Esas No: 2022/4603
Karar No: 2022/4843
Karar Tarihi: 20.04.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/4603 Esas 2022/4843 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı işçi ve arkadaşları, davalıya ait işyerinde çalıştıklarını ve muvazaa nedeniyle asıl işveren işçisi olarak kabul edilerek toplu iş sözleşmesinden yararlanmaları gerektiğini iddia ederek alacak davası açmıştır. İlk Derece Mahkemesi, davacıların muvazaa nedeniyle asıl işveren işçisi olduğunu kabul ederek davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ise, direnme kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Daire ise, asıl iş olan numune alma işinin alt işverene verilemeyeceği belirlendiğine ve davacının da aynı işi yapmaya devam ettiğine göre yeniden geçersizlik veya muvazaa araştırmasına gerek olmadığına karar vermiştir. Kararda, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7'nci maddesinin üçüncü fıkrası ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir. Ayrıca, kanunun 373'üncü maddesinin beşinci fıkrası gereği ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnme durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılacak ve direnme kararı öncelikle incelenecektir.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 11. İş Mahkemesi
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7'nci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) kanun yollarına ilişkin hükümleri, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanır. 6100 sayılı Kanun’un 373'üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince ise, ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.
Davacı vekili; müvekkilinin davalıya ait işyerinde ve değişen alt işverenler nezdinde çalıştığını, davacı ve arkadaşlarının davalıya karşı açtıkları muvazaa davalarının Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 2'nci maddesinin yedinci fıkrası hükmüne göre davacı ve arkadaşlarının başlangıçtan itibaren asıl işveren işçisi sayılması gerektiğini, bu nedenle davacının...Sendikası ile davalı ... arasında bağıtlanan toplu iş sözleşmelerinden yararlanması gerektiğini, taleplerinin 2019 yılı alacaklarına ilişkin olduğunu, arabuluculuğa başvurmadan önce toplu iş sözleşmelerinden yararlanmaları için yazışmalar yapıldığını, yazılara davacıların kendi işçileri olmadığından bahisle toplu iş sözleşmelerinden yararlanamayacakları yönünde cevap verildiğini ileri sürerek fark ücret, ikramiye, sosyal yardım, ilave tediye ve iş riski primi alacaklarının temerrüt tarihinden itibaren en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili; davacıların davalı teşekkül işçisi olmadıklarını, dava dışı...Mak. Sağ. Bilg. İlç. Tem. İnş. Gıda İnsan Kay. ve Taah. Otom. Tic. San. Ltd. Şti. işçisi olduklarını, davalının Kamu İhale Kanunu’na göre hizmet satın aldığını, 4857 sayılı Kanun’un 2'nci maddesinde yer alan “... asıl işveren- alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak kanundan ve Toplu İş Sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işverenle birlikte sorumludur.” hükmü gereğince ihbar olunana rücu etme ihtimalinin bulunduğunu, bu nedenle davanın ihbarını talep ettiklerini, davacının çalıştığı işin mevzuata göre ihale edildiğini, bu nedenle davacıların...Sendikası ile imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacaklarını, müvekkili ihale makamı olduğundan talep edilen alacak kalemlerinden sorumlu olmadığını, davacı ile aralarında hiçbir zaman işçi işveren ilişkisinin kurulmadığını, iş organizasyonuna ilişkin emir ve talimatların firma tarafından verildiğini, müvekkilinin ihale makamı olarak denetim yükümlülüklerini yerine getirdiğini, işe giriş, işten çıkış işlemleri ile puantajların ve vardiya listelerinin hazırlanması gibi işlerden dava dışı firmanın sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlara ve aldırılan bilirkişi raporuna dayanılarak davalı ile dava dışı...Mak. Sağ. Bil İlç. Tem. İnş. Gıda İnsan Kay. Ve Taah. Otom. Tic. San. Ltd. Şti. arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığı; bu nedenle davacının baştan itibaren Eti Maden İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürlüğü işçisi olduğu ve davacının...Sendikası ile akdedilen toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf talebinin; ilave tediye ücreti ile fark ücret alacağına uygulanan faiz yönünden kabulü ile, 6100 sayılı Kanun’un 353'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
Kararın davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 27.09.2021 tarihli ilâmı ile her ihale sözleşmesinin kendi dönemi ve şartlarında değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği; bu sebeple önceki ihale sözleşmelerinin kanuna uygun kurulmamış olması veya muvazaalı olmasının sonrakilerin de aynı şekilde kanuna uygun kurulmadığını ya da muvazaaya dayandığını göstermeyeceği, daha sonra yapılan sözleşmenin ayrıca kanuna uygunluk ve muvazaa yönünden değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği yönündeki gerekçe ile hükmün araştırmaya yönelik bozulmasına karar verilmiştir.
Dairenin 27.09.2021 tarihli bozma kararından sonra Bölge Adliye Mahkemesinin 11.01.2022 tarihli kararı ile “ ... ... 2.İş Mahkemesinin 2015/ 205 E, 2016/ 174 K. sayılı dosyasında ve benzer dosyalarda muvazaa tespiti ile ücret farkı ve ilave tediye alacağı yönünden kabul kararı verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 22. HD'nin 2016/16471 E. , 2016/20735 K. Sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, keşif tutanakları ve bilirkişi raporuna göre numune alma işinin yardımcı iş olmadığı asıl iş niteliğinde olduğunun belirtildiği ve sonradan düzenlenen şartname ve sözleşmelerin de aynı hükümleri içerdiği dikkate alındığında asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu sonucuna varılmıştır. Burada muvazaalı olan durum davacının görev tanımında da belirtilen ve fiilen yaptığı işin kendisidir ve yardımcı iş değildir. Bu hususta kesinleşmiş Yargıtay kararları mevcuttur. Dolayısıyla davacı aynı işi yaptığı sürece her hizmet alımı döneminin ayrıca araştırılmasına gerek yoktur. Bu durumda davacının 18.01.2016 tarihinde...Sendikasına üye olduğu ve talep edilen (01.01.2019-31.08.2019) tarih aralığı itibariyle davalı işveren ile...Sendikası arasında aktedilen Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlanması gerektiği,...” şeklindeki gerekçesiyle bozma kararına direnilmiştir.
Direnme kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyizi üzerine 6100 sayılı Kanun’un 373'üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yeniden yapılan incelemede; davacının davalıya ait işyerinde laboratuvar biriminde numuneci olarak çalıştığı, daha önce Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşen dosyalarda numune alma işinin yardımcı iş olmadığının ve asıl iş niteliğinde olduğunun belirlendiği, asıl iş olan numune alma işinin alt işverene verilemeyeceği belirlendiğine ve davacı da aynı işi yapmaya devam ettiğine göre yeniden geçersizlik veya muvazaa araştırmasına gerek olmadığı, temyiz incelemesi sırasında bu hususun gözden kaçırılarak bozma gerekçesi yazıldığı anlaşılmakla; direnme kararının kabulü ile Dairemizin 27.09.2021 kararının ortadan kaldırılmasına karar verildi.
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370'ici maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 20/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.