22. Hukuk Dairesi 2012/12643 E. , 2013/2302 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
... ...
DAVA : Davacı, fazla mesai, hafta tatili, ulusal ve dini bayram tatili ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının ....09.1999-30.04.2010 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde bina görevlisi olarak çalıştığını, ... sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, kıdem ihbar tazminatı ile ilgili ödeme yapıldığını ancak diğer alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal ve dini bayramlardaki çalışma ücreti alacaklarının davalı kat maliklerinden faizleriyle birlikte tahsilini istemiş, taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda artırarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığını, taleplerine ilişkin .../04/2010 tarihli ibranamenin mevcut olduğunu, ibranamede belirtildiği üzere bütün alacaklarını aldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davacının ........1999-30.04.2010 tarihleri arasında davalı binada çalıştığı, on yıl beş ay yirmi gün hizmet süresinin olduğu, işverence davacıya ....05.2003-26.....2009 tarihleri arasında genel tatil alacaklarına istinaden 655,00 TL ödeme yapıldığı, davacının ....04.2010 tarihli "ödeme belgesi" başlıklı belgede 655,00 TL bayram çalışması, ....335,67 TL fazla çalışma alacağı, ....664,33 TL kıdem tazminatı olmak üzere ....655,00 TL aldığı, davalıdan hiç bir alacağının kalmadığını beyan ettiği, ....04.2010 tanzim tarihli "ibraname" başlıklı belgede yine ....664,33 TL kıdem tazminatı, ....335,67 TL fazla mesai olmak üzere toplam ....000,00 TL aldığı, genel tatil, fazla çalışma, hafta tatili çalışma alacağı olmak üzere hiç bir alacağının olmadığına dair beyanda bulunduğu ve davalıyı ibra ettiğini beyan ettiği, buna göre fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacağının bulunmadığı, hafta sonlarında çalıştığı anlaşıldığından hafta tatili alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde davacı temyiz etmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
İbra sözleşmesi, ... 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda düzenlenmemiş, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, bu Kanun"un 132. maddesine göre “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir”.
6098 sayılı Kanun’un 420. maddesince,“İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.
Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.
İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır”.
6098 sayılı Kanun’un 420. maddesinde ... sözleşmesinin sona ermesinden bir ay içinde yapılan sözleşmelere geçerlilik tanınmayacağı bildirilmiştir. Aynı maddede alacağın bir kısmının ödenmesi şartına bağlı ibra sözleşmeleri(ivazlı ibra) ancak ödemenin banka kanalıyla yapılmış olması halinde geçerli sayılmıştır. 4857 sayılı ... Kanunu’nun .... maddesinde feshe itiraz bakımından bir aylık hak düşürücü süre öngörülmüş olmakla feshi izleyen bir ay içinde işçinin işe iade davası açma hakkı bulunmaktadır. Bu noktada feshi izleyen bir aylık süre, işçinin ... işine dönüp dönmeyeceğinin tespiti bakımından önemlidir. O halde feshi izleyen bir aylık sürede işverenin olası baskılarını azaltmak ... güvencesinin sağlanması için de gereklidir. Geçerli ve haklı sebep iddialarına dayanan fesihlerde dahi ibraname düzenlenmesi için feshi izleyen bir aylık sürenin beklenmesi gerekir. Bir aylık bekleme süresi kısmi ibra açısından işçinin bir kısım işçilik alacaklarının ödenmesinin bir ay süreyle gecikmesi anlamına gelse de temelde işçi yararına bir durumdur. Hemen belirtelim ki bir aylık bekleme süresi ibra sözleşmelerinin düzenlenme zamanı ile ilgili olup ifayı ilgilendiren bir durum değildir. Başka bir anlatımla işçinin fesih ile muaccel hale gelen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve izin ücreti gibi haklarının ödeme tarihi bir ay süreyle ertelenmiş değildir.
6098 sayılı Kanun’da yapılan düzenleme ile işverence yapılacak olan ödemelerin banka yoluyla yapılması zorunluluğunun getirilmeside ödemeye dair ispat sorunlarını ortadan kaldırabilecektir. Sözü edilen düzenleme sadece işçinin alacaklı olduğu durumlar için işçi yararına kısıtlamalar öngörmektedir. İşverenin cezai şart ve eğitim gideri talep ettiği yine işçinin vermiş olduğu zararın tazminine dair uygulamalarda ve hatta sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde işçinin işverene borçlu olduğu durumlarda, taraflar, herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın işçinin borçlarını ibra yoluyla sona erdirebilirler.
