlı bir emisyon envanteri, dağılım modellemesi veya 2-3 aylık ön ölçüm çalışması yapılması gerektiği değerlendirmelerine yer verilmek suretiyle, proje hakkında çevresel etki değerlendirme raporunun gerekli olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı görülmekte ise de; davalı idare tarafından verilen ve 01/10/2021 tarihinde kayda giren temyiz dilekçesinde, dava konusu "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararının dayanağı niteliğindeki proje tanıtım dosyasının "baca gazı emisyonları"na ilişkin 94-96. sayfalarında, biyokütlenin yakılması sonucu bacadan çıkan toz emisyonlarını kontrol altında
tutabilmek Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği’nde belirlenen emisyon sınır değerlerinin altında tutabilmek için elektrostatik filtre sistemi kurulacağı, elektrostatik filtre sistemleri yaklaşık %96 verimle çalışacağı, Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği Ek-3 maddesi doğrultusunda sürekli ölçümü yapılması gereken emisyonun, sınır değerlerini aşıp aşmadığının, kaydedicili cihazlarla sürekli ölçülerek kontrol edileceği ve proje kapsamında anılan Yönetmelik'in 6. maddesi çerçevesinde mevcut en iyi tekniklere uyulacağı, tesis etki alanında hava kalitesi sınır değerlerinin sağlanacağı ve Valilikçe bu konuda alınacak tedbirlere uyulacağı, öte yandan, faaliyet süresince tesiste Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği'nde belirtilen tüm hususlara uyulacağının taahhüt edildiği, bu kapsamda proje tanıtım dosyasında yer verilen önlem ve taahhütlerin yeterli kabul edilmesi gerektiği yolundaki iddia ve itirazların değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarının ziraat mühendisliği disiplini açısından değerlendirmelerin bulunduğu kısmında ise; projenin yeraltı su kaynaklarına ve hava kalitesine etkilerinin tarımsal ve zirai faaliyetler üzerinde olumsuz etkileri bulunup bulunmayacağı, söz konusu etkilerin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olup olmadığı yönünde bir değerlendirmeye yer verilmediği görülmektedir.
Bu durumda, yukarıda verilen bilgiler ışığında, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelik ve yeterlilikte olmadığı sonucuna varıldığından, uyuşmazlığın tereddüte mahal vermeyecek şekilde çözümlenebilmesi amacıyla, temyiz dilekçelerindeki iddialar ile yukarıda yer verilen hususlar da dikkate alınarak, dava konusu projenin gerçekleştirilmesinin, kamu yararı ve çevre dengesi gözetilerek çevresel açıdan oluşturabileceği muhtemel zararlar ile bu zararların alınacak önlemlerle giderilebilmesinin mümkün olup olmadığının aralarında Çevre Mühendisi, Ziraat Mühendisi, Kimya Mühendisi, Meteoroloji Mühendisi, Hidrojeolog ve Flora-Fauna uzmanı olmak üzere, gerekirse başka dallardan da öğretim üyeleri seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması, projenin çevresel etkilerinin değerlendirilmesi suretiyle düzenlenecek rapor dikkate alınarak, işin esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, dava konusu "ÇED Gerekli Değildir" kararının iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalı ve davalı yanında müdahilin temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan … -TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davalı yanında müdahile iadesine,
4. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 16/12/2021 tarihinde usulde oyçokluğuyla, esasta oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.