Sözü edilen hüküm 01.07.2012 tarihinde yürürlülüğe girmiş olup belirtilen tarihten sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için kanuni şartların varlığı aranmalıdır. Başka bir anlatımla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmediği dönem için ibranamenin geçerliliği sorunu, Dairemizin konuyla ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Feshi izleyen bir aylık süre içinde ibraname düzenlenememesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılması zorunluluğu 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenecek ibra sözleşmeleri için geçerlidir.
İbra sözleşmesi çalışma ilişkilerinde “ibraname” adıyla yaygın bir uygulama alanı bulmaktadır. İbra sözleşmelerinin geçerliliği sorunu, ... hukukunda “işçi yararına yorum” ilkesi çerçevesinde değerlendirilmiş ve ağırlıklı olarak Yargıtay kararları ışığında bir gelişim izlemiştir.
İşçi emeği karşılığında aldığı ücret ve diğer parasal hakları ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bir işçinin sebepsiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. ... hukukunda ibra sözleşmeleri dar yorumlanmaktadır. İşverenin işçiye olan borçlarının asıl sona erme sebebi ifa olarak ele alınmaktadır. Borcun sona erme şekillerinden biri olan ibra sözleşmelerine ... hukuku açısından sınırlı biçimde değer verilmektedir.
Dairemizin içtihatları çerçevesinde ... ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve ... güvencesi hükümlerine rağmen ... ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmiş sayılmalıdır. Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulaması bu yöndedir.
İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez.
İbranamenin geçerli olup olmadığı 01.07.2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun irade fesadını düzenleyen ...-31. maddeleri yönünden değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde ibra iradesine değer verilemez.
İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir ... olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi de mümkün olmaz. Bu sebeple işveren tarafından işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde Dairemizin içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.
Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise geçerlilik sorununu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi uygulanmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır.Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede irade fesadı halleri ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır.
İşçinin ibranamede kanuni haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.
İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından borcun sona erdiğinden söz edilemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar
yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.
İbraname savunması hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesi uyarınca hakim, şüpheli ve çelişkili gördüğü iddia ve sebepler hakkında açıklama isteyebilir. Gerekli delillerin ibrazını talep edebilir.
Somut olayda, işverence, davacıya ....05.2003-26.....2009 tarihleri arasında on ayrı tarıhte genel tatil alacaklarına istinaden 655,00 TL ödeme yapıldığının, belirtildiği, ....04.2010 tarihli "ödeme belgesi" başlıklı belgede, davacının 655,00 TL bayram çalışması ücreti, ....335,67 TL fazla çalışma alacağı, ....664,33 TL kıdem tazminatı olmak üzere ....655,00 TL aldığını, davalıdan hiç bir alacağının kalmadığını beyan ettiği, ....04.2010 tarihli "ibraname" başlıklı belgede, davacının, ....664,33 TL kıdem tazminatı, ....335,67 TL fazla mesai olmak üzere toplam ....000,00 TL aldığını, genel tatil, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının olmadığına dair beyanda bulunduğu, belgelerin imzalı olduğu, Mahkemece, bu belgelere dayanılarak davacının fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının reddedildiği anlaşılmış olup, davacının ....04.2010 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığı, istifasının kabul edilerek işverence 30.04.2010 tarihinde işten çıkışının yapıldığı, ibranamenin ve diğer ödeme belgelerinin ... sözleşmesinin devamı sırasında alındığı, buna göre makbuz niteliğinde kabul edilmeleri gerektiği düşünülmeden yanlış değerlendirme ile sonuca gidilmesi bozmayı gerektirir.
Mahkemece yapılacak ..., davacının Nisan-Kasım ayları arasındaki kış sezonunda günlük üç saat fazla çalışma yaptığı, ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığı kabul edilerek, zamanaşımı itirazı dikkate alınarak, takdiren hakkaniyet indirimi de yaparak, yukarıda belirtilen ödeme belgeleri ve ibranamenin makbuz niteliğinde oldukları gözetilerek yeniden bilirkişi raporu almak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.